Arınma mevsimi üç aylar
Alemlerin Rabbi, rahman ve rahim olan, din gününün sahibi, yaratan, yaşatan, yöneten, rızık veren, kendisine kulluk yapılan, rızası gözetilen ve kendisinden yardım istenilen Allah’a hamdolsun. Kıyamete kadar gelecek bütün insanlığa rehber olarak gönderilen Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed’e (s.a.v) salat ve selam olsun.
Peygamber Efendimiz(s.a.v.) buyurdular: “Hastalıktan önce sağlığın, fakirlikten önce zenginliğin, meşguliyetten önce boş vakin, ihtiyarlıktan önce gençliğin ve ölümden önce hayatın kıymetini bilin.”Zamanı yaratan Allah, (c.c.) biz kullarına rahmetiyle muamele etmiş ve günleri ve ayları bir hesap ile yaratmıştır. “Şüphesiz Allah’ın gökleri ve yeri yarattığı günkü yazısında, Allah katında ayların sayısı on ikidir.”( Tevbe Suresi 36) İçerisinde bulunduğumuz “üç aylar” diye de isimlendirdiğimiz recep, şaban ve ramazan ayları hakkında Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle dua ettiler: “Allah’ım Recep ve Şaban'ı bize mübarek eyle ve bizi Ramazan'a kavuştur.”
Geçmiş zamanı geri getiremediğimiz gibi içerisinde bulunduğumuz anı da durduramayız. Ancak biliriz ki bazı “an”lar, diğer zamanlardan, bazı günler diğer günlerden, bazı aylar diğer aylardan daha özel ve bereketlidir. Ve bazı zamanlar bazı zamanlardan mübarek kılınmıştır. Cuma, bayram, kandil geceleri de bu müstesna vakitlerdendir.Elbette her “Cuma mübarektir.” Mühim olan cumanın, bayramın veya kandil gecelerinin bizim açımızdan mübarek olup olmadığıdır. Yani bu özel vakitlerin kıymetini bilip kulluk kalitemizin artması için gayret edip etmediğimizdir aslolan. Yoksa; okumadığımız Kerim Kitabımızla, ikame etmediğimiz namazla, hep biriktirme peşinde olduğumuz mal ile, fayda vermeyen ilim ile, doymayan nefis ile ve kibir ile geçirdiğimiz günler bizim için mübarek olamayacaktır.
Helal-haram demeden kazandıklarımız, adalet-zulüm demeden alkışlamalarımız, gece gündüz demeden işlediğimiz günahlarımızla bizim için nasıl mübarek olacak üç aylar. Sevgiyi, kardeşliği, mertliği, cömertliği, güzel ahlakı kuşanmadan nasıl mübarek olacak bu vakitlerimiz. Salih amele dönüşmez ise nasıl hayırlara vesile olacak bilgilerimiz.
**
Mübarek gün ve gecelerin değerlendirilmesini tavsiye eden Peygamber Efendimiz(s.a.v.) bu gecelere ait özel bir ibadet şeklinden bahsetmemiştir. Ancak, bir Müslümanın kendine çeki düzen vermesi için içerisinde bulunduğu bu ayları iyi değerlendirmesi gerekir. Nefeslerimizin sayılı olduğunu bilen kullar olarak bir karar vermeli ve bu günlerin bereketinden istifade etmeliyiz.
Bu geceler hatalarımızın farkına varıp onlara pişman olduğumuzu ifade etmemiz için son fırsatımız olabilir. İnsan hata etmiş olabilir, hatada, yanlışta, zulümde, adaletsizlikte, merhametsizlikte ısrar etmez Müslüman. Hatalarında ısrar etmez Müslüman, hatalarına pişman olur ve tövbe eder. Peygamber Efendimiz(s.a.v) buyurdular: “Ademoğlunun hepsi hata eder. Hata edenlerin en hayırlısı da tövbe edenlerdir.” Tövbe manevî bir temizliktir; şirk, küfür ve isyandan Allah’a yönelmektir. Günahlarla, hatalarla kirlenen tövbe ile arınmış olur.
Vaktin kıymetini bilen müslümanlar olarak hatalarımızdan vazgeçelim. Kendi hatalarımızı gözümüzde küçültme hastalığından ve tövbeyi erteleme hastalığından sıyrılarak tövbe edelim. Çünkü; “Şüphesiz Allah, tövbe edenleri sever, temizlenenleri de sever.” (Bakara 222)
**
Bu mübarek günleri bir fırsat bilip günahlardan uzaklaşalım. Helalleşelim, Ebu Garib’te namusuna dokunulan kardeşlerimizle, Akdeniz sahillerine ayakkabısı vuran ümmetin çocuklarıyla. Helalleşelim bir bardak suya muhtaç edilen Afrika’nın incileriyle ve Doğu Türkistan’daki kardeşlerimizle. Ve helalleşelim sekülerizmin çarkında kıvranan insanımızla. Barışalım kendimizle, ailemizle, komşularımızla ve insanlıkla alemiyle. Yaşadığımız her dakikanın, aldığımız her nefesin hesabının sorulacağına iman edenler olarak, Kerim Kitabımızla aramıza koyduğumuz engelleri kaldıralım.
Geliniz; namazla, oruçla, infakla aramıza koyduğumuz engelleri kaldıralım. Zamanın ve imkanın önemini bilen Müslümanlar olarak “daha vakit var” hastalığından kurtulalım. Riyadan, kibirden, haksızlıktan uzaklaştığımız gibi duruşumuzla da vakarlı olalım. Dürüstlüğümüzle, adaletimizle, cömertliğimizle ve hak davada sebatımızla ümmete bayram, insanlığa umut olalım.
“De ki: Ey haddi aşarak kendilerine yazık eden kullarım! Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin. Şüphesiz Allah bütün günahları affeder. Çünkü O, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.” ( Zümer Suresi 53) ayet-i kerimesinden aldığımız umutla, gecenin sessizliğinde, gözyaşlarımızla ıslattığımız seccademizde yalvaralım Alemlerin Rabbi olan Allah’a: Ey Rabbim; sana hakkıyla kulluk etmede bana yardım eyle, günahlarımı rahmetinle affeyle, beni hatalarında ısrar edenlerden eyleme. Bu geceleri nefsim, ailem, memleketim, İslam Alemi ve bütün insanlık için mübarek eyle.
Allah’a emanet olunuz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.