Recep Çınar

Recep Çınar

Elazığ atmadı, Konyaspor yedi!

Elazığ atmadı, Konyaspor yedi!

Konyaspor ceza sahasına hem de cümbür cemaat ilk kez 10. Dakikada gelebildiler Elazığlılar...

Ve boş dönmediler...

Ahmet Görkem Gök-Ergün Teber ikilisinin birlikte hamle yaptıkları kenar ortasında top filelere giderken, “topa Görkem mi, yoksa Ergün mü vurdu?” tartışması yaparken, Konyaspor 1-0 geriye düşmüştü bile...

Konyaspor 29 ve 31'de net pozisyonlarda tabelayı değiştiremeyince, Elazığlılar 35'te skoru 2-0'a taşıdılar...

Elazığspor'un ikinci golünde Deniz'in her ne kadar ısrarcılığı olsa da, Ali Turan, Ergün Teber ve Kokaloviç'in saha ve adam paylaşımlarındaki dikkatsizlerini de es geçmemek lazım...

Uğur Hoca da söyledi ya, “basit goller yedik” diye...

Sadece basit goller yemedik, Elazığ'ın attığı 2 gole yardımcı da olduk...

Aslında iyi oynayan da,  oyunu tutan da Konyasporlu oyunculardı...

Sivas ve Kasımpaşa maçının yarasını sarmak, yeni oyuncularla kazanarak moral ve özgüven elde edebilmek için Elazığlılar bulunmaz bir nimetti...

Maçın geneline bakıldığı zaman, hakkını yemeyelim takımın...

Mustafa İlker Coşkun'un düdüğü ile birlikte, dahası 2-0 geriye düşmüşken bile tabelayı değiştirebilecek pozisyonlar buldu Konyaspor...

Direkten dönen toplar, Gekas'ın net pozisyonları şanssızlık hanesine yazılabilir, ama şeytan ayrıntıda değil, Elazığ kalecisi Zülküf'de gizliydi...

Kaleyi 2.05'lik İvesa'dan alabilmek ve yerini sağlamlaştırmak için, Konyaspor Zülküf'ün şansı olurken, Konyaspor'un şanssızlığı da  maalesef Zülküf oldu...

Konyaspor bu oyunuyla yenilgiyi hak etti mi?

Bence hayır...

Ama, futbolda iyi oynayan, topa daha çok sahip olan kazanmıyor...

Son vuruşu iyi yapan maçı alıp götürüyor...

Elazığ takımının ikinci golünde Deniz, Konyasporlu 3 oyuncunun arasından topa vurup gol yaparken,  bizim Tomas Borek ile Ndoouasel ise beceri noksanlıkları ile maça damga vuruyorlardı...

Aradaki fark bu...

Gekas'ın pozisyonlarını saymıyorum...

Şanssızdı...

Ama bir arayış içinde, bir uğraş içinde...

Diğer iki oyuncunun varlığı ile yokluğu belli değil...

Ömer Ali'nin olduğu gibi...

Eğer Uğur Tütüneker, ikinci 45'te yanına alıyorsa Ömer Ali'yi, özeleştiri yapmalı Konya'nın çocuğu...

O halde...

Tartışılıyor ve 90 dakikada sahada kalamıyorsa, iş ahlakına çeki-düzen vermeli Ömer Ali...

Uğur Tütüneker'de potansiyeli olan bir oyuncuyu daha çok sahada tutabilmenin çabasını vermeli...

Ama, öncelikle Ömer Ali bu potansiyelinin farkında olmalı...

Ömer Ali'nin kendi  yerine oyuna giren Ndoouasel ile arasında fark olduğunu hissediyorsa,  o zaman  bu farkını ortaya koymanın gayretini göstermeli...

Kızmak darılmak yok...

Ne kendisini oyundan alan Hocasına, ne de eleştirdiğimiz için bizlere “şaşı” bakmamalı...

Evet...

Konyaspor'un 4 haftalık puan ortalaması 1 bile değil...

Yetmez!

Ancak bir alt lige aday yapar bu ortalama Konyaspor'u...

Hiçbir mazereti dikkate almadan...

Zaman geçirmeden silkinmeli teknik adamlar ve oyuncular...

Daha önce de yazdım,  sadece sabra, zamana ihtiyacı yok bu takımın...

Yeni transferlerin ve özellikle de transferin son gününde alınan oyuncuların katacağı katkılara da...

Onların kalitesi, bireysel becerileri  oranında yukarılara tırmanacak, tribünlere seyirci çekecek bu takım...

***

ANADOLU SELÇUKLUSPOR

Anadolu Selçukluspor'un Konyaspor'un aksine  hem sabra hem de zamana daha çok ihtiyacı var..

Tabi ki iyi sonuca da...

Aydınspor maçında Anadolu Selçukspor'u beğendim...

Hem de 0-0'a rağmen...

Bu ligi sırtlayacak oyuncular transfer edilmiş...

Bunlardan 2-3'ü süre alabilmiş değil...

Oynayanlar ise bireysel yeteneklerini takım oyununa adapte ederlerse, Anadolu takımı bu ligin korkulan ekiplerinden birisi olur...

Tabi ki burada Hoca'ya da büyük görev düşüyor...

Takım içinde taşlar yerine oturursa iş kolaylaşır...

Eksikleri yok mu?

Var...

Onun için dedim ya, Anadolu'nun hem zamana hem de sabra ihtiyacı var diye...

Şu da bir gerçek ki, Anadolu'nun kulübesi de zengin...

Aydınspor maçında oyuna son bölümde dahil olan Emre Akdağ, Emrah Çetin ve  Çağrı Tekin, bu takımda daha çok süre almaya aday oyuncular...

Kadroda olup, ama şans verilmeyen Vedat Bora da...

Özetlersem; Nafi Hoca takımla fazla oynamaz, “armudun sapı, üzümün çöpü” demez ise kazanan hem kendisi hem de Anadolu Selçukluspor olur.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Recep Çınar Arşivi