Kerem İşkan

Kerem İşkan

Ateş Nöbeti!

Ateş Nöbeti!

Kavga derimizin altına kadar nüfus etmiş sanki...

***

Korku dağları, çoktan sıra dağlar olarak, yüreğimizin en karanlık köşesine bir yumruk gibi oturmuş...

***

Ordu vardı önceleri... “Neler yapmışlar neler, vay yazık bu ülkeye ve biz insanlarına” diye hayıflanmıştık uzun süre...

***

Bombalar vardı... Cephanelik evler... Darbe planları... Bunları hep bu devlet anlattı bize, uzun uzun haber bültenlerinde...

***

Başbakan “Bu davaların savcısı benim” dedi... “28 Şubat'ta, vatandaşın Erbakan ve arkadaşlarına verdiği mührü elinden alanları yargılayacağız” dediler...

***

Sonra? Nöbetçiler zili çaldı... Cemaat kavgası başlayınca, saflar ve siperler hızlıca değişti...

***

Başbakan Yardımcısı çıkıp; “Yanlış yargılanmış olabilirler” dedi...

***

Başbakan Baş Danışmanı ise; “Ordumuza komplo kurulmuş olabilir” dedi... Siz nöbetteyken, orduya kim komplo kurar? Yoksa nöbet yerinde değil miydiniz? Diye soramazdık...

***

Büyük bir sansasyon ile başlatılan 28 Şubat davasında tek bir tutuklu bile kalmadı...

***

İktidar; “Cemaatin yargıya nüfuz etmiş bölümü bizi zora sokmak için tek-tek saldı” cümlesini arka odalarda yüksek sesle dillendirildi…

***

Sanal düşmanlar, çeteler, paralel yapılanmalar, İsrail, ABD, dış mihraklar, lobiler, kulisler, karanlık odalar, Mosad, El Muhaberat, CIA, pusular, tuzaklar, komplolar sanki hepsi canımıza düşmüş...

***

Tüm dünya işini gücünü bırakmış, sadece bize pusu kurmuş sanki...

***

Nöbete getirdiklerimiz azıcık uyusa, Alimallah gırtlağımıza çöküp baştan başa kesecekler bizi...

***

O yüzden nöbettekilere lojistik desteğe var gücümüzle devam etmeliyiz... Aklî hudutlarımızda bulunan düşmanlar ile bir olup, bizi söğüşleyecek halleri yok ya...

***

Eğer onlar olmasaydı, Güneydoğu tamamen PKK'nın siyasal gücünün eline geçerdi... Ya da Suriye çoktan bize saldırarak rejimimizi yıkardı...

***

İran ile Irak birleşerek kimyasal füze atar, Musul ve Kerkük'te Türkmenlere savaş açarlardı...

***

İyiki varlar... İyiki nöbetteler...

***

Nöbettekiler, algıyı yönetmek için, gecenin derinliklerinde her karaltıyı bir başka canavara vehmettiler… Her çıtırtı yaklaşan büyük bir tehlikenin habercisi olarak algılamamızı sağlayıp, alarm çanlarını çaldılar... İyiki de çalıyorlar...

***

Bizler ise, camilere doldurulmuş, istilacıların her an surları aşarak, yurda saldıracakları fikriyle dopdolu, bu dehşet saatlerinde, nöbetçiler için dua eden bir milletiz... O kadar...

***

Ateş nöbetleri geçiren çocukların sayıklaması gibi; “Biz mi pusudayız, başkaları mı bize pusuda?” sorusunu bir dua gibi tekrar edip duruyoruz birbirimize

***

Keşke ortamdaki bu puslu havayı dağıtıp, pencereden bakacak cesaretimiz olsa...

***

Keşke, “Dışarıda fırtına var” izlenimini veren o sert ıslığın, rüzgara mı yoksa nöbetçilere mi ait olduğunu bir görebilseydik..

***

Keşke...

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Kerem İşkan Arşivi