Nurten Selma Çevikoğlu

Nurten Selma Çevikoğlu

Hâin İsrâili Telin

Hâin İsrâili Telin

Gazze’ye yardım götürmek üzere yüzlerce barış gönüllüsü aktivist ve insan hakları savunucularının bulunduğu ‘Mavi Marmara’ yardım gemisine hâin İsrail hükümeti tarafından müdâhale edilerek yardımların Gazze’ye ulaştırılmasına mâni olunmuştur. İçinde 30’u aşkın ülkeden ve büyük bir çoğunlukla Türk yardım gönüllüsü aktivistlerin bulunduğu uluslar arası yardım gemisine helikopterle inen İsrail askerlerinin açtığı ateş neticesinde 20 kişi hayâtını kaybetmiş, 30 u geçkin yardım gönüllüsü insan ise yaralanmıştır. Diğer kalanlar ise tutuklanarak İsrâil Dışişleri Bakanlığına götürülerek buradan ülkelerine gönderileceği duyurulmuştur. Fakat onların başlarına neler gelebileceğine dâir soru işâretleri karşımızda duruyor.
Hepimizin tek yürek hâlinde tâkip ettiğimiz bu senaryo yeni değil. Yıllardır oynanan oyunun bir parçası. Doğrusu dünyânın şımarık çocuğuna, yâni şımarık ülkesi İsrâil’e yakışır bir tablo bu! Kâtil ve hâin İsrâil’den başka ne beklenirdi? Zaten İsrâil bu tür hâdiselerin yaşanabileceğini gelen yardım gemilerinin engelleneceğini aylar öncesinden duyurmuştu. Bu gidişte neler olacağı az çok tahmin edildiği için, gidenler yakınlarından sanki ölüme gidercesine helallik aldılar. Vedâları son vedâ gibiydi. Sanki içlerinde ebedî bir dünyâya uyanmak muştusu var gibiydi.
Ancak bu hunharca, hukuk kurallarını çiğneyici, kural tanımayan, dünyâya meydan okuyan İsrâil’in yaptığı katliam derecesindeki saldırı asla kabul edilemez. İsrâil Devletinin âdeta kendi başına kâideleri var ve acımasızca hiçbir dünya ülkesini takmadan yapacağını yapıyor, kafasına koyduğu şeyi ne pahasına olursa olsun mutlaka gerçekleştiriyor. Yıllardır İsrâil’in yaptığı haksızlık ve zulümler yeni değildir. Dünyâ onun zulümlerine alışıktır. Öyle kuralsız, mesnetsiz, haksız, acımasız, insânî ölçülere sığmayan şeyler yaptı ki “yeter artık” denmeli, susturulmalı, mutlak yaptırımlar uygulanmalı bu zâlim devlete. Haddî bildirilmeli. Ama tabi bunları yaparken uluslar arası hukûkun dışına çıkmadan yapılmalı ne yapılacaksa Dünyâ kamuoyu İsrâil’i kınamaya çağırmalı ki yapılıyor. Dünyâ yerinden oynamalı. İran’a karşı yıllardır uygulanan yaptırımlar İsrâil’e de uygulanmalı. İsrâil her seferinde tüm dünyânın gözü önünde savaş suçu işliyor tıpkı Amerika gibi fakat seslenen yok. Dünyâ maalesef birçok yanlışa seyirci kalıyor. Başbakanımızın gösterdiği sert tepki, İsrâil’in devlet terörü yaptığı vurgusu, Türkiye’nin kesinlikle sessiz ve tepkisiz kalmayacağını belirtmesi ve ülke olarak dâima barışın, hukûkun, adâletin, Filistinlilerin ve Gazze’nin arkasında olduğumuzu belirtmesi, bizim de söylemek istediklerimizin ta kendisiydi. Yine uluslar arası arenada AB, BM Güvenlik Konseyini, İKÖrgütleriyle yapılan bağlantılar sonucu yapılacak toplantılarla terör devleti İsrâil’in ne mal olduğunun cesurca konuşulabileceği bir zemin olsun ve artık İsrâil elini kolunu sallaya sallaya masumların canına haksız yere kıymasın, cezâsını çeksin diliyoruz. Diğer ülkelere haksız yere uygulanan yaptırımlar fazlasıyla İsrâil’e de uygulansın istiyoruz. Bizler İsrâil’in bir ‘TERÖR DEVLETİ’ olduğuna kesinlikle inanıyoruz.
