EFİL EFİL DOLAR TAKİBİ…
Herkes kendi ekmeğinin buğdayını tarlasından biçecek olsa, ihtiyacı kadar eti ürettiği hayvanından elde ederek dolabına kaldırsa, kahvaltısına tavuklarından topladığı yumurtaları koysa… Sahi hiç haberlerde efil efil dolar takibi yapar mıydı? Hiç sanmıyorum. İşte yaşanan genel sıkıntıları ufak bir ev örneği ile verdim. Üretmiyoruz azizim üretmiyoruz!
***
Hayvancılık sektörünün aldığı süt zammı üreticiye ilaç olacak derken arkasından gelen yem zamları inekleri kesim yollarında uzun bir süre daha yürütecek gibi duruyor. Bir yerden bir yere giderken uzun uzadıya ekin tarlalarına bakıp “maşallah ne iş yapıyor bizim çiftçiler” demek kolay. Zor olanı %7,4 büyüyen ekonomi içerisinde tarım, ormancılık ve balıkçılığın %5,9 küçülmesine “maşallah” diyebilmek.
***
Eriyoruz efendiler. Tarım ve hayvancılık bizim herşeyimiz. İthalat ve ihale kıskacında sıkışıp kalmış sistemlerimiz gelecek nesilleri tehdit ediyor. %50 hammadde ihtiyacını ithalata bağlı sürdüren yem sektörü hayvansal üretimi her anlamda zor duruma getiriyor. Düşman üretmek yerine çözüm üretmek zorundayız. Çiftçisini bankaya bağlayan, her zaman yükselen döviz laneti ile adeta milletini eriten sistemin başında sarıklı olsa ne olur fötr şapkalı olsa ne olur?
***
Küsmeden, darılmadan, ayrılmadan daha kolektif bakmalıyız olaylara. Umut hep var olacak. Bu millet asla ecnebilerden daha az çalışmıyor. İşimize sahip çıkmak ve sarılmak zorundayız. Türkiye güçlü yarınlara ulaşmak istiyorsa bürokratından işçisine fikri muhasebeden geçmek zorundadır. Elbette bu muhasebe yakınlaştı. Üretmeden tüketilen ve üretmeden kredilendirilen milyonlar yıllardır ne duruma geldiğini fark ediyor artık.
***
Şimdi bu yazdıklarımızı okuyan ve uyarılarımızla bugün yaptığı işe bakış açısı yenilenen herkesi selamlıyorum. Ülkemizin her karışı bir fabrikadır. Bu inançla koşturmak zorundayız.