A. Galip Doğan

A. Galip Doğan

Fıkıhi Soru ve Cevapları

Fıkıhi Soru ve Cevapları

Soru 1. Hocam, mahkemede boşandık, tekrar barışmak, birleşmek istiyoruz. Birleşebilir miyiz? Cevap bekliyoruz.

Cevap 1. Avukat kanalıyla mahkemeye müracaatla boşananlar bir talakla boşanmış sayılırlar. Erkek eşini üç talakla boşarsa dinen de boş sayılır. Sizden bir talak gitmiş, 2 talak var. Daha önce ağzınızdan iki defa boş sözü çıktı mı? Çıkmışsa o zaman dinen de boş sayılırsınız. Yoksa sadece mahkemenin boşamasından sonra tekrar birleşebilirsiniz. Mahkemeyle boşanmaya tevfir-i talak denir.

Soru 2. Hocam, bu yıl haçtaydık. Öyle bir zaman geldi ki, kadınlarla yan yana namaz kıldık. İçimize sinmedi, Namazımız oldu mu?

Cevap 2. Hanefi mezhebine göre kadınlar önde, yanda, namaz kılarlarsa erkeğin namazı olmaz. Yalnız orda bir zaruret var. Şafii mezhebine göre erkek ve kadınların yan yana namaz kılması caizdir. Hanefi olanlar zorunlu olduğu için Şafii mezhebini taklit edebilirler. Ona niyet etsinler namaz olur.

Soru 3. Hocam, biz İzmir’de oturuyoruz. Midye yedik. Çokta güzeldi. Arkadaşlar arasında midye yenmez dediler. Siz ne dersiniz?

Cevap 3. Hanefi mezhebine göre balık suretinde olup, daima suda yaşayan, karada yaşaması mümkün olmayan hayvanların hepsi yenir. Yalnız bazı istisnalar var. Buna göre ıstakoz, karides, midye gibi hayvanlar haramdır. Yenmez. Bu hayvanların yenmemesi yenen kısımların çirkin, pis olmasıdır. Şafii mezhebine göre ise yalnız suda yaşayıp, karada yaşaması mümkün olmayan tüm deniz hayvanlarını yemek helaldir. Midye de suda yaşadığı için helaldir. Hanefi mezhebince olanlar midye yiyemezler.

Soru 4. Hocam, ulusal bir kanalda Muaviye hakkında kötü sözler söylendi. Bizim okuldaki arkadaşlarla konuştuğumuzda aynı hakarette bulunuyorlar. Hz. Ali’ye karşı geldi, savaştı diyorlar. Bunun doğrusunu sizden duymak isterdik.

Cevap 4. Hz. Muaviye sahabedir. Vahiy kâtipliği yapmıştır. Yüz altmış üç hadisi rivayet etmiştir. İmam-ı Azam (r.a) şöyle demiştir: Onlar kılıçlarını kana buladılar, biz dinimizi kana bulamayız. Hz. Muaviye Hudeybiye günü Müslüman olmuştu. Huneyn Savaşı’nda bulundu. Peygamberimiz (s.a.v) şöyle buyurdu: Ashabım gökteki yıldızlar gibidir. Hangisine sarılırsınız kurtulursunuz. Başka bir hadiste şöyle buyurdu: Ashabım hakkında kötü söylemekten Allah’tan korkun. Onları heder etmeyin. Kim onları severse beni sevmiş olur. Kim onlara eziyet ederse bana eziyet etmiş olur. İmam-ı Rabbani 251.Mektubunda şöyle der; Bu meselede en doğru, en sağlam yol Hz. Peygamberimiz (s.a.v) arkadaşlarının yoludur. En doğrusu susmaktır, onların çekişmelerini araştırmamaktır. Bu görüş ehlisünnetin görüşüdür. O kötü konuşanlar Şia ve harici mezheplerinde olanlardır. Hz. Muaviye hakkında bugün sorgulamak, kötü konuşmak bize bir şey kazandırmaz. Konuşulacak başka meselelerimiz var.

