Aydınlar Ocağı’nda mûsıkî dolu bir gece

Aydınlar Ocağı’nda mûsıkî dolu bir gece

Konya Aydınlar Ocağı’nda düzenlenen Mûsıkî Gecesi’nde kemanıyla Enver Etik, uduyla Dr. Halil Öztürk, seslendirdikleri birbirinden güzel şarkılarla dinleyenlere unutulmaz bir gece yaşattı

Konya Aydınlar Ocağı, Kasım ayında vefat eden Tanburî Cemil Bey’in 105.vefat yıldönümü, ses sanatçısı ve bestekâr Yıldırım Gürses’in 21.ölüm yıldönümü ve 27.vefat yıldönümünde Konyalı sanatkâr, bestekâr hafız ve mevlîdhan Tahir Karagöz anısına Mûsıkî Gecesi düzenledi.

Dr. Halil Öztürk, 1872 yılında İstanbul'da Molla Gürânî semtinde doğan Tanburî Cemil Bey’in eline aldığı herhangi bir sazı kısa bir müddet sonra çalabilmesiyle tanındığını ve besteciliği, icracılığı ve teknik katkılarıyla Türk mûsikisine büyük eserler sunan büyük bir sanatçı olduğunu peşrev, saz semâisi, longa, oyun havası ve şarkı formunda kırka yakın eser bestelediğini söyledi. Dr. Öztürk, Cemil Bey’in 1916’da İstanbul’da vefat ettiğini ve kabrinin de Merkezefendi Mezarlığı’nda olduğunu ifade etti. Öztürk ayrıca, 21 Ocak 1938 Bursa doğumlu olan şarkıcı ve besteci Yıldırım Gürses’in 30’a yakın albümü ve 350 bestesi olduğunu ve Türkiye'de ilk kez bestekâr ve söz yazarlarının haklarını koruyan kısa adı MESAM olan “Türkiye Musiki Eseri Sahipleri Meslek Birliği” adı altında bir meslek birliği kurduğunu, 18 Kasım 2000 tarihinde 62 yaşında geçirdiği kalp krizi sonucu öldüğünü söyledi.

adsiz.jpg

BU HAFIZLAR ÇÖLDE YETİŞMİŞ ÇİÇEKLER

Konuşmasında daha çok Tahir Karagöz’ün şahsiyet ve hatıralarına yer veren mûsıkîşinas Enver Etik ise, “Tahir Karagöz, Alaaddin Yavaşça’nın ifadesiyle yetiştirdiği en büyük bestekârlardan Sadettin Kaynak’ın en sevdiği talebelerden biriydi.” dedi. Sadeddin Kaynak’ın deyimiyle ‘isimsiz meşhurlar’dan olan Tahir Karagöz’ün babası Arif Etik ile son derece samimi olduklarını ifade eden Enver Etik, “1921 yılında Konya’da doğan Tahir Karagöz’ün babası Sultan Selim Camii müezzini Hüseyin Efendi, annesi Fatma Hanım. Tahir Karagöz ile çeşitli vesilelerle çok bir araya geldim. Sadeddin Kaynak İstanbul’daki Sultan Ahmed ve Sultan Selim camilerinin Başimam ve Hatip’idir. Merhum Hacı Veyiszâde, bir vesileyle hafızlara makam dersi göstermesi ve Kur’an talimi yaptırması için Sadeddin Kaynak’ı Konya’ya davet eder. Kaynak babamla, Hafız Ahmed Kirdiş ve Hafız Tahir Karagöz’le o zaman tanışır. Kaynak, onların okudukları mevlide, ilahilere ve serlere bakarak Hacıveyiszade merhuma; “Aman hocam, bunlar çölde yetişmiş birer çiçek gibi bunların değerini bilin, eğer mümkünse İstanbul’a gelsinler” demiş. Hafız Ahmed ile Hafız Karagöz sık sık İstanbul’a giderler. Karagöz, Sadeddin Kaynak’ın himayesi altında İstanbul’da kalır. Nuri Osmaniye Camii İmamı Hasan Akkus, Gönenli Mehmet Efendi, Ali Rıza Sağman gibi İstanbul’un tanınmış hafızlarıyla tanışır. Bestekâr Sadeddin Kaynak’tan makam ve usul dersleri alır ve çeşitli eserleri meşk ederler.” dedi.

