Recep Çınar

Recep Çınar

Ferit abi ve Konyaspor

Ferit abi ve Konyaspor

İnsan ne zaman ölür bilir misiniz?

En sevdiğini, canından bir parçasını, yol ve hayat arkadaşını kaybettiği zaman...

Aynen Ferit abi (Kesler) gibi...

O, Köroğlu'sunu, yani çocuklarının anasını, Şefika Hanımı  kaybettiği  2011'de ölmüştü...

Fiziksel olmasa da,  ruhen ölmüştü...

Toprağa o gün girmişti Ferit abi...

Canından bir parçasını kaybettiği gün... 

Anlayacağınız Ferit abi dün ölmedi...

5 yıl önce öldü

Görüntü olarak aramızdaydı, amatör maçlardaydı, şurdaydı burdaydı...

Gülerken ve şaka yaparken bile içinin kan ağladığını biliyorduk...

xxx

110.20160208101832.jpg

Nefes almanın insan için ne kadar kıymetli olduğunu bilir misiniz?

Bir insanın nefesi tükendiğinde yaşamı da tükenirmiş...

Şefika Hanım da Ferit abinin nefesi, yaşama sevinci, hayata tutunan dalıydı...

Sözün özü; Ferit Kesler'in dalı yıllar önce kırıldı...

Hayatının büyük bir bölümü Şefika Hanım'a bağlantılıydı...

Aralarında şefkat dolu bir bağ olduğunu anlaştımştı bana...

Takılırdam zaman zaman...

“Ferit abi sana bir Köroğlu lazım” diye...

Ezaları titrerdi...

Gözleri dolardı...

Bu sözleri duyduğunda yıllar önce toprağa verdiği Şefika Hanım'a sanki ihanet etmiş gibi yüzü kızarırdı...

Ferit abi öylesine bağlıydı Şefika Hanım'a...

Şefika hanım, Ferit abi için, yaradan’dan ötürü yaradılanı sevmek ve sonsuz bir sadakatin simgesiydi...

Ve hem ruhan hem de bedenen kavuştu Köroğlu'suna...

xxx

Öyle insanlar vardır ki, öldüğü haberini aldığınızda bile onun ölebileceğine inanmazsınız...

Yaşamınızda öyle önemli ve vazgeçilmez bir yere sahiptirler...

Ferit abi de spor camiası için öyle bir abiydi...

Vazgeçemediklerimizdendi...

Telefonda vefat haberi geldiğinde Hasan'a Kiritici'ye ne diyeceğimi şaşırdım...

Sonra “İnnalillahi ve inna ileyhi raciun” dediğimi hatırlıyorum...

Allah'tan geldik, Allah'a döndük...

Şüphe yok...

Bütün dostların başı sağolsun...

Allah geride kalanlarına sabır versin...

xxx

Ve maç...

Uzun uzun yazmayacağım...

Biraz hakemi, biraz mücadeledeyi yazacam...

Önce hakem Bülent Yıldırım...

İnce ince doğrudı Konyaspor'u...

Öyle kritik düdükler çaldı ki, sanırsınız Konyaspor'u ezmiyor...

Hiç alakası yok...

Büyük takımların küçük hakemi olduğunu bir kez daha göstermiş oldu...

Eyyamcının kralı olduğunu gösterdi...

Maçın uzatmalarında Ömer Ali'nin topla birlikte Galatasaray cezaalanı içine girdiği pozisyonu hatırlayın...

Düştü ya da düşürüldü...

Bülent Yıldırım kornere hükmetti...

Aynı pozisyonda Galatasaraylı bir oyuncu bizim cezaalanı içinde düşseydi, Bülent Yıldırım korner mi verirdi, penaltı mı?

Cevabı siz verin...

xxx

Torku Konyaspor'un Aykut Kocaman takımı olduğu artık bir gerçek...

Bunu tekrarlamanın bir anlamı yok...

Kocaman'ın kendine has  bir futbol kültürü var...

Sevseniz de sevmeseniz de böyle...

Galatasaray maçına da kendi futbol kültürünü yansıttı...

Özellikle ilk yarıda topa daha çok sahiplenerek ve rakibi oynatmayarak ilk 45'te 0-0'la girdi soyunma odasına...

İkinci 45'te ise  evsahibi takımın baskısına, kale gibi duran ve direnen bir anlayışla karşılık verdi temsilcimiz...

Sonuç itibarı ile ilk yarıda kendi evimizde 4 yediğimiz Galatasaray'dan puan almayı başardık...

Ve en önemlisi de, Konya'ya her zaman “şaşı” bakan Mustafa Denizli'nin yüzünü güldürmedik.

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Recep Çınar Arşivi