Fethullah Hallaç

Fethullah Hallaç

Bağımsız Türkistan uğruna şehit oldular

Bağımsız Türkistan uğruna şehit oldular

Türkistan Notları’ndan merhaba sevgili okurlar! Bu yazıda Uluğ Türkistan’da meftun olan üç önemli tarihi şahsiyetin kabir ve türbelerine yaptığım ziyaretten bahsedeceğim. Önceki yazıda Özbekistan’da Ramazan ve Nevruz izlenimlerimi aktarmıştım. Yaklaşık bir hafta süren bu seyahatin başlangıcında Özbekistan’ın başkenti Taşkent’te de yol arkadaşlarım Temur, Taha ve Mustafa ile birlikte bir takım ziyaretler yapmıştık. Bunlardan ilki Taşkent’te yer alan ‘Zengi Ata’ türbesi ve külliyesi oldu.

YESEVİLİK TARİKATININ ÖNEMLİ MERKEZLERİNDEN

1258 yılında vefat ettiği düşünülen ve asıl adının Ay Hoca olduğu rivayet edilen Zengi (Zenci) Ata’nın namı ten renginin siyahi olmasından ortaya çıkmış. Tasavvufta Yesevilik tarikatının önemli isimlerinden birisi olmuş. Emir Timur zamanında adına yaptırılan türbe ve külliyesi de görülmeye değer. Hem Doğu Türkistan’a has ahşap mimariyi hem de Timurlular’a has taş mimariyi bir arada barındırıyor. Gün boyu da ziyaretçileri eksik olmuyor. Günümüzde ‘Zengi Ata’ hem Özbekler hem de Kazaklar için önemli bir tarihi şahsiyet. Daha sonra yine Taşkent sınırları içerisinde yer alan ‘’Töle Beğ’in’’ türbesini ziyaret ettik. Töle Beğ de Kazaklar için önemli tarihi kişiliklerden. Kısaca açıklayacak olursam, Kazaklar soy bakımından üç ana koldan oluşmakta. Bunların her birine ‘cüz’ deniliyor; ‘Ulu Cüz’, ‘Orta Cüz’ ve ‘Küçük Cüz’. Töle Beğ de Ulu Cüz’ün baş Beğ’i olarak kabul ediliyor. Kazak Türkçesi’nde ‘’Bi’’ olarak yazılan ve anlam bakımından Türkiye Türkçesi’nde ‘’Beğ’’ ve ‘’Bey’’ ifadelerine tekabül eden bu unvan o dönemlerde aşiretlerin akıl hocası, akil kişisi, yeri gelince kadılık yapan, yeri gelince hatiplik yapan önderlerini ifade etmek için kullanılıyor. Hem siyasi hem dini liderler olarak tanınıyorlar. Beğ’lere liderlik yapan ve devlet olan kişilere de ‘Han’ ifadesi kullanılıyor desek yanılmış olmayız. Hülasa 1756 yılında vefat eden Kazakların Ulu Cüzü’nün baş Beğ’i Töle Beğ Özbekistan’ın başkenti Taşkent’te meftun. Bu da o dönemde siyasi sınırların ne kadar farklı olduğunu ve aslında günümüz siyasi sınırlarının ne kadar kasıtlı çizildiğinin bir göstergesi. Neyse ki günümüzde halk nezdinde ve siyasi otoriteler açısından baskın bir şekilde topraklarda hak iddiası yok. Aksi halde iş içinden çıkılmaz bir hal alırdı.

