Dr. İbrahim Büyükeken

Dr. İbrahim Büyükeken

Cahiliye hastalığı

Cahiliye hastalığı

Milletimize bulaşan öyle hastalıklar var ki; toplumumuzu günden güne çürütmeye devam ediyor. Dedikodu, gevşeklik, fitne, fesat, iftira, koğuculuk, birbirini beğenmemek, sır saklayamamak, rastgele lâf söylemek bunların başında geliyor. Bu hastalıkları toplumumuzda bulaşmayanların sayısı yok denecek kadar az...
**
Toplumsal hastalıklardan en yaygın olanı dedikodu. Erkeği de kadını da herkesin baş belası olan bir hastalık. Dedikodu; basit olarak bir kişinin yokluğunda onun hakkında konuşmak olarak tanımlanır, olumlu ya da olumsuz olabilir. Yiddish dilinde dedikoducu olarak kullanılan “yenta” kelimesi “Söylenti çıkaran kadın” anlamına gelmektedir. Bu anlamıyla kullanıldığı zaman dedikodu yapan insana bir aşağılama vardır. Dedikodu erkekler tarafından yapıldığı zaman ise sohbet veya muhabbet olarak adlandırılır...
**
Kadınların daha fazla dedikodu yaptıkları söylenir, ancak erkekler de dedikodu yaparlar ve yaptıklarını dedikodu değil ağ kurma olarak nitelendirirler. Tek değişen şey dedikodunun içeriğidir. Erkekler, rekabetçi oyunları tercih ettikleri gibi daha çok insanların iniş ve çıkışlarıyla, kadınlar ise daha çok toplumsal katılım ve ahlaki uyumla ilgili dedikodu yapıyor...
**
Dedikoduda kaçınılmaz ve masum olmakla beraber sorun, dedikodunun içeriğinde bulunup bu içerik, tam olarak insanların akıllarından geçenleri yansıtır. Kötü bir ur gibi toplumumuzun bir hastalığı haline gelen dedikodu, yuvaları yıkıyor, huzuru kaçırıyor, başarıyı düşürüyor. Dedikodunun dinimizdeki yeri “insan eti” yemekle aynıdır...
**
Dedikodu her türlü sosyal ortamda bulunur. Cahil ve tutucu ortamlarda yapılan dedikodular tehlikeli sonuçlar doğurabilir. Cahil insanla dedikodu yapmak, ateşe benzin dökmek gibidir. Çünkü cahil insanın sözüne güvenilmez, cahil insan halk arasında kullanılan tabirle “koğuculuk” yapar. Ancak mürekkep yalamış ortamlardaki dedikoduların keyfine doyum olmaz...
**
Dedikodunun beyaz olanlarının yanında bir de tehlikeli olan tarafları var. Örneğin bir kişinin bir ağzından duyulan yorumları, yorumlanan kişiye taşıması tehlikeli olabilir. Bu yorumlar iyi yönde ise gevezelik, kötü ise nifak sokmak anlamına gelir. Ancak arada bu şekilde laf taşıyanları mesaj yollamak için kullananlar da vardır. Bazı insanlar ufacık bir olayı ballandıra ballandıra anlatır bazen de ilginç olayları kimse umursamaz, sözünü bile etmez...
**
Sosyologlar en yaygın dedikodu türlerini; başkalarının gelirleri, arkadaşların ve komşuların özel hayatları, aile içi sorunlar, çevremizdekilerin giyimi, tanıdıkların evleri ve futbol olarak sıralamıştır. Dedikodu yapılan mekanların başlıcaları ise; mutfak, işyeri tuvaleti, okul kapısı önü, dost ziyaretleri ve telefonlardır. Dedikodusu yapılan kişiler daha çok çevrelerinde sivrilmiş ve başarılı kişilerdir...
**
Yaşamlarına bir yön vermekte zorlanan kişiler, başkalarının hayatlarıyla yakından ve fazlaca ilgilenirler. O kişilerin başarılarından ya da mutluluklarından rahatsız olurlar, fırsat buldukça o kişileri eleştirmeye başlarlar. Bu tür kişilerle hiçbir özel sırrınızı paylaşmayın. Mümkünse selam bile vermeyin. Bazıları da aşırı derecede meraklıdırlar ve yakın çevrelerine olup biten herşey ilgilerini çeker, daha sonra da gördüklerini ya da öğrendiklerini başkalarına aktarırlar. Dedikodunun en zararlı türleri bunlardır.. Hepimizin bulaştığı bu dedikodu hastalığından bir an önce kurtulmamız dileğiyle...
GÜNÜN SÖZÜ
İnsanlar seninle konuşmayı bıraktığında, arkandan konuşmaya başlarlar. (Pablo Neruda)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Dr. İbrahim Büyükeken Arşivi