25 SENE SONRA CAMİYE ADIM ATAN ADAM

Tahir Karagöz’ün Kılcı Nuri Efendi ile Yatağanlı Mustafa’nın evine çok sık geldiğini ve pek çok hatıra anlattığını ifade eden Etik, Hafız Karagöz’den şu hatıraları nakletti: “Tahir abi bana, Sadeddin Kaynak’ın vefatından sonra İstanbul’da duramadım. Ankara Ulus’taki Hacı Bayram Camisine müezzin olarak tayin oldum dedi. Enver’ciğim! Cuma namazından önce bir ezan okudum ki, kendim de beğendim. Namazı kıldıktan sonra bir esnaf kahvehânesinde bir grup cemaatle birlikte masaya oturduk. Çay içerken tepeme birisi dikildi. Kardeşim ezanı siz mi okudunuz dedi bana. Ben de evet ben okudum dedim. Tepesine dikilen adam; “Hay Allah iyiliğini versin hocam! Ben şu karşıdaki apartmanın dördüncü katında 25 senedir oturuyorum. Bugün öyle bir ezan okudunuz ki valla dayanamadım camiye geldim” demiş.

BİZ CUMHURİYET DEVRİNİN MEHTERBAŞIYIZ

On altı sene Türk Müziğiyle birlikte mehter müziği de yasaklandıktan sonra izin verilince Tahir abi, yasak kalktıktan sonra İsmet İnönü devrinde İstanbul’da bir mehter grubu kurar. Büyük bir salonda mehter gurubuyla mehter marşları icra ettikten sonra İnönü, beni yanına çağırdı. İnönü “Yahu mehterbaşı falan dediğin şöyle azametli, görkemli, pala bıyıklı falan bir adam olur. Sen ufak tefek bir adammışsın” demiş. Tahir abi de cevaben şunları söylemiş: “Efendim! O sizin bahsettiğiniz mehterbaşıları Osmanlı İmparatorluğu’nun mehterbaşıları idi. Biz sizin, Cumhuriyet devrinin mehterbaşıyız.”

AYDINLAR OCAĞI’NDA MÛSIKÎ DOLU BİR GECE

Mûsıkî Gecesi’nde mûsıkîşinas Enver Etik ve Dr. Halil Öztürk, Tanbûrî Cemil Bey'in şedd-i arabân saz semâîsini icra ettiler. Yıldırım Gürses’in şarkıları ve Türk mûsıkîsiyle ilgili görüşleri ise, kendi sesinden sunu olarak perdeden yansıtıldı. Enver Etik kemanıyla, Dr. Halil Öztürk uduyla şu şarkıları seslendirdiler: “Yollarına gül döktüm, gelir de geçer diye, Batan gün kana benziyor, yaralı cana benziyor, Bahar bitti, güz bitti artık bülbül ötmüyor, Yeşil gözlerini ufkuma ger ki, Bana yârdan vazgeç derler, Muhabbet bağına girdim bu gece.” Konya İl Halk Kütüphanesi Salonu’nda gerçekleştirilen müzik dolu gecenin sonunda keman ustası mûsıkîşinas Enver Etik’in “Büyük Selçuklu Mirası-Mimari” adlı kitap hediyesini, Konya Aydınlar Ocağı adına Konya Barosu eski başkanı Av. Mehmet Hasip Şenalp takdim etti. Dr. Halil Öztürk’ün “Dünya Mevlevîhâneleri” fotoğraf albümü hediyesini de emekli Karaman Müftüsü ve Konya eski Müftü Yardımcısı Mehmet Emin Parlaktürk verdi.

HABER MERKEZİ

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.