Birlik ve beraberlik içerisinde nice yüzyıllara
“Hep birlikte Allah’ın ipine sımsıkı sarılın, bölünüp parçalanmayın.” ( Âl-i İmrân, 3/103 )
Ülke olarak çok zor zamanlardan geçtik. Bizi bölmek ve parçalamak isteyen Mehmet Akif’in değimiyle : “Kimi Hindû, kimi yamyam, kimi bilmem ne belâ...” ne idüğü belirsiz bir sürü arsız etrafımızı sarmıştı. Ama birlik ve beraberliğimiz sayesinde adeta küllerimizden yeniden doğarak bu günlere kadar geldik. Bu yol çetin ve zorlu. Hâlâ bizleri parçalamak isteyen bu cenah gitmiş değil. Hâlâ etrafımızda kol gezmekte. Acaba bu ülkeyi nasıl bölebilirim diye sınırlarımızda ve içimizde hainleri ile cirit atmaktalar.
**
Ne zaman ki özümüzden uzaklaşır, bizi biz yapan değerlerimize sahip çıkmaz isek, “ocu bucu..” diye kendi içimizde dahi anlaşamaz isek, yüreklerimiz “toplu” vurmaz, düşüncelerimizde ayrışırsak, bugün Gazze’de oynanan oyun Allah muhafaza yarın bizde oynanır hala gelir. Hak ile batılın mücadelesi insanlığın ilk gününden beri var oldu ve kıyamete kadar da var olmaya devam edecektir. Çünkü bu bir vaattir. Bu bir sözdür. Bu şeytana verilen müsaadedir.
**
Bu imtihandır. Önemli olan bizim nerede durduğumuz, nasıl tavır ve şekil aldığımızdır. Bukalemun misali kılıktan kılığa giren türler o kadar çoğaldı ki kimin hangi pozisyonda durduğunu anlamak artık güçleşmiştir. Bizler hak bildiğimiz yolda asla gevşeklik göstermeden durur ve: “Gevşeklik göstermeyin, üzülmeyin; iman etmişseniz üstün olan sizsiniz.” ( Âl-i İmrân,139) ayeti gereğince buna gönülden inanırsak üstünlüğü asla kaybetmeyecek ve birliğin, önderliğin bayrağını hep elde tutan taraf olacağız.
**
Cumhuriyetimizin 100. Yılı vesilesiyle “Müminler ancak kardeştirler.” (Hucurât, 10) uyarısını ele almakta ve vurgulamakta önem olduğu kanaatindeyim. Nice yüzyıllara beraber yürüyecek isek kardeşliğimizi güçlendirmemiz gerekmekte ve birbirimize haset etmeden, kin beslemeden, sırt çevirmeden kardeşlik ateşini hep canlı tutarak bu yolda yürüyebiliriz. (Müslim, Birr, 28.)
**
Yaşadığımız yere sadece bir toprak gözüyle bakarsak yanılırız. Vatan toprağının kutsallığı, bayrağın temsiliyeti, ezanın tüm yurtta inlemesi, bizlerin namusu olduğu gerçeğini aklımızdan çıkartmadan, toprağın her bir karışında şehit kanlarının kokusunu aklımızdan bir an olsun unutmamamız gerekmektedir. Unutur veya gaflete gelip unutturulursak elimizden almaya çalışan gözü dönmüş bir “sürü” ile karşı karşıya gelmemiz hiçten bile değildir.
**
Cumhuriyetimizin 100.Yılı vesilesiyle ve bu bilinç ve şuurla bu vatanı bizlere emanet olarak bırakan tüm şehit ve gazilerimize şükranlarımı sunuyorum. Mevla’m onlardan razı olsun. Mevla’m bizleri vatansız, bayraksız ve ezansız bırakmasın. Birliğimizi, beraberliğimizi ve kardeşliğimizi daim eylesin. (Âmin)