Dopingle savaş bitmedi

Dopingle savaş bitmedi

Dopingin tarihinin oldukça eskilere dayandığını ifade eden Doping Kontrol Merkezi eski başkanı Aytekin Temizer, bu sorunun kara bir tarih olduğunu ve dopingle savaşlarının bitmediğini söyledi



Türkiye Doping Kontrol Merkezi eski Başkanı Prof. Dr. Aytekin Temizer, spor dünyasının dopingle tanışmasının ilk çağlara kadar uzandığını söyledi. Prof.Dr. Temizer, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü Sağlık İşleri Daire Başkanlığı’nın çıkardığı “Spor ve Sağlık Bülteni”ne verdiği demecinde, dopingi, bir insanın fizik kondisyon, beceri ve kas kuvvetini artırmak için aldığı, beslenme, antrenman ve doğal yetenek dışı yardımcılar olarak tanımlayarak, sporda doping kullanımının, antik çağlara dayandığını belirtti.
Aytekin Temizer, açıklamalarını şöyle sürdürdü: “Doping, sporun kara bir tarihi niteliğindedir. Daha hızlı, daha güçlü, daha enerjik ve dirençli olmak için bazı sporcuların tercih ettiği doping kullanımı bugün olduğu gibi her dönemde yasaklanmıştı. Dopingin tarihi, sporun tarihi kadar eskilere uzanmakta olup, her dönemde daha fazla direnç ve güç için sporcuların çeşitli maddelerden yararlandıkları görülmektedir. 19. yüzyıla kadar aşırı kullanılan ilaçlar ve uyarıcı maddeler konusunda kesin sınır olmaması nedeniyle, birçok sporcunun bu yanlış uygulamanın sonucunda yaşamlarını yitirdiği bilinmektedir.”
DOPİNGLE MÜCADELEDE GELİNEN SON NOKTA
Prof. Dr. Temizer, dopingle mücadelenin yoğun bir şekilde sürdüğüne de dikkat çekerek, “Uluslararası spor kuruluşları dopinge karşı yoğun ve sürekli olarak bir mücadele vermektedirler. Bu çabaların sonucu günümüzde doping bir ölçüde denetim altına alınmakla beraber, bu konudaki savaşın tam anlamıyla kazanıldığı söylenemez. Her geçen gün yeni doping maddeleri üretilmekte ve bu maddelerin tanımlanması onu hemen takip etmektedir” diye konuştu.
DOPİNGİN VÜCUDA VERDİĞİ ZARAR
Prof. Dr. Aytekin Temizer, normal şartlarda kasların asla kullanılamayacak yüzde 10’luk bir oranının olduğunu bildirerek, “Bu oranı değerlendirmek için kimi sporcuların dopinge başvurduğu görülmektedir. Otonom enerji birikimi adı verilen bu yüzde 10’luk oran, aslında vücudun hayati enerji birikimi olarak saklanmaktadır. Ancak, ilaçlar bu oranı da gereksiz kullanınca Vücut için sorunlar ortaya çıkmaktadır. Otonom enerji birikiminin yok olması sonucunda, vücut harcanan enerjinin yerine yenisini koyamadığından, yapılan güç harcamasını kat kat daha fazla olarak algılamaktadır. Bunu 5 ton yük taşıyacak kamyona 20 ton yük bindirmek şeklinde örnek verilebilir” şeklinde konuştu.
 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.