Nevzat Laleli

Nevzat Laleli

Dar’ül erkamlar kuralım

Dar’ül erkamlar kuralım

“Hak’kı hak bilmek…” sohbetleri

1969 yılından bu yana sosyal, kültürel ve siyasi çalışmalar içinde ve hatta başında bulundum. Bu zaman içinde gençlerimizle olsun, halkımızla olsun iç içe oldum. Onların hareketlerini inceledim, ruhi reaksiyonlarını gözledim. Gördüğüm ve tespit ettiğim şu oldu.

Eğer bir insanın elinde sağlam ölçüler varsa, o insan “rüzgârın önünde sürüklenen bir kuru yaprak” olmaktan kurtulmakta, bir çam ağacı yaprağı gibi bağlı bulunduğu ağacın dalına sımsıkı sarılarak kendini korumaktadır. Ölçüsünü kaybetmiş insanlar, rüzgârın estiği yöne doğru onu da alıp götürmekte ve böylece hem kendine yazık etmekte ve hem de bizim yıllarca onun üzerine yaptığımız çalışmalar heder olup gitmektedir.

Böylece insanımız, dünya ve ahiret saadetinden uzaklaşmakta, bilmeden kendini, ailesini ve milletini tehlikelerin içine atmaktadır.

Bir önemli tespitim de, gencimiz ve insanımız çok dürüst ve samimi olduğu için karşısındakini de kendisi gibi dürüst ve samimi zannetme ve maalesef her söylenene inanarak yolunu ve istikametini değiştirmektedir. İyilik yapayım derken kendini kötülüğün kucağında bulmaktadır. Bir müddet sonra da bu duruma alışmakta, “Ya inandığınız gibi yaşarsınız ya da yaşadığınız gibi inanmaya başlarsınız” hükmünün kapsamı içine girmektedir. Ve başlamakta, dün savunduğu doğruların karşısında, bugün eğrileri doğru olarak savunmaya…

  19.mutluluğun-sirlari.jpg

  TEŞKİLATLAR FİKREN BESLENMELİ

  1980’de başlayan ve 17 yıl devam eden Milli Gençlik Vakfı Genel Başkanlığımdan 1997 tarihinde yapılan bir Genel Kurul ile ayrıldığımda, ülke genelinde 87 il, 900 ilçe ve 900 belde büyük köy olmak üzere 1878 şubemiz vardı. Bu arada Üniversitelerde sınıflara kadar uzanan üniversiteli gençlik çalışmalarımız, erkek ve kız öğrenciler için ayrı ayrı yapılmaktaydı. Sporcu gençlik, kalfa ve çıraklar, köy gençliği, lise ve orta öğrenim gençliği çalışmalarımız arasındaydı. Ayrıca 100 ve daha fazla sayıda öğrenci kapasiteli yurtlarımızın sayısı 150 kadardı. Kız ve erkek öğrencilerimizin kaldığı evlerin sayısı ise binleri buluyordu.

Bu çalışmaları yaparken elbette her kesim gençler için eğitimler ve çalışmalar yapıyorduk ama bunların yanı sıra “açısı düzgün yazarlarımızın” fikir ve yazılarıyla gençliğimizin sürekli desteklemesini istiyordum. Çünkü gençlerimiz bir taze fide gibi, korunmalı ve bunlar köklü bir ağaç oluncaya kadar fikren ve fiilen desteklenmeliydi.

  Genel Başkanlığım döneminde hep bu eksikliğin acısını çektim. Bu dönemde ki yazar ve çizerlerimiz, bizlere hep tepeden bakar ve bizi yöneltmeye çalışırlardı. Dolayısı ile onlardan gençlerimiz istifade etmeleri mümkün olmuyordu. Elbette, İslam’ı tam ve kâmil manada anlayan ve onun insanlar ve gençler arasında yayılmasına çalışan yazarlarımız da vardı. Sahipleri kim olduğu bilinmeyen TV ve gazeteler, bu insanlarımıza medyalarında imkan vermediklerinden bütün gençliğimiz bundan istifade edemiyorlardı.

GÖZETTİĞİM BİR ÖNEMLİ KURAL

Mecelle de bir kural vardır. “Def’i mazarrat, cel’bi menfaattan evladır” diye… Gençlerimiz için bu söz; “Kötülüklerin def edilmesi (yok edilmesi) iyiliklerin gelmesinden önce gelir” şeklinde açıklanabilir.

Bütün ülke gençliğine faydalı olabilmek, kızlarımızı ve delikanlıları koruyabilmek, toplumun temeli aileyi muhafaza etmek ve toplumu güçlendirmek için yazdığım kendi sahasında ilk ve tek kitap olan kitabımın adı; “Flört yangını” dır ve maalesef bu kitabı dağıtamadık.

Bu kitabımda özelikle flört eden kızlarımız dünya hayatında nasıl yanmaktadırlar, onu anlatmaya çalıştım. Tabii evlenmek isteyen delikanlılar da evleneceği kızın mutlaka flört etmemiş bir kız olmalarını istemesi sebebiyle önce kendilerinin flört etmemesi gerektiğini, yoksa evlenecek kız bulamayacaklarını anlatmaya çalıştım. Ailesi iki günde boşanmayla biten bir toplum veya yaşları 35 – 40 a geldiği halde hala evlenerek yuvasını kuramamış insanların bulunduğu bir toplum, kesinlikle güçlü toplumu oluşturamayacaklarını anlattım. Bu toplum yapısı ise bizim düşmanlarımız tarafından her an yok edilmemizi müncer kılacaktır.

Bir ikinci kitabım; “Dünya ve ahiret Saadeti” adını taşımakta, “Ben Müslüman’ım” diyen bir insanın dikkat etmesi gereken ölçüler kendisine hatırlatmaktadır.

Her iki kitabın da bütün ülke gençliği tarafından okunması gerektiğine inanıyorum. Bu gün teşkilatların başında ki arkadaşlarımız, dün benim duyduğum “insanımızın ve geçlerimizin fikren yetiştirilmesi gereğini…” hakkıyla duymadıkları kanaatindeyim.

Yazıları hazırlanmış olan ama baskı masrafları ve hem de dağıtım zorluğu karşısında bastıramadığım 6 – 7 kitabım daha bulunmaktadır.

İşte bütün bu gerekçelerin bir miktar azaltılması ve insanımıza, kızlarımıza, delikanlılarımıza daha çabuk ulaşılabilmesi için Ankara/Maltepe’de ki HAY-DER Genel merkezi yeniden dizayn edilmiş, yerler halı ile minder ve yastıklarla döşenmiş ve burada sohbetler başlatılmıştır. Bu çalışmalara vesile olan kardeşlerimizin, Allah’ın rızasına erişmelerini niyaz ediyorum.

Sohbetler, her haftanın Cuma günleri akşam namazından sonra gönüldaşlarımıza, her Çarşamba 18.00’den sonra Gençlerimize ve her cumartesi saat 15.00’den sonra Hanım ve kızlarımıza yapılacaktır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nevzat Laleli Arşivi