Besmele İle Başlarken
Kalemle yazmayı öğretip, insan olarak bilmediklerimizi bildirenin adıyla;
Konya’mız toplumsal yapısı, siyaset ve ekonomisi ile son yıllarda ilginç bir dönemden geçiyor ve belli aralıklarla savrulmalar yaşıyor. Özellikle, 2002 genel seçimleri ile sonrasında yapılan mahalli seçimler yanında, üst üste yaşadığımız dış ve iç kaynaklı ekonomik krizlerle birlikte, onlardan çok daha önemli olan insani ve ahlaki krizlerle de karşı karşıya kaldık. Asya-Avrupa, Amerika-Rusya, Irak-İran derken, 2000'li yılların sonlarından itibaren krizler hayatımızın her safhasına yayılmış oldu ve toplumun her kesimi bu krizlerden az veya çok etkilenmiş oldu.
Ekmeğini yediğimiz, suyunu içtiğimiz, zaman zaman geçmişe özlem duyarak, geçmişimiz şimdikinden çok daha iyi idi dediğimiz Konya’mız, küresel dünyaya entegre olma adına onların yerli uzantıları olmaya hevesli yerli siyasetçiler eliyle de bu krizlerden sonra uygulamaya konulan kararların uygulama alanlarından biri haline getirilerek, tarihiyle ve konumuyla uygun olmayacak bir şekilde dönüştürülmeye çalışılmaktadır.
Tarih boyunca Milletlerin ve insanların tarihlerinde ve hayatlarında bazen birçok kritik dönemin üst üste çakıştığı zamanlar olmuştur.
Bugün tam da böyle bir dönemi yaşamaktayız. Dünya milletleri ile birlikte milletimize de bir zihniyet dönüşümü dayatılırken, ortaya çıkan küresel değişim/dönüşüm dalgaları maddi açıdan olduğu kadar manevi açıdan da milletimizin geleneksel yapısını tuz buz etmeye çalışıyor. Milletimiz kendisine dayatmaya çalışılan ekonomik, kültürel, sosyal ve siyasi temellerdeki sarsıntılarla baş etmeye çalışırken, son aylarda milletimizin önüne daha zorlu ve yeni badireler konulduğu görülmektedir.
Bu dayatmalara yapılan itirazlar ve karşı çıkma adına söylenen her söz, özellikle yerel siyasetçiler eliyle ideolojik olarak tanımlanmakta, toplum siyasetin dinamiklerine aykırı bir biçimde yine aynı siyasetçiler eliyle apolitikleştirilmekte, bir süreden beri uygulanmaya çalışılan bilinçli bir magazinleşme ve magazinleştirme sonunda toplumsal savrulmalar yaşatılmakta ve tüm buların sonunda da topluma hizmet olarak tanımlanan siyaset bir manipülasyon aracı haline getirilerek tabir caiz ise yeni yeni kurtarıcılar topluma kabul ettirilmeye çalışılmaktadır.
Millet olarak maceralarla dolu olarak geçmeye aday önümüzdeki birkaç yıllık süre, çok daha uzun vadeli bir yapılanmanın çerçevesini çizeceğinden, bu karanlık dönemin kısa sürmesi için gayret sarf etmek herkesin görevi olmalıdır. Bu sebeple söyleyecek sözü olduğunu iddia edenlerin, söylenenlerin anlamını ve söyleneni anlayacak başkalarının da bulunduğunu bilenlerin zamanıdır bu zaman.
9 kişiye 1 ekmeği, 1 kişiye 9 ekmeği bölüştürmeyi adalet zanneden karanlık mahfillerin yerel temsilcilerinin, ihtirasın, kudret tutkusunun körelttiği gözlerine karşı “Allah(cc), yaradandır ve her şeye mutlak hakim olandır.”, “Bugün için şer gibi görünen gelişmelerin yarın hayra dönüşebileceği” misyonunu taşıyanların yanında yer alma mecburiyeti bugün her zamankinden daha fazladır.
Bu düşüncelerle, bu günden itibaren belli aralıklarla yazacaklarımız, kendi doğrularımız olacağından; okuyucularımızın yazdıklarımız içinde katıldıkları fikir ve düşünceler olabileceği gibi, hiç katılmadıkları, tenkid ettikleri, hatta eleştirdikleri hususlar da olacaktır.
Dinimizin ve dilimizin can damarlarımız olduğunu unutmadan,
Popüler olanın tehlikelerini akıldan çıkarmadan,
Ticarileşmeden, ticarileştirmeden,
Yeni yeni fetvalar/hükümler icad edip onların esiri olmadan,
Kalemi eğip bükmeden yaşamak ve yazmak düşüncesiyle;
Ve daha uzun yazma hakkımı sonraki yazılara saklamak dileğiyle.
