Nurten Selma Çevikoğlu

Nurten Selma Çevikoğlu

Günümüzde Aile ve Üzerindeki Çelişkiler

Günümüzde Aile ve Üzerindeki Çelişkiler

Aile denince hemen akla kadın mefhumu geliyor. Ailenin kutsiyeti içinde kadına ayrı bir kutsiyet atfediliyor. Halbuki içinde yaşadığımız çağda değişen değerlerden kadın-erkek, anne-baba ve çocuklar hatta büyükler dahi fazlasıyla etkilendi. Ahlâkî yozlaşma, cinsel kirlilik, ruhsal yıprantıdan büyük küçük bugün herkes nasiplendi.
Mart ayında ‘Kadınlar Günü’ münâsebetiyle kadın konuşulurken biz de senelerdir bu işin içinde olan bir kişi olarak bugüne kadar ihmal edilen bâzı hususları kadın ve aile konusundaki çelişkileri dile getirelim istiyoruz.
Bugünkü mevcut yapının ailelerden üç veya daha üzeri çocuk istemesi iyi bir temenni. Ancak bir yandan büyük bir sorumluluk isteyen böyle bir konuyu gündeme getirip diğer yandan da anne olan veya olmayan kadınların iş gücüne daha yüksek oranlarda katılımın teşvik edilmesi bir çelişki değil de nedir? Kadını merkez alan ailenin her yönlü korunması gerektiği kanaatleri yerleşirken, son hızla gelişen teknolojinin ve çağdaş hayâtın aile üzerinde yaptığı tahrifatları ve çözümleri mutlaka konuşulmalı kadınlar günü addedilen günlerde.
Geçmişten günümüze toplumumuza hep şu fikirler hâkim oldu: ‘Aileyi muhafaza eden iffet timsâli kadınlar çalışma hayâtna atıldığından beri boşanma oranlarında artışlar oldu. Nesiller annelere emânettir. Ailenin ve toplumun geleceği annelerin görev ve sorumluluklarının idrâkine bağlıdır…’ Evlat yetiştirme sorumluluğu sanki erkeklerin dışında imiş gibi yanlış bir görüş yaygınlaştı. Oysaki bu fikirler sorumsuzluğun ta kendisidir.
Çağdaş getiriler; erkeklerin aileye bağlılığını, görev ve ilişkilerin değişimini, çocuk eğitimine bakışını, yeni cinsellik kültürünün rûhu ve ahlâkı aşındıran düzeyini, sosyolojik ve ekonomik birçok kültürel etkinin sıkıntılarını içinde barındırmaktadır. Ailede vâr olan problemlerin çözümü hep annelerden sorulurken erkeklerin bu sorumluluktan uzak değerlendirilmesi büyük bir çelişkidir.
Kadınların çalışma hayâtının getirmiş olduğu değişimden aile içinde rol karmaşası yaşanırken kadının topluma katılımıyla kadının hem bireysel hem de toplumsal olarak karakterinde değişimler yaşanması çok doğaldır. Bir insana kırk gün ne dersen o denen şey ruha yerleşir, öze siner. Kadına yıllardır sen de topluma katıl, kazan, üret, kendi ayakları üzerinde dur dendi. Bu yerleştirilmeye çalışan şeyin olumlu boyutu idi. Olumsuz boyutunda ise senin erkeklerden ne farkın var, çalış kazan, özgür ol, kimseye bağlı kalma, hayâtını yaşa, kocanın kölesi olma, çocukların yaşamında sana ayak bağı olmasın gibi inançlarımız ters fikirler yerleştirildi. Kadın da denileni yaptı. Topluma katıldı, kendi varlığını kabul ettirdi, üretti, kazandı. Özgüveni gelişti ama bu seferde aile yuvaları temelden sarsıldı. Her kazanç acaba kazanç mıdır? Tartışılmadı. Ama bugün bu hususlar muhakkak tartışılmalıdır. Çalışma hayâtı aileye gergin, yorgun, sinirli anneleri armağan etti. Bugün ‘Kadın ve Aile’ kavramında kadını topluma bir kurtarıcı olarak lanse eden yapının, kadının taşıdığı ağır yükleri kaldırması için her yönlü yapılanmasına önemli katkılar vermemesi büyük bir çelişki değil midir?Asıl problem, bu fikirlerden kaynaklanan sorunların artık çözülmesi zor problemler yumağı hâlini almasıdır.
