Muzaffer Dereli

Muzaffer Dereli

Bir Sevdadır Kurban!

Bir Sevdadır Kurban!

Hakk'a yakınlaşmanın adıdır Kurban…
Hakk'a yanmanın, O'na kul olmanın adıdır Kurban…
Yanık yüreklerle Rabbe teslimiyetin simgesidir Kurban.
Yakarıştır o, ağlayıştır o, teslimiyettir o. Sonra da kucaklaşmaktır sevinçten…
Bir sevdadır o…
İbrahimî bir sevda,
İsmailî ve Hacerî bir boyun bükmedir o…
İbadeti Kurban olanlara ne mutlu!
* * *
Canlara can veren Halık'a can vermektir kurban…
Canlarda O Canı bulmak için…
Boynunu Rabbine kurban veren İsmaillerin bayramıdır o…
Savaş meydanlarında canını Hakk'a kurban edenlerin bayramı gibidir. Ne mutlu onlara!
* * *
Taşlamaktır şeytanı Kurban…
"Ben Rabbime teslim oldum, karışamazsın sen" demektir onun adı.
Lâneti hak etmiş olanlara taş atmaktır o.
Allah sevgisiyle dopdolu bir hayatın güzelliğiyle dolup taşmaktır Kurban…
Takvanın simgesidir o…
Yüceltmektir O'nun adını.
Tekbirlerle anmaktır O'nu…
Bütün kâinatın yegâne sahibine teslimiyettir Kurban…
Hayatı ve ölümü O'nun için kılmaktır Kurban.
Bu sevda ile yaşayanlar şöyle yalvarırlar yüce Mevlâ'ya:
"De ki: "Şüphesiz ki Namazım, ibadetlerim, hayatım ve ölümüm, âlemlerin Rabbi Allah içindir." (6 En'am 162)
Özünde bu gerçeği bulanlara ne mutlu!
* * *
Söze Sadakattir Kurban
Arafat'ta söz veren hüccacın, vaadine sadakatidir Kurban. Bunun için gelir Mina'ya. Onun için toplamıştır taşları Müzdelife'den. Hakk'a verdiği sözü yerine getirmek için. "Uymayacağım bir daha Rabbim şeytana, fırsat vermeyeceğim nefsime, affet beni Allah'ım" diye koşar hüccac, Mina'da şeytan taşlamaya. İbrahimî bir sevda, Muhammedî bir Hakk davası ile…
"Âlemlerin Rabbi"ne boyun eğmektir o…
Âlemlerin O'nun olduğunu bilmek ve hiçbir şeye sahiplenmemek demektir o…
O'nun verdiğini, O'nun yolunda kılmaktır o… Ne güzel bir sevda, ne güzel bir dava! Nerde görülmüştür böylesi bir manâ?
Sevdası ve davası bu manâ olanlara ne mutlu!
***
Müjdedir Kurban
"Kesme!" diye ferman etmişti yüce Rabbi bıçağa. Tıpkı, "İbrahim'i yakma ey âteş!” (21 Enbiyâ 69) dediği gibi ateşe…
Kesmedi o…
Kestiremedi İbrahim o keskin bıçağa. Kurbanlık koç misâli yatarken yavrusu İsmail…
Nasıl bir teslimiyetti o: "İnşallah beni sabredenlerden bulacaksın Ey Babacığım!" diyen İsmail'di o… (37 Saffat 102)
Sonrası;
Sevinçle kucaklaşan baba ve oğul. Nasıl ağlanmaz ki bu manzaraya!
Bir imtihan daha kazanılmıştı. Hem de ne müthiş bir imtihan…
Gözünün bağı çözülmüş olan oğulla, onu kurban etmenin gayreti içerisinde bir baba. Bir yandan terlerini silerken, bir yandan da Rabbine şükreden bir baba… Ve kovulmuş şeytan, bir daha kovulmuştu zelîl ve rezîl olarak o diyardan…
Aman ya Rabbi, ne eşsiz bir manzara bu!
Ve bir koç! Cennetten… Cibril'in refakatinde; "müjdeler size, müjdeler olsun ey İbrahim!"
Gelin dostlar öyleyse; gönül rahatlığı ile keselim kurbanlarımızı. El âlem bize ne? Nâil olalım Efendimiz'in müjdelerine.
Ne güzeldir, ne güzel müjdeler vardır onda.
Ne mutlu o müjdelere nâil olanlara!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Muzaffer Dereli Arşivi