“Selam hidayete tabi olanlar üzerine olsun.”
Konya’mız toplumsal yapısı, siyaset ve ekonomisi ile son yıllarda ilginç bir dönemden geçiyor ve belli aralıklarla savrulmalar yaşıyor. Özellikle, 2002 genel seçimleri ile sonrasında yapılan mahalli seçimler yanında, üst üste yaşadığımız dış ve iç kaynaklı ekonomik krizlerle birlikte, onlardan çok daha önemli olan insani ve ahlaki krizlerle de karşı karşıya kaldık. Asya-Avrupa, Amerika-Rusya, Irak-İran derken, 2000'li yılların sonlarından itibaren krizler hayatımızın her safhasına yayılmış oldu ve toplumun her kesimi bu krizlerden az veya çok etkilenmiş oldu.
Ekmeğini yediğimiz, suyunu içtiğimiz, zaman zaman geçmişe özlem duyarak, geçmişimiz şimdikinden çok daha iyi idi dediğimiz Konya’mız, küresel dünyaya entegre olma adına onların yerli uzantıları olmaya hevesli yerli siyasetçiler eliyle de bu krizlerden sonra uygulamaya konulan kararların uygulama alanlarından biri haline getirilerek, tarihiyle ve konumuyla uygun olmayacak bir şekilde dönüştürülmeye çalışılmaktadır.
Tarih boyunca Milletlerin ve insanların tarihlerinde ve hayatlarında bazen birçok kritik dönemin üst üste çakıştığı zamanlar olmuştur.
Bugün tam da böyle bir dönemi yaşamaktayız. Dünya milletleri ile birlikte milletimize de bir zihniyet dönüşümü dayatılırken, ortaya çıkan küresel değişim/dönüşüm dalgaları maddi açıdan olduğu kadar manevi açıdan da milletimizin geleneksel yapısını tuz buz etmeye çalışıyor. Milletimiz kendisine dayatmaya çalışılan ekonomik, kültürel, sosyal ve siyasi temellerdeki sarsıntılarla baş etmeye çalışırken, son aylarda milletimizin önüne daha zorlu ve yeni badireler konulduğu görülmektedir.
Bu dayatmalara yapılan itirazlar ve karşı çıkma adına söylenen her söz, özellikle yerel siyasetçiler eliyle ideolojik olarak tanımlanmakta, toplum siyasetin dinamiklerine aykırı bir biçimde yine aynı siyasetçiler eliyle apolitikleştirilmekte, bir süreden beri uygulanmaya çalışılan bilinçli bir magazinleşme ve magazinleştirme sonunda toplumsal savrulmalar yaşatılmakta ve tüm buların sonunda da topluma hizmet olarak tanımlanan siyaset bir manipülasyon aracı haline getirilerek tabir caiz ise yeni yeni kurtarıcılar topluma kabul ettirilmeye çalışılmaktadır.
Millet olarak maceralarla dolu olarak geçmeye aday önümüzdeki birkaç yıllık süre, çok daha uzun vadeli bir yapılanmanın çerçevesini çizeceğinden, bu karanlık dönemin kısa sürmesi için gayret sarf etmek herkesin görevi olmalıdır. Bu sebeple söyleyecek sözü olduğunu iddia edenlerin, söylenenlerin anlamını ve söyleneni anlayacak başkalarının da bulunduğunu bilenlerin zamanıdır bu zaman.
9 kişiye 1 ekmeği, 1 kişiye 9 ekmeği bölüştürmeyi adalet zanneden karanlık mahfillerin yerel temsilcilerinin, ihtirasın, kudret tutkusunun körelttiği gözlerine karşı “Allah(cc), yaradandır ve her şeye mutlak hakim olandır.”, “Bugün için şer gibi görünen gelişmelerin yarın hayra dönüşebileceği” misyonunu taşıyanların yanında yer alma mecburiyeti bugün her zamankinden daha fazladır.
Bu düşüncelerle, bu günden itibaren belli aralıklarla yazacaklarımız, kendi doğrularımız olacağından; okuyucularımızın yazdıklarımız içinde katıldıkları fikir ve düşünceler olabileceği gibi, hiç katılmadıkları, tenkid ettikleri, hatta eleştirdikleri hususlar da olacaktır.
Dinimizin ve dilimizin can damarlarımız olduğunu unutmadan,
Popüler olanın tehlikelerini akıldan çıkarmadan,
Ticarileşmeden, ticarileştirmeden,
Yeni yeni fetvalar/hükümler icad edip onların esiri olmadan,
Kalemi eğip bükmeden yaşamak ve yazmak düşüncesiyle;
Ve daha uzun yazma hakkımı sonraki yazılara saklamak dileğiyle.
“Selam hidayete tabi olanlar üzerine olsun.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.