Dînî hükümleri önemseyen kesimler için ‘aile’ son korunak olarak görüldü. Ailenin yüce değerlerinin muhafazası için kadın ‘muhafız’ olarak seçildi. Oysa inananlar için; ‘erkek evin reisi ve ailenin çobanıdır’ kutsî hükümleri çağ için önemsiz görüldü. Özlenen nesli ve örnek toplumu oluşturmak sorumluluğu hep annelere havâle edilerek bir nevi görevden kaçıldı. Eğitilmiş annelerin eğittiği çelişkilerle dolu nesiller ortada! Genellikle Batı kaynaklı ruhsuz, yetersiz, hep maddeyi önceleyen metotlarla çocuk yetiştirmeye baba terbiyesi ve otoritesinden yoksun eğitme hususu da eklenince bu oluşan yeni görüntü beklentiye cevap olmadı.
Günümüzde aile eğitiminde erkeğin rolü hemen hemen yok gibi görülüyor. Baba sâdece evin ekonomik yükümlülüğünü üstlenen bir güç merkezi değildir. Hafta sonları aileyi alış veriş merkezlerine götürerek çocuklarına her isteneni alan, para harcayan bir patron görünümünde bulunmamalıdır baba. Kadınlar üzerine yüklenen ‘ailevî sorumluluklar’da babanın hiç mi katkısı olmamalı? Çocuk yetiştirmede baba da en az anne kadar aktif görev ifâ etmelidir. 6 yaşına kadar ki olan karakter oluşumu devresinde baba çocuğa özgüven telkin etmeli, çocuğa sâkin ve huzurlu bir ortam oluşturulmalı, aileye toptan korunaklı bir zemin hazırlanmalıdır. Her işin anneye yüklenmesi anneyi taşıyamayacağı sıkıntılar altında bırakıyor. Gelişen çağda yeni gelişen bu çelişkiler mutlaka tartışılmalıdır.
Bugün kadınlarımız, istek ve beklentileri devamlı artan bir ‘çocuk yetiştirme’ problemiyle yüz yüzedirler. Şu asırda annelerimiz çağa ayak uydurmak adına ‘az çocuk tercihi’ yapıyorlar. Tabi bu toplumda; ‘rahata düşkünlük’ veya ‘kariyer merâkı’ olarak algılanıyor. Problemi bu şekle indirgemek kolaycılıktır. Annelerin ve kadınların üzerindeki yükler kaldırılmalıdır, onlara her türlü kolaylık sunulmalıdır.
Birçok teknolojik kolaylığa sâhip çocukların hızına annelerin yetişmesi onca sorumluluğun arasında oldukça zor görünüyor. Hiperaktif çocukların hakkından gelemeyen anneler soluğu psikolog kapısında alıyorlar. Tv, bilgisayar ve internetin sanal ortamında yetişen çocuklar gereğince sosyalleşemiyor. İzlenen ahlaksız, şiddet ve hazırcılık içeren muhteva çocukların kaliteli karakter geliştirmesini engelliyor, onların ruhsal boyutunu imha ediyor. Bütün bu güncel sorunları çözmede kadın-anne nasıl tek başına bırakılabilir? Bu ne yaman çelişkidir?
Bu saatten sora kadınlar evlerine dönseler sanki mesele çözülecek mi? Son korunak olarak görülen evlerimize abanan yanlışlıklar, hatâlar, görünmeyen kuleler boyumuzu aştı. Maalesef sosyal hayâtın kirleri anne babayı, çocukları hâsılı aileyi tümden içine almış durumda. Bugün kadınlar, anneler değişti de erkekler, babalar değişmedi mi? Evet babalar da değişti, çocuklar da değişti. Zamâne çocuğu olur da zamâne babası olmaz mı? Şimdinin çocukları nerde?... O eski saygılı, edepli nesiller nerde?... Ne yazık ki bu değişimden hep kadını suçlayarak onu göreve dâvet etmek öne sürülen çelişkileri çözemez. Bugün mevcut değişenler içinde değişmeyen değerlerimizin muhafazasını istiyorsak önce vâr olan çelişkileri konuşmak en mâkul çözümdür kanaatindeyiz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nurten Selma Çevikoğlu Arşivi