Soru 5. Hocam, son günlerde bir söylenti var. Ulusal kanaldaki bir adamın Mehdi olduğu söyleniliyor. Mehdi kimdir, gelecek midir? Gelmiş midir?

Cevap 5. Kıyamet alametlerinden biri de İmam-ı Mehdi’nin zuhurudur. Peygamberimiz (s.a.v) Mehdi’nin geleceğini haber verdiği hadiste şöyle buyuruyor: Dünyada yalnız bir gün de olsa yeryüzünü zulüm kapladığı gibi bir zat gelecek, adaletle dolduracak, ismi benim ismim, babasının adı babamın adı. Benden veya ehli beytimden birini göndermek için Allah (c.c) o günü uzatacaktır. Mehdi geldiği zaman haçı kıracak, domuzu öldürecektir. Zülkarneyn – Süleyman (as) gibi bütün dünyayı adalet kaplayacaktır. Her dönemde mehdiyiz diyen sahte mehdiler çıkıyor. Onun askeri, komutanları Ashabı-kef olacaktır. Ehlisünnet böyle inanıyor böyle kabul ediyor.

Soru 6. Hocam, Mekke’de bir Türk öğrenci ve yanındaki Suudilerle tartıştık. Şefaat yoktur, Peygamberimizin şefaat hakkı yoktur diyorlar. Öyle bir yerde bu sözler beni ciddi rahatsız etti. Ne dersiniz?

Cevap 6. Şefaatin hak olduğu ayet ve hadislerle sabittir, bazı sapıklar şefaati inkâr ediyorlar. Kur’an şöyle buyuruyor: O gün Rahmanın izin verdiği ve sözünden hoşlandığından başkasının şefaati fayda vermez. (Taha 109) Başka bir ayette: Onlar Allah’ın razı olduklarından başkasına şefaat edemezler. (Enbiya 228) Efendimiz (s.a.v) şöyle buyurdu: Kıyamet gününde bir kişi mutlaka iki üç kişiye şefaat eder. Başka hadiste; Şefaatim ümmetimden büyük günah işleyenleredir. Bir başka hadiste Efendimiz (s.a.v) şöyle buyurdu; “Ümmetimden o kadar kimselere şefaat ederim ki, Rabbim bana razı oldun mu ya Muhammed diye seslenir. Ben de evet Rabbim, razı oldum” derim. Kur’an’da şöyle buyuruyor; onlara şefaat edicilerin şefaati fayda vermez. Artık zalimler için ne bir dost vardır, ne de sözü dinlenir şefaatçi. Ayet ve hadislerin ışığı altında şefaat vardır. Bu ayet ve hadisler inkârcıların yüzüne vurmaktadır. Efendimiz (s.a.v) buyurdu “Benden sonra ümmetimin karşılaştığı, karşılaşacağı felaketler, bir birlerinin kanlarını dökecekleri gösterildi. Bu beni üzdü. Daha önceki ümmetlerde olduğu gibi ümmetimin başına gelecekler de Allah’ın takdiridir. Allah’tan ümmetime şefaat etmek istedim o da verdi.

Soru 7. Hocam, ben akşam namazında camiye gittim. İmam ve cemaat birinci tahiyattalardı, ben namazımı nasıl kılacağım? Mesbuk ne demek?

Cevap 7. Size Mesbuk denir. Yani namazda cemaatle namazın başında yetişmeyip son rekâtlarına yetişip imama uyan demektir. İmam son rekâta oturur. Siz tahiyat okur, beklersiniz. Hoca sağa selam verince kalkar, sübhaneke - euzu besmele çeker, Fatiha okur, rüku secde yapar, oturursunuz. Tahiyat, salli, barik, Rabbena okuyarak selam verirsiniz.

Selam ve dualar. 03 Aralık 2014

Ali Galip Doğan

İrşad Dayanışma Vakfı Başkanı

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
A. Galip Doğan Arşivi