Dünya Gerçeği
Âhiretin güzellikleri, dünyâ güzelliklerinin yanında hiç kalır. Bu dünya cennete göre zindan hükmündedir. Peygamberimiz aleyhissalâtu vesselam bu hususu şu sözleriyle vurguluyor; ‘Dünya müminin hapishânesi, kâfirin cennetidir.’ (1) Akıllı insan dünyâyı ahret için yaşayandır. Kalıcı ve bâki mutluluk dünyâda kazanılır. Dünya bu yönüyle kıymetlidir. Yine dünya koca kâinâtın sâhibini insanlara hatırlatması yönüyle güzeldir. İçindeki eşsiz, muhteşem güzellikler, Cenâb-ı Hakk’ın esmâ tecellilerini bize aksettirdiği için değerlidir. İnsan hep arzu ve isteklerini yerine getirmeye ömrünü harcasa bunun neticesinde Rabb’ini unutur, ahreti unutur. Hatta insan bâzen bizzat bunları unutmak için eğlenceye ve sefahate dalar, maddi dünyâya kayar sonuçta aldananlarda olur. Geçici ve yok olmaya mahkum olan şeylere aşırı muhabbet hüsran olmaya sebeptir. Dünyâya tutkun olup ona fazlasıyla meyletmek kalpten îman lezzetini çıkarır.
Unutulmasın hayat yalnızca bu dünya hayâtından ibâret değildir. Gerçek mutluluk, kalıcı ve bâki saadet âhiret hayâtındadır. Rabbimiz: “Bu dünya hayâtı sâdece bir oyun ve oyalanmadan ibârettir. Âhiret yurduna gelince, işte asıl hayat odur. Keşke bilmiş olsalardı!” (2) Ve yine: “Allah’tan korkanlar için ahret yurdu daha hayırlıdır. Hâlâ akıl erdirmeyecek misiniz?” (3) Akıllı insan, dünyâda iken; ‘Ben hakiki Müslümalığın neresindeyim? İyi bir Müslüman olmak için nelerim eksik?’ hesâbını yapandır.
Allâhü Teâlâ dünya hayâtının insanları aldatmaması için onları hep uyarır: “Ey insanlar Allâh’ın va’di haktır. Sakın dünya hayâtı sizi aldatmasın ve o aldatıcı (şeytan) da Allâh’ın affına güvendirmek sûretiye sizi kandırmasın.” (4)
Dünya hayâtı şu vasıflarla Kur’ân-ı Kerim’de ifâde edilir: “Dünya hayâtı bir oyun ve eğlenceden ibârettir.” (5) “…Dünya hayâtı geçici ve önemsizdir, Allah’tan korkanlar için ahret daha hayırlıdır…” (6) Dünya, yok olmaya mahkumdur. (Yunus, 24) Dünya, övünme ve çoğalma yarışıdır. (Hadid, 20) Aldatıcı bir geçinme aracıdır. (Âli İmran, 185) Diğer âyetlerde de muhteva yönüyle dünya; gaflete düşürücü, asıl kulluk gâyesinden uzaklaştırıcı, gelip geçici ve vefâsızdır, diye anlatılır. İnsanın bu gerçeklere kulak tıkaması kendi zararınadır.
Allâhu Azümüşşân’ın dünyevi nimetleri sonlu ve geçicidir ama bunlara karşın uhrevi nimetleri ise sınırsız ve kalıcıdır. Dünya ve ahret arasında bir seçim yapılacaksa yüce Yaratıcı kullarına ahreti tercih etmelerini tavsiye ediyor çünkü ahret hayâtı ebedîdir. “Andolsun sizin için ahret dünyâdan daha hayırlıdır.” (7)
Peygamber aleyhisselam buyurdu ki; ‘Dünya arkasını dönmüş gidiyor, âhiret ise yönelmiş geliyor. Bunlardan her ikisinin de kendine has evlatları var. Siz âhiretin evlatları olun. Sakın dünyânın çocukları olmayın. Zirâ bugün amel var, hesap yok, yarın ise hesap var amel yok.’ (8) Demek ki dünya bugün var, yarın yok. İnsanın yok olmayan kalıcı şeylere meyletmesi en doğru olandır. Sevgili Peygamberimiz aleyhissalâtu vesselam; ‘Ben kim, dünya kim! Dünya hayâtıyla benim ilgim, bir ağacın altında gölgelenip sonra onu bırakıp giden yolcunun durumu gibidir.’ (9) Buyuruyorlar. Dünya tıpkı iki kapılı bir han gibidir. Bir gün kapıdan giren gün olur vâde gelir öbür kapıdan çıkar, gider. Bir söz vardır, insana seslenerek; ‘Dünya bir gün çarçabuk geçecek. Kur’ân’ın yarın dediği gün uyanacak, ‘dünya’ için ‘ dün yâ’ diyeceksin’ Der. Ne doğru bir sesleniştir bu söz!
Dünyevi sıkıntı ve meşekkatlerin çeşitliliği ve nevileri bâzen ebedi hayatta nimet bolluğu yâhut yokluğu neticesini doğurur. Bâzen da dünyâdaki rahat ve sıkıntısız hayat ahreti sıkıntılı yapabilir. Bu sebeple yaşantımıza aman dikkat!
------------
1) Müslim, Zühd 1
2) Ankebut, 64
3) A’raf, 169
4) Fâtır, 5
5) Muhammed, 36
6) Nisa, 77
7) Duha, 4
8) Buhâri, Rikak 4
9) İbni Mâce, Zühd 3, Hadis No: 4109
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.