Bugün günlerden Cuma öncelikle hepinizin Cumâsını tebrik eder, hayırlı istifâdeler dilerim. Ayni zamanda bugün Hicrî takvime göre Safer ayının son günü ve yarın yeni bir aya ‘merhaba’ diyoruz. O ay ki kâinâtın en kâmil vasıflı insanı ve Peygamberlerin şâhının doğduğu ay yâni Rebiyülevvel ayı. Müsâdenizle eğer Hz. Allah Teâlâ izin verirse bu ayda onu satırlarımıza dâvet edelim diye arzu ediyorum inşaALLAH.

Ancak bilindiği gibi ülke ve dünya gündemi yoğun! Oldukça sıkıntılı hâdiseler birbiri ardına sıralanıyor. Ülke ve dünya sıkıntıları bitmek bilmiyor ortalık bir türlü durulmuyor. Sürekli gündemi yazıp zâten gerilen sinirlerinizi ben de yormak istemiyor sizleri farkındaysanız biraz gündem dışı tutmaya çalışıyorum. Farklı konular yazıyorum gündemin menfilikleri arasında kaybolmayalım diye. Bu ay da Efendimiz aleyhissalâtu vesselâm’ı yazalım gönüller o nûra uyansın diye hedefliyorum başarabilirsek, gayret bizden ihsan ve ikram o yüceler yücesi Mevlâ’mızdan.

Ancak düşürülen Rus uçağının ardından gelişen olaylara takılmayayım dedim fakat bu sefer askerimize, polisimize kurşun sıkan, ülkemizin malına-mülküne devamlı zarar veren arabaları, evleri ateşe veren hâin, kalleş, acımasız, bölücü terör örgütü bu sefer câmimizi yakıp ateşe verince duramıyorum. Yazıklar olsun o dinsiz-imansızlara ve veyl olsun onları yetiştiren analara. Hiç mi din ve diyânet adına evlatlarınıza bir şeyler vermediniz. Bu kadar vicdansızlık olur mu? Yanı sıra bir günde tam dört okulu yaktılar. Bu hakkı kimden ve nereden alıyorlar? Kınıyorum yapılanları ama yetmez lânetliyorum. Câmime, mâbedime dokunma, devlet malına zarar verme ey kalleş, elbet sonun hem bu dünyâda hüsran hem akıbette hüsran. Yazık sana, bu vatanın ekmeğini yedin, suyunu içtin bu nasıl bir ihânet? Dön geri mâzine bak! Kime sattıysan yüreğini, beynini senin iki dünya akibetini onlar kurtarmaya yetmeyecek. Pişman olmazsan bozuk niyetlerin sana çok kötü bir gelecek hazırlıyor. Yaptığınız bütün kirli işleri lânetliyoruz. Rabb’im sizi ya düzeltsin diyoruz ya da sizi Rabb’i Zül Celâl’in “KAHHAR” ismi muhtevâsına havâle ediyoruz.

Sizleri bu güzel günde bunları okutmak zorunda olmasaydım daha iyi olacaktı ama yazmadan edemedim. Kusura bakmayın. Cenâbı Hak sizlerin, bizlerin, ümmeti Muhammed’in âkıbetini hayreylesin. Bu güzel aydan en güzel mânâda bizlere istifâdeler nasip etsin.

Evet, yarın gireceğimiz Rebiyülevvel ayı, İki cihânın Sultânı Peygamber Efendimiz Muhammed aleyhisselâm’ın dünyâya şeref verdikleri bir nurlu aydır. Çünkü bu nurlu ayda bir nur yumağı doğdu. O nur yumağı ki alnındaki nur iki cihan semâlarını aydınlatacak bir parlaklıktaydı. O’nun teşrifiyle tüm insanlık âlemi âdeta nûra gark oldu. Kalpler, ruhlar, gönüller nurlandı. Yüreklere sanki nur yağdı. Âlemler dahi nûra kandı. Feyiz şebnemleri indi. Ahlaklar, davranışlar da bu nurdan nasiplendi. Ebu Cehil bile yeni doğan bu nur bebeğin sevincinden kölesini âzad etti

O doğmasaydı kalplere iman girmeyecek ve büsbütün nûru Kur’an semâlardan inmeyecekti. O doğmasaydı yeryüzü felâha kavuşamayacaktı. O doğmasaydı kötü ahlak insanlığı helal edecekti. O doğmasaydı insanlar arasındaki fitne ateşi sönmeyecekti. O doğmasaydı arzı âlâ mâtem tutacaktı, melekler mahzun kalacaktı. O doğmasaydı dünya zindana dönecekti.

O tevhidin kahramanı ve yılmaz savunucusunun doğduğu Rebiyülevvel ayı hepimize mübârek olsun. İnşaALLAH ay boyu O’na salavatlar getirelim, hayâtını anlatan bir kitap okuyalım, önce aile çevremizden olmak üzere her zemine Efendimizi taşıyalım, sünnetlerinin en kâmil uygulayıcısı olalım efendim. Hayrola…