M. Emin Karabacak

M. Emin Karabacak

Beddua ile Ahlakı Bozulan Çocuklar-2

Beddua ile Ahlakı Bozulan Çocuklar-2

İtaatsizlikte bulunan çocuğundan şikâyete gelen bir babaya İbn-i Mübârek sordu:

"Sen oğluna hiç beddua ettin mi?"

"Evet, canımı çok sıktığı zamanlarda ettim."

"Sen kendi elinle kötü yapmışsın çocuğunu. Baba ve annenin çocuğu hakkındaki duası ret olunmaz. Peygamber Efendimiz (s.a.v), mübarek dişini kıran kavmine: "Yâ Rab, kavmime hidayet eyle. Onlar ne yaptıklarını bilmiyorlar!" diye dua etti. Sen de böyle bir anlayış içinde olsaydın; ziyan etmezdin. Peygamber Efendimiz (s.a.v)’in bu sabrı ve metaneti, ziyan getirmedi, sonunda kavminin imanlarına sebep oldu." der.

Yine Peygamber Efendimiz (s.a.v), Taiflileri İslam’a davet için gittiğinde hiç ummadığı tepkilerle karşılaşmıştı. Taif’in önde gelenleri Peygamber Efendimiz (s.a.v) ile alaycı konuşmuşlar ve ona inanmamışlardı. Biri “Peygamberlik için Allah senden başkasını bulamadı mı?” diye alay ediyor, öteki “Sen peygambersen, ben seninle konuşamam; çünkü sen çok yücesin seninle konuşmam.” diyerek aklınca uyanıklık yapıyorlardı. Bu da yetmezmiş gibi dönüş yolunda Taifli çocuklara Peygamber Efendimiz (s.a.v)’i ve Hz. Zeyd’i taşlatarak onları yaralatmışlardı. Rahmet Peygamberi Efendimiz (s.a.v): “Bilmiyorlar Rabbim, bilselerdi yapmazlardı.” diyerek Allah’a kendisini taşlayanları helak etmemesi için onların adına istiğfarda bulunup dua buyurdu.

Taif halkını helak etmekle görevli olarak kendisine gönderilen dağlar meleği; “Beni Rabbin gönderdi Ya Muhammed! (s.a.v) dile, iki dağı birleştirerek Taif halkını helak edeyim!” diyen meleğe:

“Hayır! Onları helak etme! Umulur ki Rabbim onların neslinden kendisine kulluk eden bir ümmet yaratır.” diyerek geri çevirerek hayır duada bulunmuş ve yıllar sonra bu belde halkı da Müslüman olmuştur.

Rahmetli anne babam aklıma geldikçe hayır dua aklıma gelir. Sağlığında bana hep hayır dua ederlerdi. Şimdi bende aklıma geldikçe onlar için hayır dua ettiğim gibi onlar için hayır hasenat yapmaktayım. Çünkü bugünkü başarılarımın temelinde onların duası yatmaktadır der bir eğitimci yazar kardeşimiz.

Ebu Hureyre (r.a) rivayet ettiğine göre Peygamber Efendimiz (s.a.v) şöyle buyurdular: “Üç dua vardır ki, kabul olacaklarında şüphe yoktur: Mazlumun duası, yolcunun duası ve babanın çocuğuna duası.” (İbni Mace, Dua,11)

Çocuklara beddua edip onları musibetlere maruz bırakmak yerine, hayır dua edip onların kurtuluşuna sebep olmak gerekir. Çünkü çocuklara yapılan hayır dualar, anne babaların vefatlarından sonra kullanılmak üzere yatırım olacaktır.

Peygamber Efendimiz (s.a.v): “İnsan ölünce, üç ameli dışında bütün ameli amellerinin sevabı kesilir. Sadak-i cariye, kendisinden istifade edilen ilim, arkasından hayır dua eden hayırlı evlat.” (Müslim, Vasiyet,14) buyurmuşlardı.

Çocuklara yapılan bedduaların Allah tarafından kabul edilip çocukları bulması halinde, buna ilk ve en çok üzülecek olan yine anne babalar olacaktır.

“Yüzüme hasret kalasın!” diye beddua eden anne, kızının Avrupa’ya gitmesinden sonra anne-kız yıllarca görüşememişler. Annesinin kızgınlık anında söylediği bir sözden dolayı hem annesinin hem de kendisinin yıllarca bu sıkıntıyı yaşadıklarını söyler bir gurbetçi bayan kardeşimiz..

Anadolu da hata yapıldığı zaman söylenen bir deyiş vardır: Ömrü uzun, niye böyle yaptın!” diye. Aslında dilimizi olumsuzluklarda güzel ifadelere alıştırmak gerekir.

Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretleri Marifetname adlı ünlü eserinde; “Çocuklara hakaret ve beddua etmemelidir. Zira beddua, fakirlik sebeplerindendir.” demiştir.

Allah Resulü (s.a.v) çocuklara beddua etmeyi doğru bulmamış ve devesine kızan ve bu sebeple arkasından lanet eden birisini ikaz ettikten sonra şöyle buyurmuştur: “Kendinize beddua etmeyin. Çocuklarınıza beddua etmeyin. Mallarınıza beddua etmeyin. Duaların kabul olduğu bir ana rastlarsınız da duanız kabul olur. ” (Ebu Davud, Vitr,27).

Sonuç olarak çocuklara beddua edilmemesi gerekir. Çünkü çocuklara yapılacak beddualar hem anne babalar için hem de çocuklar için hayırlı olmayacaktır. Peygamber Efendimiz (s.a.v): “Bir babanın duası, ilahi hicaba erişir ve bu hicabı da aşar.” (İbni Mace), “Bir kimse lanet edince, lanet edilen buna müstahak değilse, kendine döner.” (Beyhaki) buyurmuşlardır.

Beddua edilen çocuklar için geri dönüş yolunu da Cenab-ı Hak Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurmaktadır: "Ey günah işleyerek, nefsine zulüm eden kullarım! Allah'ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin. Allah, bütün günahları affetmeye kadirdir. O, sonsuz rahmet ve mağfiret sahibidir. Size azap gelip çatmadan, Rabbinize yönelin; O'na teslim olun. Sonra yardımcı bulamaz, çaresizlik içinde kıvranırsınız. Ansızın gelen azapla yüz yüze gelmeden, Rabbinizden size indirilenin en güzeline, Kur'ân'a tâbi olun. Nefsin; 'yazıklar olsun bana! Allah'a karşı azgınlık içinde oldum. Hak ve hakikatle alay edenlerden, onu hafife alanlardandım,' diyeceği ve pişmanlıkla kıvranacağı günden, sakının!" (Zümer, 39/ 53-56)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
M. Emin Karabacak Arşivi