Recep Çınar

Recep Çınar

Belediyenin sırtından reklam!

Belediyenin sırtından reklam!

Adına “siyaset” denilen zor zanaat, belki de ömrüm boyunca bedenime uymayacak bir ceket gibi duracak. Hele de “marifetsiz” insanların bazı “dalkavuk”lar tarafından “iltifata” tabii tutulmasını gördükçe, sporcu kimliğime ve sporla yatıp sporla kalktığıma şükür ediyorum.   Ama,  “üç maymun”u oynayamam ya da devekuşu gibi  başımı kumlara gömemem. Her ne kadar siyasetle ilgim olmasa da, bu şehrin bir bireyi ve bir vergi mükellefi olarak beni birebir ilgilendiren bir konuyu da “es” geçmem mümkün değil.

Mesele derin ve bir o kadar da düşündürücü!
Büyükşehir Belediye Başkanlığı, Valilikten sonra, bir şehirdeki ikinci önemli makam. Doğal olarak da orada kimin oturacağı tüm şehri olduğu gibi şahsımı da yakından ilgilendiren bir konu.
Efendim, Çarşamba günü, A Milli Takımımızın Fildişi Sahilleri ile oynayacağı maçın başlama saatini beklerken, elimdeki  kanal değiştirme makinesinin tuşlarına gelişi güzel basmaya başladım. Uydudan test yayını yapan Urfa TV’de Konya ile ilgili bir program görünce, “şaşırmadım” dersem yalan olur. Konya’nın uyduda yayın yapan bir televizyonda tanıtılması, açıkçası hoşuma gitti.
Ancak,  sonradan anladım ki, bunun Konya Büyükşehir Belediyesi tarafından hazırlanmış bir tanıtım filmi olduğunu. Çünkü,  ekrana sık sık Tahir Akyürek’in görüntüsü gelince işin rengi belli oldu.  Anlayacağınız, Konya’nın değil, başkanın ön plana çıkarıldığı  bir tanıtım filmi amaçlanmış. 
Ama, benim anlayamadığım şu oldu. Sayın Tahir Akyürek; Konya Büyükşehir Belediye Başkanı mı, Urfa Belediye Başkanı mı? Başkan Akyürek, hizmetlerinin! reklamını, tanıtımını neden Konya dışında yapıyor? Bunları yaparken de neden Büyükşehir Belediyesi logosunu tercih ediyor? Şayet bu bir seçim propagandası olarak yapılıyorsa bunun bir “vebali” olduğunu da unutmamalı sayın Akyürek.
Büyükşehir Belediyesi’nin ve tüyü bitmemiş yetimin üzerinden seçim propagandası yapıyorsa, bunun hesabını vermelidir. Aynı durum şehrin hemen hemen bütün billboardları ve belediye otobüsleri için de geçerli. Büyük bir ihtimalle de partiye ve cebine masraf olmasın diye de seçimlere kadar Belediye’nin ve tüyü bitmemiş yetimin üzerinden bunu kullanacak gibi.
İktidarın nimetlerinden faydalanmak böyle bir şey sanırım.
BU DA HAFTANIN GEYİĞİ
Antalya’da yaşayan bir arkadaşım gönderdi bu fıkrayı. Seçimlere denk geldiği için de hoşuma gitti.  Fıkra da olsa gerçek payı var diye düşündüm.
Yarısı anladı
Bir inek, bir at ve bir tilki, ülkenin dört bir yanına dağılıp insanların ne yaptıklarını öğrenmeye ve belli bir zaman sonra aynı yerde buluşmaya karar verirler. Her biri başka yöne yola çıkar. Uzun zamandan sonra buluşma yerine önce inek ile at gelir. İkisi de perişan bir halde, zayıflamış, dişleri dökülmüş, kamburları çıkmış, adeta çökmüş vaziyettedir.
At sorar: Nedir bu halin inek?
İnek iç çekerek anlatır: Bu insanlar merhametsiz. Beni durmadan birbirlerine sattılar. Alan sütümü sağdı. Bir inek daha varmış, onu yanıma koyup çifte koştular, aç bıraktılar. Canımı zor kurtardım be kardeş...
Sonra at anlatır: Benim de ağzıma bir demir parçası geçirdiler, ağzımı açamadım. Üzerime bindiler. O indi öbürü bindi, o indi öbürü bindi... Binmedikleri zamanlar zincire vurdular... 
Belim çöküp de onları taşıyamaz bir hale geldiğimde arkama kocaman bir araba bağladılar, bu sefer birçoğunu birden taşımaya başladım. Ben onları taşıdıkça kırbaçladılar. Canımı zor kurtardım ya inek kardeş...
Ve uzaktan tilki görünür. Tilki; ıslık çala çala, taşlara tekme ata ata gelir. Mutluluğu yüzünden okunur. Şişmanlamıştır, yüzüne kan gelmiş, tüyleri parlak bir hal almıştır. İnek ile at, nedir bu halin, neler oldu diye merakla sorar. Tilki anlatır: Bir memlekete vardım, birisi bağırdıkça insanlar onu alkışlıyordu. Ben de yüksekçe bir yere çıkıp bağırdım. Benim bağırmamı bilirsiniz, duyan benim yanıma koştu, duyan koştu. Onlar geldikçe ben daha çok vatan-millet-Sakarya filan diye bağırdım...
Sonra? 
Sonra beni başkan seçtiler.
Yani sen başkan mı oldun?  Evet,  bir şey yapmama gerek kalmıyordu, ben bağırdıkça onlar
’Memleket seninle gurur duyuyor’ diye alkışladılar. Yiyecek birçok şey vardı. Ben ise yedim ve bağırdım, yedim ve bağırdım...
Peki, senin tilki olduğunu anlamadılar mı?.  Tilki yanıtladı: Yarısı anladı ama diğer yarısına anlatamadı.
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Recep Çınar Arşivi