Son yazımız ‘Batı saldırıları’ başlıklı idi. Efendim ayni husûsa bir başka boyuttan devam edelim arzusundayız. İslam ülkeleri Batı’nın kendileri için çizdikleri senaryoyu ve onlar için şekillendirdikleri rolü oynamak zorundalar. Eğer aksini iddia edersen vay hâline… Seni bir şekilde derdest ederler, ülkenin içini oyarlar, kumpaslar kurarlar, dâhildeki farklılıklardan istifâde ile memleketi kan gölüne çevirirler baktılar öyle de olmadı darbe yaptırırlar. Bu konuda çok mâhirdirler.

Bize de Türkiye olarak elbette roller biçtiler. Sen bir tarım ülkesisin, sen ne anlarsın sanayiden, teknolojiden, sen geç patates-soğan-domates yetiştir hatta portakal da olabilir ama sen başka işlere karışma. Otur oturduğun yerde. Ne öyle ‘one minute’ diyeceksin, ‘dünya beşten büyüktür’ diyeceksin, bize posta koyacaksın! Sonra o da ne öyle, ‘marmaray’mış dört sistemli üçüncü boğaz köprüsüymüş, denizin altından tüp geçitlermiş, dünyânın en büyük havaalanı yapmakmış, kanal İstanbul’muş, bunlar ne böyle! Sana göre mi? Haddini aştın Türkiye, dediler. Dahası savunma sanayindeki muhteşem savaş araç ve gereçleri gelişimi, duble yollar, metrolar, nükleer santraller, yazamıyoruz bile ve daha niceleri adamları şaşkına çevirdi. Yoook dediler, artık bu kadarı fazla, izin veremeyiz daha fazlasına, bu hükümetin ve bilhassa da başındaki liderlerinin âcilen gitmesi lâzım, dediler, düğmeye bastılar. Bu sebeple Batı ve yandaşları bu kanlı darbeye darbe diyemedi. Utanmasalar ağlayacaklardı, darbe başarılı olsaydı da zil çalıp oynayacaklardı…

Batı 1453’ten, Malazgirt’ten, Sakarya’dan bu yana hep saldırdı dört yandan ve bıkmadı devam ediyor saldırıları. Bin yıldır her seferinde bizi yenmeye uğraştılar ama hep hayal kırıklığına uğruyorlar. Son darbe girişimi de başarısız olunca yine yıkıldılar. Her şerde hayır vardır mûcibince hamdolsun 15 Temmuz darbe girişimi halkımızı daha bir kenetledi Çanakkale rûhu uyandı, hep özlediğimiz Âsım’ın nesli dirildi, millet topyekûn bayrağına-ülkesine-cumhuruna sâhip çıktı, yedirtmedi. Birileri bu halk daha yerde sürünmesini bilmez dedi o fikir de yıkıldı, halkımız o şerli günde bir destan yazdı. Havadaki silahlı uçaklara dahi; ‘hadi in de görelim’ diye yalnızca bayrağıyla imânıyla meydan okudu. Yaralandı, gazi ve şehid oldu, canını verdi ama vermedi bu aziz vatanı, satmadı beynini rûhunu şerlilere. Helal olsun, helal olsun bu şanlı millete. Bir kez daha âdeta II. Çanakkale’yi yaşatan bu necip ve aziz milleti candan-yürekten kutluyorum.

İslam ülkeleri başsız, sâhipsiz, İslam ülkeleri bu rezil Batı ve yandaşlarının zulüm çizmeleri altında kan ağlıyor! Pakistan, Afganistan, Filistin, Irak, Libya, Yemen ve diğer Afrika ülkelerini nice perişanlığa, sefâlete sürüklediler bir daha uzun süre ayağa kalkamayacak hâle getirdiler, yeni yeni örgütler kurdurdular, yaktılar, yıktılar, ümmetin koca târihi vesikalarını yok ettiler, milli servetlerini bitirdiler, ülke insanlarını tükenmişliğe sürüklediler. Utanmadılar, sıkılmadılar, kapılarına gelen mültecilere tekme-tokat attılar. Mazlumların umûdu, Türkiye’nin cumhuru, en son; ‘Artık Sûriye’de, Irak’da, Libya’da, Ortadoğu’da ve Afrika’da kurduğunuz bütün oyunları bozacağız.’ Deyince çılgına döndüler. Bu ne küstahlıktı?

Zâlimler zulümlerinin devâmı için her yolu deniyorlar. Daha da deneyeceklerdir. Ülkemiz böylesi bir yükseliş trendinde olduğu sürece, zâlimlerden yana olmadığını her seferinde ilân edince, mazlumlara arka çıktığında her zaman Batı’nın saldırılarına mâruz kalacaktır. Her türlüsünü deneyeceklerdir, medyasıyla-sivil toplumuyla üzerimize geleceklerdir. Mâlum örgüt FETÖ ile ülke aleyhinde lobi çalışmalarını birlikte kol kola yürütüyorlar, bize düşman örgütleri yılmadan destekliyorlar hatta hiçbir esâmesi okunmayan Nato’dan bile bizi çıkarmaya çalışacaklardır hele Avrupa Birliği’ne hiç almayacaklardır. Devlet adamlarımız da bunun farkındalar ve ona göre yeni hamleler yapıyorlar. Unutulmasın ki, “DOĞRULARIN YARDIMCISIDIR HAZRETİ ALLAH.”

Varsın köpek sürüleri ürüsünler, varsın vâiz bozuntuları beddua seanslarına devam etsinler, varsın zâlimler zâlimliklerini sürdürsünler, varsın zâlimlerle yan yana duranlar durumlarına çeki düzen vermekten tâviz vermesinler, Allah (c.c) nûrunu tamamlayacaktır. Zâlimlikle âbad olan var mı? Zâlimler her zaman berbat olmaya mahkûmdurlar. Onlarla berâber olanlar da zâten bugün dahi tüm dünyâda zelil olmuşlardır. Cenâbı Hak aynen tereyağından kıl çeker gibi bu aziz milleti tüm şerlerin içinden çekip selâmete çıkaracaktır. Nitekim şimdiye kadar çıkardığı gibi…