GİDER İNSAN
Gider çocuk… Annesinin ve babasının elinden tutarak, nereye gittiğini bilmeden, küçük ve korkak adımlarla. Onun gibi aynı istikamete doğru, ebeveynlerinin arasında; ağlayıp sızlayan, olası minik arkadaşlarını görünce heyecanlı, ürkek, yalvaran gözlerle bakar büyüklerine. “Haydi geri dönelim” deyivermelerini bekler. Sonra annesinin sözleri gelir aklına. Okuyup, öğreneceği, eğleneceği; öğretmenlerinin elinde eğilip, eğitileceği; vatanına, milletine hayırlı evlat olacağı okuluna gider.
**
Gider çalışanlar… Sabahın erken saatlerinde, sıcak yuvalarından çıkıp, çalıştığı kurumlara, ofislere, fabrikalara… Üretmeye, hizmet etmeye, çare olmaya. Bir bina gibi yükselen ülkesine tuğla olmaya, harç olmaya, direk olmaya. Evine, çocuklarına ekmek getirmeye gider.
**
Gider çiftçi… Güneş üzerlerine doğmadan, sabahın ayazında tarlaya, bağa, bahçeye. Tohum olup ekilmeye, ekin olup biçilmeye. Ülkesine, insanlığa katık olmaya. Terini toprağa, emeğini işine, ürünlerine katmaya gider.
**
Gider yolcu… Puslu bir kış sabahı, köhne bir köy istasyonundan trene ya da gecenin geç saatlerinde perona yanaşan otobüse binip başka diyarlara. İş için, aş için yol alır. Sılasına kırgın, garip bir burukluk içinde, el sallayıp umuda gider.
**
Gider genç kız… Canı gibi sevdiği ailesini geride bırakarak. O ana kadar büyüdüğü, yetiştiği baba evinden ayrılır. Hem onları ağlatır, hem kendi ağlar. Lakin bu ağlamalar uzun sürmez. Neşe ve umut filizleniverir yüzünde. Yeni bir hayata yelken açar. Yurt kurmaya, yuva yapmaya gider.
**
Gider Mehmet… Hayatının baharında, civan gibi, en delikanlı çağında. Geçmişini, hedeflerini, hayallerini geride bırakır, dönüp bakmaz arkasına. Vatanı beklemek, korumaktır gayesi. Hesapsızca kınalar ellerini, gerekirse vatan uğruna kurban olmaya gider.
**
Ve gider insan… Sevdiklerinin omuzlarında, onları gözyaşları içinde bırakarak. Her başlangıcın bir bitişi olduğu gibi hayatın da sonu gelmiştir. Anaları, babaları, bacıları, kardeşleri, çocukları dahası âlemi ağlatır sessizce ve dönmemecesine gider.