Giray Hocanın tavrı!
Çünkü, meselenin derinini bildiğim için “vebali” olmayan tek isimdi Giray Bulak.
Bugün olsa yine savunurum.
O konuda tek kelime söyletmem kendisine.
Konyaspor’dan hangi şartlarda ayrıldığını, Trabzon’a istemeye istemeye gittiğini bilen biriyim.
O günün şartları onu gerektiriyordu.
Dahası gitmek zorunda bırakılmıştı.
“Göndermeyin beni, bırakmazlar” demesine rağmen, dinlememişlerdi kendisini.
Eğriye eğri, doğruya doğru.
Trabzon’a giderken, bir yarısını götürmüş, bir yarısını da burada bırakmıştı.
Gönlünde Konya’nın ayrı bir yeri olduğunu hemen hemen her konuşmasında zikretmiş ve kapıların tamamen kapatılmaması için yoğun çaba sarfetmişti.
Belli ki, kırılan kalpleri yeniden kazanmaktı amacı.
Raşit Çetiner’in görevden uzaklaştırılmasından sonra Konyaspor için ismi geçen 2-3 teknik adamdan birisiydi.
Kendisine uzatılan samimi ele samimi bir şekilde karşılık vererek, ateşten gömleği, severek, isteyerek sırtına geçirmesi de boşuna değildi.
Onca olumsuzluğa rağmen, darmadağın olmuş bu oyuncu topluluğunu ondan başkasının toparlayacağına bende inanmamıştım açıkçası.
Konyaspor’a gelmesine kendisinden daha fazla ben sevinmiştim.
Bu düşüncemde asla bir şaşma yok.
Ancak, son haftalardaki Giray Bulak profili beni “endişelendirmedi” dersem, çarpılırım.
Özellikle takımla çok oynaması, duygusallığı, oyunu okuyamaması ve oyuna müdahale edememesi eksilerinden birkaçı.
Örneğin İsmail Güldüren gibi tekmeye kafa koyan, terinin son damlasına kadar sahada canını dişine takan bir oyuncuyu kulübeye mahkum etmek, kendi ayağına kurşun sıkmak değil midir sevgili hocam?
Mesela Serhat Akın gibi, takıma hiçbir katkısı olmayan, olmadığı gibi, arkadaşlarını da, tribünleri de psikopatlaştıran, geren, tahrik eden bir oyuncuya tahammül etmek nasıl bir ruh halidir, anlamak mümkün değil.
Yine söylüyorum; Giray Bulak’ı seviyorum, ama Konyaspor’u daha çok seviyorum.
Savunmada Mehmet Çoğum’u oynatmakla sol ayağına, hücumda Serhat Akın’da ısrar etmekle sağ ayağına, hataların toplamında ise kafana kurşun sıkmış olmuyor musun sevgili hocam?
Çaresizliğinizi biliyorum.
Yapayalnız kaldığınızı da.
Şehrin seçilenlerinin de, atananlarının da, ileri gelenlerinin de ne kadar “fos” çıktığını ve sizi hayal kırıklığına uğrattığını da.
Hepsini biliyorum.
Hatta, Konya şehrinin Konyaspor’dan aylar önce küme düştüğünü de.
Ama, ne olursun hocam, en azından sen kendini gönlümüzden düşürme.
Dolayısıyla da bu savaşa, sezonun bitmesini dört gözle bekleyenlerle değil, aldığı ya da almadığı 3 kuruşu helal ettirmek isteyenlerle devam et.
İnan ki, kazanan sen olacaksın.
Dün “Konyaspor’u sattı” diyenlere, bugün “Konyaspor’u küme düşürdü” silahını vermek istemiyorsan, duygusallığı bir kenara bırak hocam.
Dolayısıyla alınganlık göstermeden sergileyeceğin tavır, seni küçültecek değil, takdir görmene neden olacak bir tavırdır.
Umarım beni yanlış anlamazsın sevgili hocam.