İsrâil’in bu saldırısını inceleyen akademisyenlerin şu görüşlerine katılmamak mümkün değil: “ İsrâil, Türkiye’nin son dönemde ortaya çıkan uluslar arası pozisyonunu hedef aldığı için bu saldırıyı gerçekleştirmiştir. Türkiye, uluslar arası sistemde bir ‘meşrûlaştırıcı-uzlaştırıcı’ rol ele geçirmiştir. Suriye, İran gibi konularda Türkiye sürece müdâhale ederek sonuç üretir hâle gelmiştir. Ortadoğu’da bazı şeyler İsrâil’in istemediği şekilde oluşmaya başlamıştır. İsrâil Türkiye’nin çizdiği bu olumlu pozisyonu hedef almıştır. Böylece Türkiye, İsrâil ile apaçık çatışma içinde olan ve bu nedenle tarafsız olmayan bir ülke şekline sokulmak istenmiştir. Artık ‘Türkiye taraf bir ülke’ eleştirisini hak etmelidir. Muhtemelen İsrâil, Türkiye’nin artan etkisi ile üstleneceği olası rollerden korkmuş ve şimdiden bir hamle yapmak istemiştir. Böylece Türkiye’nin İsrâil ile çatışan ve belirli bir görüşü benimseyen ülke olarak görülmesi ile potansiyel rolünün önü kesilecektir.” Cidden bu fikirler üzerinde kafa yorulması gereken düşüncelerdir. Olayları değerlendirirken heyecan ve hissi duyuşlardan arınmışlıkla değerlendirmek şarttır.
1945’lerden bu yana diğer hükümetlerin izlediği İsrâil siyâsetinin dışına çıkmış, cesur söylemleriyle dünyâya insânî mesajlar sunan Türkiye bize gurur vermektedir. Artık Türkiye siyâsetinin hakikatle bu düzeyde bir yüzleşmesi olmalı ve bu siyâsetin gelecekte Ortadoğu’da şekillenebilecek pozitif süreçlerin ortaya çıkmasına olumlu katkılar sağlayacaktır diye düşünüyoruz. Çünkü yarım yüzyılı aşkın zamandır Türkiye âdeta İsrâil ile olan ilişkilerinde rol yaparak ‘mış gibi görünmekte’dir. Bu suni görüntü gündemden kaldırılmalı daha gerçekçi politikalar üretilmelidir. Bugün Türkiye komşularıyla sıfır problemli ve dünya ülkelerine yaptıkları yanlışlıkları korkusuzca ve cesurca haykıracak bir vizyona gelmiştir çok şükür. Hükümetin gösterdiği kahramanca ve onurlu duruşu Türk ordusu da göstermelidir. Yardım gemisinde hâin İsrâil tarafından zâlimce katledilen vatandaşlarımız için sembolikte olsa bir protesto etmesi gerekmez miydi?
Buradan İsrâil’i yöneten ufuksuz, dar görüşlü, hukuk kurallarını çiğneyici tavırlarına son vermesini istediğimizi belirtiyoruz. Yaptığı kabul edilemez katliâmı tüm kalbimizle telin ediyoruz. Dünyâyı bu ‘Terör Devleti’ni susturmaya yönelik yaptırımlar uygulamaya çağırıyoruz. Şehit olan yardım gönüllüsü kardeşlerimize fatihalar gönderirken acılı ailelerine de sabrı cemil diliyoruz. Hatay’ın İskenderun ilçesinde şehit olan askerlerimize ve ailelerine ayni temennilerde bulunuyoruz.
Dualarda buluşmak dileğiyle hayırlı cumalar efendim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nurten Selma Çevikoğlu Arşivi