Süleyman Küçük

Süleyman Küçük

Ful ekran tehdit

Ful ekran tehdit

Son zamanlarda internet, sanal gerçeklik, dokunmatik ekran, multimedya ve etkileşimli videolar eliyle kontrolsüz bir biçimde karşılıklı etkileşim toplumumuzu özellikle de gençlerimizi her yandan tehdit etmektedir.

Bunların baş müsebbibi diyebileceğimiz cep telefonu teknolojisinin baş döndürücü bir hızla gelişmesiyle önce mesafeler arası kısaldı.

Tabir caiz ise bu kısalma sonucunda başta ülkeler arasındaki mesafeler olmak üzere hemen her anlamda mesafeler birbirine karışır oldu.

Mesafeler başta olmak üzere hemen her şeyin ortadan kaldırılması ile de özellikle lise ve üniversite çağındaki gençler arasında edep, hayâ ve ahlaki konularda sınırlar aşılmaya başlandı.

Hatta daha ileri gidilerek sadece okul ortamındaki değil aile içindeki ortamlarda bile sınırlar aşıldı ve geçmiş yıllarda korkularak dile getirilen olumsuzluklar hayata geçmiş oldu.

Gençler, özellikle de genç kızlar kendilerini toplum içinde geçerli ahlak kurallarını çiğnemekle görevli görerek her türlü uygunsuzluğu normal görmeye başladılar.

Müslümanların değer yargılarının ayaklar altına alındığı bir hayat tarzı maalesef televizyon programlarına taş çıkartırcasına bir gayretkeşlikle internet sayesinde toplumda yer buldu.

Genç kızlar bünyelerinde bir uyuşturucudan daha tehlikeli sonuçlar oluşturan sosyal medya birliktelikleri sonucunda genç yaşlarında canlarına kıymaya başladılar.

Öğrenmenin evde ve okulda değil de internette olduğunu fark edenler(!) sadece gençlerle sınırlı kalmadı.

Sanal tehlike sanatta ve ekonomide olduğundan belki daha da fazla politikada ve dinde tehdit oluşturdu.

Toplumu pek çok şeyden korumak mümkün olabilirken ülkeler arasında olduğu gibi toplumlar r-arasında da hiçbir sınır tanımayan bu tehdite karşı maalesef bir çözüm bulunabilmiş değil.

Bu yakın tehdit sonunda milletimiz gençliğinde çok büyük hasarlar olacak ama henüz kimse özellikle de yetkililer bunun farkında değiller.

Bu yakın felaketi belki de ayının dostluğu adlı fıkra ile anlatmak daha kolay olacak.

Fıkra şöyle:

Ormanda büyük bir yılan, bir ayıya sarılmış boğuyordu. O sırada oradan geçmekte olan birisi ayının feryatlarını duyarak hemen yardıma koştu ve ayıyı kurtardı.

Ayı, kendini ölümden kurtaran bu yiğidin peşine takıldı. Sadık bir köpek gibi onu takip etmeye başladı.

Bir zaman sonra, yiğit hastalanıp yatağa düştü.

 Ayı da sevgisinden ve bağlılığından, başında beklemeye başladı.

Oradan geçen bir tanıdığı, yiğide sordu: ''Bu ayı senin başında niçin bekliyor?''

Kişi de ayıyı yılandan kurtarma hadisesini anlattı.

Tanıdık, ''Ahmağın dostluğu, düşmanlıktan kötüdür. Bu ayıya güvenme. Sana ne gibi zararı dokunacağını bilemezsin'' deyince hasta sen kıskançlığından böyle konuşuyorsun. Şundaki sadakat ve sevgiye bir baksana.''

Tanıdık kişi, ''Ahmakların sevgisi aldatıcıdır. Benim kıskançlığım, onun sevgisinden daha iyidir. İnsana, hayvanı tercih etme. Ayıyı yanından uzaklaştır'' dediyse de dinletemedi.

Hasta kişi ayıdan vazgeçmedi ve bir müddet sonra da uykuya dalınca bir sinek gelip yüzüne kondu.

Ayı sineği kovaladı. Sinek tekrar geldi, tekrar kovaladı. İnatçı sineği birkaç defa kovalayan ayı, fena halde kızdı ve eline kocaman bir kaya parçası alarak sahibinin yüzüne konan sineği öldürmek için, elindeki kayayı adamın yüzüne indirdi.

Korkarım dostlarının ikazlarını dinlemeyen toplumlar bu gidişle gençlerinin kendi elleri ile öldürülmesini engelleyemeyecekler.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Süleyman Küçük Arşivi