Arayı nasıl kapattılar..?
Batı’nın bugün geldiği modern zamanlara ulaşmak için nasıl bir yolculuktan geçtiğinin trajikomik bir hikâyesi var aslında...
Anadolu’da, Türklerin İslam Medeniyeti sayesinde dönemin en modern ve müreffeh zamanlar yaşadığı sırada yani, tarihler 1500´leri gösterirken İngiltere nasıl bir ülkeydi sizce?
***
İnsanların çoğu Haziran'da evleniyordu...
Çünkü senelik banyolarını Mayıs ayında yapıyorlar, Haziran’da hala çok kötü kokmuyorlardı...
Ama yine de kokmaya başladıkları için gelinler vücutlarından çıkan kokuyu bastırmak amacıyla ellerinde bir buket çiçek taşıyordu...
***
Banyoları içi sıcak suyla doldurulmuş büyük bir fıçıdan meydana geliyordu...
Evin erkeği temiz suyla yıkanma imtiyazına sahipti...
Ondan sonra oğulları ve diğer erkekler, daha sonra kadınlar, sonra çocuklar ve en son olarak da bebekler aynı suda yıkanıyordu...
Bu esnada su o kadar kirli hale geliyordu ki içinde gerçekten bir şeyleri kaybetmek mümkündü...
İngilizce’deki;
“Banyo suyuyla birlikte bebeği de atmayın?”
(Don´t throw the baby out with the bath water) deyimi buradan geliyor...
***
Evlerin çatıları üst üste yığılmış kamıştan yapılıyor, kamışların altında tahta bulunmuyordu... Burası hayvanların ısınabilecekleri tek yer olduğu için bütün kediler, köpekler ve diğer küçük hayvanlar (fareler, böcekler) çatıda yaşıyordu...
Yağmur yağdığı zaman çatı kayganlaşıyor ve bazen hayvanlar kayarak çatıdan aşağı düşüyordu...
İngilizce’deki;
“Kedi-köpek yağıyor” (It´s raining cats and dogs) deyimi buradan geliyor...
***
Yukarıdan evin içine düşen şeyleri engelleyecek hiçbir şey yoktu...
Böceklerin ve buna benzer nesnelerin yatakların içine düşmesi büyük bir sıkıntı oluşturuyordu... Etrafında yüksek direkler ve üstünde örtü bulunan İngiliz usulü yataklar buradan geliyor...
***
Zemin topraktı...
Sadece zenginlerin zemini topraktan başka bir şeyden yapılmıştı...
“Toprak kadar fakir” (dirt poor) tabiri buradan çıkmıştır...
***
Parası olanlar kalay-kurşun alaşımından yapılmış tabaklar alabiliyordu...
Asidi yüksek olan yiyecekler kurşunu çözerek yemeğe karışmasına sebep oluyor, böylece gıda zehirlenmelerine ve ölüme yol açıyordu... Domatesler buna sık sık sebep olduğu için bundan sonraki yaklaşık 400 yıl boyunca domateslerin zehirli olduğu düşünülmüştü...
***
Bira ve viski içmek için kurşun kadehler kullanılıyordu... Bu bileşim insanları bazen birkaç gün şuursuz vaziyette tutabiliyordu... Yoldan geçen insanlar bunların öldüğünü sanıp defnetmek için hazırlık yapıyordu...
Bunlar birkaç gün süreyle mutfak masasının üstüne yatırılıyor¸ aile etrafına toplanıp yiyip-içerek uyanıp uyanmayacağına bakıyordu...
Buna "Uyanma Nöbeti” deniyordu...
***
İngiltere eski ve küçük bir yerdi, insanlar ölülerini gömecek yer bulamamaya başlamıştı... Bunun için mezarları kazıp tabutları çıkarıyor, kemikleri bir ‘kemik evi’ne götürüyor ve mezarı yeniden kullanıyorlardı...
Tabutlar açıldığında her yirmi beş tabutun birinde, iç tarafta kazıntı izleri olduğu görüldü...
Böylece insanların diri diri gömüldüğü ortaya çıktı...
Buna çözüm olarak cesetlerin bileklerine bir ip bağlayıp bu ipi tabuttan dışarıya taşıyarak bir çana bağladılar...
Bir kişi bütün gece boyu mezarlıkta oturup zili dinliyordu...
Buna mezarlık nöbeti; "Graveyard shift" deniyordu... Çok sayıda insan bu zil sayesinde kurtulmuştu...
***
Sizce BATI arayı nasıl kapattı?
Biz bu kadar geriye nasıl düştük..?