Delikanlı flört yapma
Flört yangını kitabım (19)
Allah’ın emrine, Peygamberin sözlerine karşı gelmeyin ve flört etmeyin.
Sizin de kız kardeşiniz, bacınız, anneniz, teyzeniz ve halanız vardır. Onların başına gelmesini istemediğiniz hareketleri siz de başkasının kızına yapmayın.
Kızın sevgi ve aşkını istismar etmeyin.
Nikâh kıyarak evlenmeden, onun elini tutmak, onunla karı-koca hayatı yaşamak suretiyle bir başkasının kızını kirletmeyin.
Evleneceğiniz kızın sizden önce bir başka erkekle flört etmiş olmasını istemiyorsanız, siz de bir kızla flört etmeyin.
Isırıp attığınız elmalar, sizin ve bu ülkenin namusudur. Ona sahip çıkmak ve korumanın sizin de göreviniz olduğunu bilin.
ANALAR BABALAR
Öncelikli yapılması gereken beş şeyden biri olan; “…Akil baliğ olan (rüşte ermiş) oğlunuzu ve kızınızı evlendirin…” Peygamber sözünü dinleyin ve gereğini yapın.
Kız velileri, kızlarınızı talibi gelecek diye beklemeyin. Onları Yuvamız’a kaydedin. Size uygun damat adayınızı, birçok aday içinden siz belirleyin.
“Nikâh’ın hayırlısı külfeti az olanıdır” Resül sözüne dikkat edin. Damat adayınızı mal ve eşya konusunda zorlamayın.
Ev eşyalarınızın hepsini birden alarak bir kere mutlu olacağınıza, her birini yuva kurulduktan sonra alın ve her eşya alınışında bir kere daha mutlu olun.
Çeyiz ve mehir de Hazret-i Ali (r.a) veya Hazret-i Fatıma (r.a.h) gibi mütevazı olun.
TOPLUM NİKÂHA AĞIRLIK VERMELİ
Bazı şeyler vardır ki siz onun müspetini (olumlusunu, yasal olanını) sağlamazsanız, o zaman menfisi (olumsuzu, yasal olmayanı) ortalığı sarar. Bu durum sizin çocuğunuzu da yakar benim çocuğumu da…
İşte toplum olarak bizler meşru olan nikâh’a ağırlık vermez, bekârlarımızı evlendirmez, onları kendi haline bırakırsak o zaman onlar da gayri meşru yolu yani zina yolunu tercih ederler. Çünkü “Şehveti de yaratan Allah’tır” Bunu ortadan kaldırmak, kız ve oğlanlarımızı kuzu gibi yapmak kimsenin elinde değildir.
Bu söylediklerimizin daha iyi anlaşılabilmesi için olayı bir terazi örneğiyle anlatmaya çalışalım.
Bir takım ağırlıkları tarttığımız adına terazi dediğimiz alet gibi…
Bir tarafına tartmak istediğiniz ağırlığı korsunuz, terazinin diğer gözüne ölçülerimizi. Ve tarttığınız şeyin ağırlığı hakkında bilginiz olur.
Hukukçuların da böyle bir terazisi var. Bu teraziyi mesleklerinin rumuzu olarak kullanmaktadırlar. Bu terazi ile hukukçular; “Bir karşılaştığımız her konuyu bu terazi ile tartarız. Bir kefeye karşılaştığımız olayı koyar, diğer kefesine ise bunu karşılayacak “hak, hukuk, adalet koruz” Böylece bu olaya verilecek ceza veya mükâfatı belirleriz” demek istemektedirler.
Bizim terazimiz ise cinsiyetler arasında var olan “şehvet terazisi”dir. Bunun bir kefesi nikâh’a, diğer kefesi ise zina’yı ifade eder.
Bir toplum nikâh’a ne kadar ağırlık verir, bekârlarını evlendirmek için seferber olursa bu terazinin zina kefesi yukarıda kalır.
Eğer bir toplum nikâh’a önem vermezse…
Bir de üstüne üstlük televizyonlarında, gazetelerinde, dergilerinde zina yollarını güzel gösterecek yayınlar yaparsa
Ve daha kötüsü kanunlarınız zinayı suç saymaz ve ona cezayı kaldırırken…
İşte o zaman bu terazinin zina kefesi ağır basar ve nikâh kefesi yukarılarda kalır.
Zinanın tabii sonucu, nüfus artışı durur, nüfus ihtiyarlaşmaya başlar, anne belli olmaz, baba belli olmaz. Toplumun yok olması ve Allah’ın koyduğu kuralların işlememesi neticesini doğurur. Bu konuda en iyi örnek Batı ülkeleridir.
Bu ise toplumun helake götürür. İşte Ad ve Semud kavmi ile Sodam ve Gomore şehirlerinin helakleri bu sebeplerden yaşanmıştır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.