Çözüm Süreci
İmralı ile Hükümet arasında sürdürülen görüşmeler sonucunda çözüm süreci başladı. Bu sürecin selametle sonuçlanabilmesi için her parti bu konuda görüş ve düşüncelerini ortaya koyması gerekir. Böyle bir yol izlemeyip de siyasi hesaplar peşinde koşarak süreci baltalamak, kısa süreli bir zaman diliminde bir partiye fayda sağlasa bile ülkeye zarar verir.
Sürecin başladığı günden beri muhalefetin çözüm üretme yerine problemin bir parçası olması düşündürücüdür. Hükümetin çözüm sürecinde izlediği yol haritası eleştirilebilir ancak çözüm sürecini akamete uğratabilmek için ortamı germek, meseleyi provoke etmek doğru değildir, kimseye bir faydası olmaz. Savaş sadece cephede yapılmaz, politik alanlarda da yapılır. Savaş, bu iki alanda başarılı olmakla kazanılır.
PKK ile savaş 30 yıldır sürdürülmektedir. 40 bine yakın insan öldü. Barış gelmezse sürekli çatışma sonucu ülke kan kaybeder. Bunun sonucu ülke ikiye bölünür. Bu durum her iki tarafın intiharı demektir. Nitekim Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan, “Bizi bölmek istiyorlar” demişti.
CHP’nin tabanı bu süreci desteklediği halde CHP yönetimi desteklememektedir. Bu sebepten dolayı ulusalcı kanat ile sol kanat arasında anlaşmazlık su yüzüne çıkmıştır ve çözüm sürecine verdiği destek ile dikkati çeken Halkla İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Gülseren Onanç’ın, iki- üç gün önce Genel Başkan Yardımcılığı’ndan istifa etti. Uşak Milletvekili Dilek Akagün Yılmaz, Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu’na “CIA ajanı dedi. Bu yüzden disipline verildi.
CHP sağduyu ile hareket etmiş olsaydı, parti bu noktaya gelmezdi. Bu olay bir daha göstermiş oldu ki, CHP demokrat değildir, demokrasi kavramı, söz konusu parti için sözden ibarettir; aksesuardır. Gerisi laf u güzaftır.
MHP’nin tabanı CHP’nin tabanı gibi çözüm sürecine destek vermektedir; fakat MHP kadrosu, CHP ‘den de ileri bir noktada bu sürece karşı çıkmaktadır. MHP’nin bu sürece karşı çıkmasında ne partisi için ve ne de milletimiz için bir faydası vardır. MHP, bu süreçte daha ileri gidecek olursa ülkeye zarar verebilir. Bizce MHP çözüm sürecini provoke etmemeli, bekleyip sonucunu almalı. Sonuç, barışı getirmezse o zaman hükümeti eleştirmesi ve hatta hükümetten hesap sorması akıllıca olmuş olur. Çözüm sürecinde bu şekilde provokenin dozu artırılarak sürdürülürse ne MHP’ ye ve ne de Türkiye ‘ye bir faydası olur.
MHP diyor ki, bu çözüm süreci bir oyundur. PKK yine gelir kan akıtmaya devam eder. Silah ile bu meseleyi çözelim. Biz de deriz ki, bu mesele silahla 30 yıldır çözülememiştir. Ülke kan revan oldu. Kırk bine yakın insan öldü. Milyarlarca mali birikimimiz heba oldu.
Kan, savaşı alevlendirir, bu da kimsenin yararına olmaz. Gerçi Türkiye’de kanın akmasından hem siyasi ve hem de getirim çıkarı olan gruplar yok değildir. Bu guruplar terörün bitmesini istemez. Ergenekon ayakta olduğu müddetçe terörün bitmeyeceğini adımız gibi biliyoruz. Bu çözüm sürecinin başlaması Ergenekon’un zayıflamasından dolayı başladığını hiçbir zaman unutmayalım.
BDP, İmralı ne derse ona göre hareket etmektedir. İşlerinde çözüm sürecini akamete uğratacak guruplar az değildir. Bu sebepten dolayı söz konusu parti gereken önlemleri almalı.
Hükümet ise, bu çözüm sürecini iyi yönetmeli, akamete uğratacak davranışlardan kaçınmalı. PKK çekildikten sonra gereken önlemi alıp söz konusu illegal örgütün bir daha sınırı geçmesi önlenmeli. Aksi halde bütün bu çalışmalar heba olur ki, bu durum hem hükümet için hem ülkemiz için bir yıkım olur. Bu hususta hükümet, yukarıda ifade ettiğimiz gibi MHP’nin sözüne kulak vermeli. MHP ne diyordu: “Yarın PKK sınırı tekrar geçer yine kan akıtır.”Bunun önlenmesi için sınırda önlem alınmalı, Irak, İran ve Suriye ile işbirliği yapılmalı.
Sonuç olarak diyoruz ki, barış, savaştan daha güzeldir. Bu sebepten dolayı barışa katkıda bulunmak için bu süreci desteklememiz hem partilerimize ve hem de ülkemize faydası olur. Hoşça kalın.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.