Âlemlerin Rabbi, rahman ve rahim olan, Kerim Kitabımız Kur’an-ı gönderen, kendisine kulluk yapılıp rızası gözetilen ve din gününün sahibi olan Allah’a hamdolsun. Hayat kitabımız Kur’an’ın hükümlerini fert, aile, toplum ve sistem olarak tatbik eden ve kıyamete kadar gelecek bütün insanlığa rehber olarak gönderilen Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed’e (SAV) salât ve selam olsun. “Bu Kur’an; kendisiyle uyarılsınlar, Allah’ın ancak tek ilâh olduğunu bilsinler ve akıl sahipleri düşünüp öğüt alsınlar diye insanlara bir bildiridir.” (İbrahim Suresi 52)

İçerisinde bulunduğumuz üç aylar vesilesi ile “O şanlı, şerefli Kur’an’a andolsun (ki o, Allah sözüdür).” (Sâd Suresi 1) Diye ifade edilen Kur’an ile barışıyoruz. Âlemlerin Rabbi olan Allah’ın bizi muhatap aldığının bilincinde olarak Kur’an okuyoruz. O’nun bizi gördüğünü, duyduğunu bilerek ilahi Kelamı daha bir özenle okuyoruz. Bugünlerin bizim hakkımızda hüsnü şehadette bulunması ve her bir ayetin kalbimize yerleşmesi için Kur’an okuyoruz. Ve okuduğumuz Kur’an’ın, hayatımızın her alanında, bütün iş ve işlemlerimizde bize rehber olduğunu, olması gerektiğinin idrakine varıyoruz. Ve onun huzur arayan gönüllere şifa olduğunu tasdik ediyoruz. “Ey insanlar! İşte size Rabbinizden bir öğüt, kalplere bir şifâ ve inananlar için yol gösterici bir rehber ve rahmet (olan Kur’an) geldi.” (Yunus Suresi 57)

Allah’a ve ahiret gününe iman edenler olarak, hayat Kitabımız Kur’an’ın bütün sure ve ayetlerine, bu ayetlerde geçen emir ve yasaklara ve bunların bütün insanlığın yararına olduğuna iman ediyoruz. Hayat Kitabımızın bir bölümüne, bir ayetine, bir hükmüne inanmamanın, onu hafife almanın kalbimizden imanı ayırdığını da biliyoruz. “Bu, kendisinde şüphe olmayan kitaptır. Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için yol göstericidir.” (Bakara Suresi 2)

Hepimiz, yaşadığımız hayatın bir sonunun olduğunu biliyoruz, zamanın akıp gittiğinin farkındayız. İnançlı insanlar olarak zamanımızı bereketlendirmek için gayret ediyor, içerisinde bulunduğumuz üç aylar vesilesiyle günlük ve haftalık planlamamızı yapıyoruz. Vaktin kıymetini bilen inançlı insanlar olarak gönlümüzün şifası için Kur’an-ı Kerim’i okuyor, dinliyor ve onun mesajlarını anlayarak hayatımızda tatbik ediyoruz.

İslam’ı hayatımızın her alanında, bir bütün olarak yaşama derdindeyiz. İnançlı insanlar olarak Hayat Kitabımız Kur’an’ın sadece kabristanlarda ve değişik törenlerde okumak için inmediğini de unutmuyoruz. Hayat kitabımızı okuyan İnançlı insanlar olarak “Onlar hala Kur’an-ı düşünmeyecekler mi? “ ilahi mesajına kulak veriyor ve onun gereğini yapıyoruz.

Gözümüzü, gönlümüzü, kalbimizi ve kalıbımızı sure sure, ayet ayet Kur’an ile barıştırıyoruz. En doğruya, en iyiye, en güzele, en faydalıya ulaşmak için bunu yapıyoruz. Ve üzerimize Güneş’in doğduğu her günü bir fırsat bilip Kur’an nizamını kurmak ve yürütmek için gayret ediyor, karşılığını da Allah’tan bekliyoruz. “Gerçekten bu Kur’an en doğru yola iletir ve iyi işler yapan mü’minlere büyük bir mükâfat olduğunu müjdeler.” (İsra Suresi 9)

Şuurlu inanlar olarak; doğru ile yanlışı, iyi ile kötüyü, güzel ile çirkini, faydalı ile zararlıyı, adalet ile zulmü, hak ile batılı birbirinden ayıran Kur’an bizden her ne istiyorsa, onu yapma gayretinde oluyoruz. Kendimiz için istediğimizi kardeşlerimiz için de isteyip, iyilik ve güzellik yolunda gayret ediyoruz. Her ne olursa olsun haktan, adaletten ve doğruluktan ayrılmıyoruz. Kendimiz, ailemiz, şehrimiz, memleketimiz ve bütün insanlık için doğru ve faydalı olanı yapıyoruz.“…İnsanlar için hidayet rehberi olan, bu rehberliğin apaçık belgelerini taşıyan ve hakkı batıldan ayıran Kur’an…” (Bakara Suresi 185)

Kur’an’ın muhatap aldığı akıl ve irade sahibi insan olarak sorumluluğumuzun bilincinde oluyoruz. Ve hayat Kitabımız Kur’an’ı hayatımıza uygulamak etme için gayret ediyoruz. “Eğer biz bu Kur’an-ı bir dağa indirseydik elbette sen o dağı, Allah korkusundan boynunu bükerek paramparça olmuş görürdün. İşte biz insanlara bu misalleri düşünsünler diye veriyoruz.” (Haşr Suresi 21)

Allah’a emanet olunuz.