Nevzat Laleli

Nevzat Laleli

Edep nereden öğrenilir?

Edep nereden öğrenilir?

Güncel olaylar yazı serisi

 

İnsan edebin ne kadar önemli olduğunu bir edepsizle karşılaşınca anlıyor. “Edep bir taç imiş/ Bari Huda’dan /Giy o tacı/ Emin ol bütün beladan…” diyenler ne güzel söylemişler.

Edebin kaynağı hiç şüphesiz sevgili Peygamberimiz Hazret-i Muhammed Mustafa (s.a.s) efendimizdir. Bir hadis-i Şeriflerinde; “Ben edebi (hayâyı) kemale erdirmek için gönderildim, buyurmaktadır. Büyük zatlar ise oturdukları yerin hemen yanına Arapça harflerle yazılmış büyük bir tabela koymakta ve “EDEP… YA HU… (Ey Allah’ım, edep ver)” demektedirler.

Bu hadis-i Şerif edebin de mertebeleri olduğunu bize bildiriyor ve en yüksek mertebe benim bulunduğum mertebedir, buyuruyor.

Babaya ve anaya saygıyla başlayan edep, hayatın her safhasında karşımıza çıkar. Birisiyle konuşurken, alış-veriş yaparken, otururken-kalkarken, yemek yerken-içerken…

Ama bu haslet (özellik) kendiliğinden olmaz. Mutlaka bir mürebbiye (eğitimciye) ihtiyaç gösterir. Maalesef ne okullarımız, ne medya (gazete, TV, dergi, radyo…) ne internet bize edebi öğretmemektedir. Hâlbuki güya biz çocuklarımızın eğitim ve öğrenim görmesi için o okullara gönderiyoruz.

Buradan yetişen çocuklar önce ana ve babasına saygı göstersin. Onlara Kocakarı veya moruk demesin… Onlara hakaret etmesin, tartaklamasın ve hatta öldürmesin. Bu ve benzer edepsizliklere basında o kadar çok rastlıyoruz ki, yeni yetişen gençlikten, onların kendilerine, ailesine ve topluma faydalı birer insan olacaklarından, neredeyse ümidimiz kesiyoruz.

Edebin öğrenebildiği tek yer kalmıştır. O da tarikatlardır. Ancak tarikatlar da maalesef işlevlerini kaybetmişlerdir. Bir Osmanlı, bir Selçuklu dönemi tarikatlarının şecaat ve celadetini bu gün bulamıyoruz. Bu gün müridan (tarikat bağlısı) genellikle üst kademelere itaat edecek ve o ne derse onu yapacak, içine kapalı insanlar yetiştirmektedirler.

137.edep-ya-hu.jpg

EDEP HERKESE LAZIM

Hepimizin evine veya iş yerine elektrik ve su sayaçlarını okumaya, doğal gaz faturalarını dağıtmaya insanlar gelir. Bir şeyler satmak için gelenlerle, dilenmek için gelenler de vardır.

Dikkat ederseniz bu insanlar bizimle birebir temas halindedirler. Bunların taşıyacakları edep, elbette çok önemlidir. Bunların temsil ettikleri kurumların yöneticileri, işe aldığı bir delikanlıyı bir kapıya göndermeden önce, mutlaka insani ilişkiler eğitiminden geçirmeli ve bu yapıya uyanları halk ile muhatap etmelidirler. Ankara Başkent Doğalgaz Müdürlüğü de özelikle bu hususa dikkat etmelidir.

16. Mayıs.2015 günü Başkent Doğalgaz internet sitesine girerek onlara bir şikâyet yazısı gönderdim. Yazımı aynen aşağıya alıyorum. Bakalım bu şikâyetim çözülecek mi yoksa “kulak arkası” yapılarak unutulmaya terk edilecek mi? Bunu zamanla göreceğiz.

ZİL ÇALMANIN EDEBİ

16.Mayıs.2015 Cumartesi günü saat 11.00 civarında Maltepe, Gazi Mustafa Kemal Bulvarı 88/1 Erciyes Apartmanında ki dairemin zili çalındı.

Ben o esnada bizim için acil olan konular üzerinde çalışmaktaydım. İşlerimi bırakarak masamdan kalktım ve aşağı kapının açılması için düğmeye bastım. Bir taraftan da dairenin kapısını açarak aşağıdan gelecek misafirimi (!) beklemeye başladım. Birçok kereler aynı şekilde zilim çalınmış ama apartmana giren bana gelmemiş, başka bir daireye gitmişti.

Bir müddet bekledikten sonra zili çalan her kimse gelmedi. Bu sefer bu şahsın kim olduğunu öğrenmek üzere merdivenlerden yürüyerek bodrum katına, Apartman görevlisine indim. Çünkü bu esnada aşağıdan sesler geliyordu.

Görevliye; “Kemal, kim bu kapımın ziline basan?” diye sordum. Görevli; “Nevzat bey, Doğal gaz okuyucusu imiş” dedi.

Bu esnada Doğalgaz okuyucusu ile de karşılaştım. Kendisine; “Kardeşim, niçin sadece görevlilerin kapını çalmıyorsun da bütün zillere basıyorsun?” dedim.

Adam bana öyle bir çıkış yaptı ki, sanki ben kendimi suçlu zannettim.

“Git istersen beni şikâyet et. Ben doğalgaz okumaya geldim. İstediğim zillere basarım” demez mi?

Ben de bu hareketin doğru olmadığını, biraz da bu adama kızarak anlatmaya çalıştım.

Bu esnada Gaz okuyucusu; “Yaşına hürmet ediyorum. Yoksa…” diye yüzüme karşı bağırıyordu.

Biz, böyle herkesin zilini çalan, “herkesin zilini niçin çalıyorsun” diye itiraz edene, üst perden ve bağırarak, neredeyse kendi evimizde bizi dövmeye kalkan ama “yaşıma hürmet ettiği için dövmekten vazgeçerek sadece bağırıp, çağıran” doğal gaz okuyucusu istemiyoruz.

Bu olaya en azından, eskilerin kullandığı bir sözü kullanarak;

Edep, Ya hu…” diyorum.

Her kesin kapısını çalarak, onlarla bire bir muhatap olan bu tip insanlara hiç “beşeri muamele” dersi vermiyor musunuz?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nevzat Laleli Arşivi