Gıybete Götüren Sebepler-2
En ince ve zor ayırt edileni, din ehlini gıybete sürükleyen sebeplerdir. Çünkü bu sebepler, şeytanın hayır altında gizlediği şeylerdir. Onda görünüşte hayır vardır, ancak şeytan onun içine şerri karıştırmıştır.
1. Hayret ve şaşkınlık ifadesiyle gıybet
Şaşkınlık ifadesi kişiyi, dinde yapılan bir hata veya bir yanlışı gıybet yoluyla dile getirmeye sevkeder.
Meselâ, “Falancadan gördüğüm şeye çok şaşırdım” der. Bu sözüyle doğruyu söylemiş ve gördüğü yanlıştan dolayı hayretini ifade etmiş olabilir, ancak hayretini, o kişiyi belirtmeden ifade etmelidir. Hayret ifade ederken kişinin ismini araya koydurmak şeytan için çok kolaydır. Böylelikle farkına varmadan gıybet etmiş, büyük bir günah işlemiştir.
2. Şefkat görünümünde gıybet
Bazısı birinin başına gelen dertten dolayı üzülür ve “Zavallı adam! Onun başına gelenler beni üzdü” der. Üzüntüsü doğrudur, ancak bu üzüntü, ona adamın ismini vermemesi gerektiğini unutturur ve böylece gıybete girer. Onun adına üzülmesi ve şefkat göstermesi, hatta hayrete düşmesi hayırdır ama hiç farkına varmadan şeytan onu şerre sürüklemiştir. Üzülmek ve şefkat göstermek adını anmadan da mümkündür.
3. Allah için kızma adına tapılan gıybet
Kişi bazen birinin yaptığı yanlışlığı işittiği ya da gördüğü zaman gıyabında kızar. Onun ismini vererek kızgınlığını ortaya koyar. Aslında yapması gereken, iyiliği emredip, kötülükten sakındırarak, gidip bizzat küsur işleyene kızmalı; onun kusurunu arkasından anlatmamak, adını gizleyip yanlışını yaymamaktı.
Bu üç hususu, âlimlerin bile farketmesi zordur; onu insanların çoğu hiç fark edemez. Kusur işleyene şaşkınlık, şefkat ve Allah (c.c) için kızmak olunca onun arkasından konuşmanın sakıncası olmadığını düşünür. Bu düşünce hatalıdır.
Dilini belalardan, tehlikelerden koruyanlardan olmak temennisiyle.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.