Erbakan’ın talebesi nedir?
Geçmiş bayramımızı en içten dileklerimle kutluyorum. Nice bayramlarda sevgi ve saygı ağacının gölgesinde buluşmayı temenni ediyorum. Bugün genel anlamda ülkemizin değerlendirilmesi ve seçim sathına ne zaman girilse gündeme gelen Milli Görüş ideolojisinin kurucusu merhum Necmettin Erbakan’nın “talebesi olmak” tartışmasını ele alacağız.
***
Zaten yazılarımın geneli olayların değerlendirilmesi ve genel fotoğrafı üzerine kuruluyor. Kendi fikirlerimi yazmaktan ziyade verilerle yola çıkmak ileride yaşanacak olayların önceden bilinmesini sağlıyor. Bu durum her yazarın hoşuna gider.
***
Geçen hafta ülkemizin para politikalarında en etkili kurumlarından TCMB(Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası) yıllık enflasyon verisini güncelledi. 23,2’den 42,8’e yükseltilen tahmini enflasyon verisi aslında hep söylediği tahminin üzerinde çıkmasıyla meşhurdur.
***
Bu gelişmeler devam ederken yaklaşık 20 küsür senedir yönetim yolunda uygulanan ekonomi politikasını nihayet sorgulatıyor. Bu politika meydana Necmettin Erbakan’dan çok Kemal Unakıtan’nın talebelerinin hakim olduğunu gösteriyor. Artan girdi maliyetlerinin ve yükselen küresel emtia fiyatlarına direncimiz göz önüne alınırsa aslında ne kadar dışa bağımlı ve koma halinde bir sistemin ülkeye işlendiğini görüyoruz.
***
Şimdi bu tablo işçiye, emekliye rekor artış sağlayan bir yönetim ve hayvan sayısını aylar içerisinde defalarca arttıran bir anlayışın eseri olabilir mi?
***
Kimsenin kimseyi kandırmaya ihtiyacı yok. Politika belli sonuç belli. Bu görüntü ısrarla kimin tabelesi olduğunu bilemediğimiz bir yapının marifeti.
***
Milli Görüş’ün yönetim anlayışına sahip çıkan bir millette yeraltı ve yerüstü kaynakları sahipsiz olabilir mi? Tespit edilen kaynaklar en kısa sürede üreticiye sunulmaz mı? Şimdi 2-3 günde bir yerli cihazlarımız yollarda, havalarda, denizlerde kendisini gösteriyor. Ancak hiç mi vatandaşına bir yararı dokunmaz?
***
Bu süreç uzadı gitti. Artık başarılarımız, yerli ve milli üretimlerimiz dahi gençler tarafından takdir ve heyecanla izlenmiyor. Alışılmış bir tiye alma edası tüm gençliği sarmış. Vakit doluyor. Konunun dallanması üzerine biraz izlediğimiz topluma değinmiş olduk.
***
Bu hafta konuşmak istediğim konu ülkemizde çiftçilik mesleğinin felaket derecelerde azalmasının yanında, kendi imkanları ile yeni uygulamaları yürürlüğe koyan belediyelerde bunun tam tersi olmasıydı. Bu belediyeler verdikleri mazot ve tohum gibi en temel giderlere yönelik destekleri sayesinde çiftçi sayılarını korumuş hatta arttırmış görünüyor. Vatandaşımız çalışkan, çiftçimiz hep toprağının ve memleketinin yanında. Bizim çiftçimiz asla ecnebi çiftçilerden az çalışmadı, çalışmaz. Onlar kendilerine gösterilen her yeniliği kucaklar, vatanına hizmet eder. Şimdi bu emektarları kendi tablomuzun suçlusu ilan edersek kantar bozulur. Her bozulan kantar mutlaka sahibini bulup tartar. Adaleti ve iyiliği emreden inancımıza kötülük etmemeliyiz.
***
Velhasıl Erbakan’nın talebesi olmak icraata geçmektir. Okula gitmek, teori üretmek, tespit yapmak, varsayımlarla yaşamak, kandırılmak değildir.