Bilmece…!
“Ge-ce...
En karanlık iki hece…
Ölüm mü sessiz bir uykuda pusuda?
Pusu mu karanlık uykuda…?
Bil-me-ce..!”
***
Ara sıra böyle şiirler kelama gelince kaleme alıyoruz…
***
Bundan tam yüzyıl sonra bugün toprağın üzerinde gezenlerden sizce kimler hatırlanır?
***
Hangimizin dünya derdi, meclislerde mevzuu edilir? 100 yıl önce şu şehirde konuşulanlardan birkaç cümle edecek kaç isim var aramızda…
***
Hayat hızlı bir ırmak gibi, menzilden menzile akarak sandallarımızı kabir limanlarına sürüklüyor…
***
Artıklardan, bütün hakkında fikir sahibi olur insan… Elimizde kalanlara dönüp bir bakınca, nasıl bir hayat yaşadığımıza üzülmeyen kaç kişi vardır aramızda?
***
Eski Gonya’dan güzel bir laf, şimdi yaşadığımız ömürlere inat; “Bilemedik golayını, batırdık alayını”
***
Dünya ile bunca haşır neşirliğe rağmen, 40 yıl sonra bile kanından olanlar hariç yer yüzünde gezinenlerden kaçı hatırlayacak seni ve beni? Batmaya yüz tutmuş ömürlerimizde hala grup, cemaat, parti ve takım kavgaları yapıyoruz…
***
Öbür tarafta bin pişmanlığını duyacağımız kavgaların bu dünyada körükçülüğüne talip oluyoruz…
***
Ortalama 70 sene durduğumuz arzın üstündeki fiillerimizden, arzın altında kıyamete kadar hesap sorulacağını unutacak kadar ruhlarımızı dünyevileştiriyoruz…
***
Bu toprakların aşk eri Hadim-i Hazretleri, tam da bu mevzuu ile ilgili ne güzel sözler söylemişler…
***
“Kamil insan odur ki; koymalı bir eser
Eseri olmayanın yerinde yeller eser…”
***
Pusuya uykuda yakalanmamak için cemaatlerimiz, gruplarımız, partilerimiz, hemşerilerimiz, takımlarımız için değil tüm insanlık için elimizden gelen en iyi mücadeleyi vermeliyiz…
***
Bize, ne Fatih’ten, ne Abdülhamit’ten, ne Osmanlı’dan ne de Atatürk’ten sorulacak…
***
Bize içinde bulunduğumuz zamandan, bu zaman içinde işlediğimiz fillerden ötürü gelecek zamana taşıdıklarımızdan sorulacak… Bırakın taassuplarınızı, kör kavgalarınızı, dünya altından bir halı gibi çekilip giderken, elinde ne kalıyor ona bakmak lazım Müslüman…
***
GECE’yi bölmeden, BİLMECEYİ çözen gördün mü sen?