Bayramlar denilince insanın aklına ve ruhuna pozitif enerji veren günler geliyor. Hele bu dini bayramlar olunca daha bir başka.

İki hafta önceki yazımda Türkiye’mizde resmi tatillerin çokluğundan bahsetmiştim. Yine aynı görüşteyim. Ne var ki, bazı okurlarımız bu hususta eleştiriler aldım. Ben şahsen hafta sonu tatillerine karşı değilim, sadece dini bayramların haricinde tatil edilen diğer resmi tatillere karşıyım.

Çalışarak bayram kutlanmaz mı? Tebrikler kabul edilmez mi? Üretim, eğitim-öğretimden fedakarlık etmek ne kadar mantıklı? Bir de herkesin bizzat kutlayacağı dini bayram gibi değil. İlgili komitelerin tertip etmesi suretiyle günün anlamı ve önemine binaen kutlamalar yapılabilir diye düşünüyorum.

Gelelim gündemimize, dünya nüfusunun yaklaşık 1,8 milyarı Müslüman olan İslam alemi pazar günü kurban bayramını idrak edecek. Sabah, camilerde kurban bayram namazı eda edilecek , kabir ziyaretleri yapılacak ,ardından Allah rızası için kurbanlıklar kesilecek. Bu vecibeyi yerine getirdikten sonra, üçte biri fakir fukaraya, üçte biri ev halkına, üçte birini de gelen eş-dost akrabaya ikram edilecek. Bununla birlikte hısım-akraba , eş-dost ziyaret edilerek bayramları kutlanır, hal hatır sorulur. Uzun zaman birbirlerini görmeyen insanlar bu vesile ile hasret gidermiş olur.

Bayramlar bizim için çok büyük bir nimet ve ikramdır. Kalpleri yumuşatır, kardeşlik duygularını pekiştirir ve paylaşmayı öğretir. Cenab-ı Hak; “göklerde ve yerde ne varsa kendi katından bir lütuf olarak bizlere amade kıldığını” beyan buyuruyor. Yine “nimetlerimi saymaya kalksanız, sayamazsınız” buyuruyor. Bütün bu ilahi lütuflara karşı; hamd, şükür ve zikirle hayatımıza derin bir mana kazandırmalıyız.

Bu günlerin kıymetini iyi anlayıp, ehemmiyet göstermek suretiyle , layıkı veçhile yerine getirmeye gayret etmeliyiz. Tatil düşüncesi ile hareket etmeyip, bayramları bayram gibi yaşamalıyız.

Bu duygu ve düşüncelerle bayramınızı tebrik eder, daha nice bayramlara ulaşmayı temenni ediyoruz.

Cumanız mübarek olsun. Allah’a emanet olunuz.