Fe eyne tehzebun?
Kan donduran bir haber gelmişti Sakarya'dan birkaç gün önce. İnsan demeye dilimiz varmayan iki insan müsveddesi! Suriyeli 9 aylık hamile bir kadına önce tecavüz ediyorlar sonra da 10 aylık diğer bebeği ile ikisini vahşice öldürüyorlar.(!)
Son zamanlarda artan Suriyelilere yönelik husumet yükselirken akabinde bu hadisenin oluşması bizleri ziyadesi ile üzdü. Kendisine sığınan masum insanlara bu zulmü yapacak hale ne ara geldik?
Hangi vicdan, hangi insaf buna razı olur. Onlar bizim misafirlerimiz değil midir?
Yarın birgün Allah korusun bizim de mülteci olmayacağımızın garantisi var mı?
Kaldı ki şanlı tarihimizden biz hep mazlumlardan yana olduk. Bunların içinde diğer dinlere mensup olan insanlar da vardı. Nerede zulüm varsa Osmanlı oraya müdahale etmiştir.
İşin garibi bu vahşi, sapkın hareketler sadece Suriyelilere de yapılmıyor. Son yıllarda minicik yavrularımıza da tacizleri çok fazla duyar olduk. Özgecan hadisesi ise hafızalarımızda aynı tazelikle duruyor. Nehir, Irmak, Eylül... ve kayıtlara geçmeyen diğer çocuklarımız da taciz sonrası öldürülmüşlerdi.
Hükümet artan bu sapıklık ve şiddete karşı, bu yönde hâlâ önlemler almayı düşünmüyor mu?
Referandum öncesi terör ve sapıklara yönelik idamı geri getirme vaadini yerine getirmeyi düşünüyorlar mı?
AB Uyum Yasaları diye 2003 yılından itibaren tek tek çıkartılan kanunlar (zinanın suç olmaktan çıkartılması vd.) yasaları ne zaman kaldırmayı düşünüyorlar ya da yoksa hiç mi düşünmüyorlar?
Zinayı suç olmaktan çıkartırsanız, insanların bilinçaltı da tecavüzü meşru görmez mi?
Aile ve Politikalar Bakanlığı daha neyi bekliyor?
Manevi adımlar ne zaman atılacak?
Siyasi iktidar kendi bekası için bugün bazı şeyleri görmezden gelebilir, lakin böyle giderse kendisini iktidara getiren dinamikleri de kaybeder. Aslında iktidar bir nevi bindiği dalı kesiyor.
Millet dini hassasiyeti olduğunu zannederek Ak Parti'yi iktidara getirdi, fakat 15 yılda ahlak ve manevi kalkınmaya yönelik bir adım atılmadı maalesef. Adım atmak şöyle dursun AB Uyum Yasaları yetmezmiş gibi bir de Medya ve İnternetin denetlenmemesi toplumun şirazeden çıkmasına zemin hazırlıyor.
Sabah programları, evlilik programları, saçma sapan yarışmalar, gayr-ı ahlaki diziler ailenin temeline bırakılan birer bomba gibi her gün bir yanımızı tahrip etmeye devam ediyor.
Televizyonlarda reklamlara kadar cinsellik kokarsa daha ne bekleyebilirsiniz ki?
Toplum git gide her şeyi meşru görür hale geliyor.
Yanlış Batılılaşma anlayışı ile manevi değerlerimizden her geçen gün uzaklaşıyoruz.
İdareciler kabul etseler de, etmeseler de biz Doğulu bir toplumuz. İnancımız, gelenek görenek, örf ve ananelerimiz başka. Eğitim politikaları hep Batı merkezli. Bu yanlıştan bir an önce dönülmesini bekliyoruz. Batılı, bizden olmayan eğitim anlayışı, yaşam şekli dayatılmaya çalışıldığı sürece işte böylesi acı sonuçlar da meydana gelmeye devam edecektir.
Velhasıl “İdlip'teki akrabalarımız duymasın, trafik kazası deyin.'' diyen Emani'nin kocası bize insanlık dersi de verdi.
Emani bir sembol oldu. Tabii vicdanı olanlara.
Ebu Musa Eşari'den rivayetle Peygamber Efendimiz (sav) şöyle söylemiştir: ''Mü'min mümine karşı, parçaları birbirine bağlayıp tahkim eden bina gibidirler buyurdu ve (bu bağlılığı göstermek için Resul-i Ekrem) parmaklarını birbirine geçirip kenetledi.” (Buhari ve müslim)
Kırk sekiz yıldır tekrar ettiğimiz üzere; ''Önce Ahlak ve Maneviyat''
Selam ve dua ile...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.