tole-beg-turbesi.jpg

TÜRKİSTAN’IN BAĞIMSIZLIĞI UĞRUNA CAN VERDİLER

Seyahatimizin uç noktası ve en meşakkatlisi ise Tacikistan bölümü oldu. Hakkında kitaplar ve makaleler yazılan, belgeseller çekilen, anlatılan, dinlenilen ve hala konuşulan, siyasi tarihimizin önemli isimlerinden, hem mağrur hem mazlum kumandanlarımızdan, ömrünü istiklal ve ittihat uğruna geçiren İsmail Enver Paşa’nın, aynı azim ve maksat uğrunda Türkistan’ın bağımsızlık mücadelesi için girdiği yolda, Türkistan’ı esir eden emperyal Bolşeviklere karşı 1922 yılında kahramanca vuruşarak şehit düştüğü Çegan Tepesi’nde idik. Çegen Tepesi dediğimiz yer; Tacikistan’ın iç kesimlerinde yer alan ve başkent Duşanbe’nin doğusunda kalan Kulyab şehrine 30-40 km. mesafede bulunan Hovalling ve Balcuvan kasabalarının tam ortasında bulunuyor. Bölge turistik değil, buna rağmen Türkiye’den bölgeye giden ziyaretçiler az da olsa oluyor. Bunlardan biri de bizdik. Duşanbe’de ve Kulyab civarında yerel halktan hemen herkes Enver Paşa ismini mutlaka az çok işitmiş. Ama kim olduğunu ve olayların yaşandığı yerleri bilen sayısı yok denecek kadar az. Bu nedenle gideceğimiz yeri bulmamız zor oldu. Gerçi gitmek istediğimiz yer Paşa’nın kabrinin bulunduğu köydü fakat biz kazara çatışmanın olduğu tepeye çıkmışız. Bunu tepedeyken öğrendik. Yukarıda tarif ettiğim bölgede dağ yolları ve patikalardan geçerek yaklaşık 40-45 dakikalık bir yolculuk sonrası ulaştığımız tepe Enver Paşa ve askerlerinin işgalci Bolşeviklerle çatıştığı ve şehit düştükleri yermiş. Olayla ilgili anlatılanlar ve yazılanlar doğrultusunda, o tepenin yakınlarındaki bir köyde bayram namazı kıldırdığı sırada düşman müfrezesi tarafından pusuya düşen Paşa ve silah arkadaşları vuruşa vuruşa o tepeye kadar gelirler, sonrasında çatışmalarda şehit düşen Paşa, o tepenin 30 km. kuzeyinde yer alan başka bir köye gece karanlığından faydalanılarak taşınır ve defnedilir. Paşa’nın yanına yaveri Faruk Efendi ve Balcuvan Bey’i Devletment Bey’i de defnederler. 1996 yılındaysa siyasi görüşmeler neticesinde Enver Paşa’nın kabir açılır ve naaşı Türkiye’ye getirilir. Devletment Bey ve Faruk Efendi’nin kabirleri ise hala aynı köyde meftun bulunmaktadır. Bizim çıktığımız tepedeyse şehit düşen diğer askerlerin kabirleri vardır fakat zamanla kaybolup gider.

zengi-ata-turbesi.jpg

ARAZİ ÇETİN, İNSANLARI FARKLI

Şimdilerde sadece birkaç toprak yığıntısı, çalılıklar ve ağaçlar durmaktadır. Bizim de gördüğümü manzara bundan ibaretti. Gerçekten çok uzak bir coğrafya. Arazi çetin, insanları farklı. O günün şartlarında nasıl ulaşıldı, nasıl mücadele edildi tahayyül etmesi bile güç. Öyle ki Asya’nın tam ortasında kalan bu bölge hiç şüphesiz barındırdığı çeşitli etnik unsurlar, kültürel kodlar ve jeopolitik konumu itibariyle oldukça dikkat çekici. Tacikistan halkının nüfusu az olsa da coğrafi olarak hangi bölgesine gitsek bir o kadar farklı etnik ve kültürel yapılarla karşılaştık. Dağlık kırsal bölgelerin yoğun olması nedeniyle de olsa gerek, insanlar medeniyetten ve kentlerden ne kadar uzak kalırsa bir o kadar yozlaşmış durumda oluyor. Bizim de gördüğümüz insan profili böyleydi. Elbette iyi insanlar ve istisnalar da var ama özellikle kırsal kesimlerde ne yazık ki misafirperverlik ve iyilik görmek mümkün olmadı. 100 yıl önce o ayaklanmalar ve mücadele başarılı olsaydı bugün o coğrafya nasıl bir durumda olurdu elbette bu da altın soru niteliğinde.

tole-beg-turbesi-ic.jpg

Ezcümle bir asır evvel Türkistan’ın ittihadı uğruna yollara düşen, mücadeleye girişen ve canını feda eden İsmail Enver Paşa’nın aştığı dağları, tepeleri, yolları, muhatap olduğu insanları ve coğrafyayı gördük, beraberinde canlarını feda eden tüm şehitlerimizi de bir kez daha hürmetle yad ettik, ahde vefa niyetiyle vardığımız menzilden yoğun duygu ve düşüncelerle geri döndük geldik. Öyle düşünüyorum ki, o günlerde yapılan o çetin mücadele bugün bizlere Türk Dünyası’nın birliği ve beraberliği adına önemli bir miras ve hedef bırakmıştır. Aziz ruhları şad olsun.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Fethullah Hallaç Arşivi