Kerem İşkan

Kerem İşkan

Araf Ehli…!

Araf Ehli…!

Konya ne zaman eleştirilse, “haklı” da olsa içime bir şey batar

***

Eleştirilecek elbette çok yanımız var… Ama şehre yönelen eleştiriler diğerleri ile kıyaslanınca her türlü haklılık, Konya’nın mazlumluğu yanında “haksızlık” gibi durur bende…

***

Konya dışına her çıkışınızda şehre dışarıdan bakma fırsatı da yakalıyorsunuz...

***

Konyalı olduğunuzu gizleyerek, Konya üzerine tarafsız değerlendirmeler alma şansınızda oluyor... Konya ile bağlantısı olmayan birinin gözünden, Konya'yı görmek ve dinlemek heyecan verici...

***

Adı büyük şehrin...

***

Mesajı da...

***

Gizemli, güçlü, beyefendi, inançlı, sırrı olan, bağrında her daim başkent  tohumu saklayan, mesajı yüzyıllardır bu topraklarda yolculuk eden,  kadim bir medeniyetin son kalesi gibi adeta... “Hiç birine benzemem, hamurum farklı” der gibi...

 

***

Yaygın basının, çeyrek asırdır Konya'ya biçmeye çalıştığı nahoş elbiseyi red ederken, yüzünü ağırbaşlı bir inatla  dünya insanlığına dönen bir şehir...

***

Batılı olarak algılanmıyoruz... Şarklıya da profilimiz oturtamıyorlar... Çelebilik, şehrin nüfusuna işlemiş, tüm dar kalıpları yıkıyor... Hamurun da, Selçuklu zarafeti  her fırınlama sonucu yüzeyimize sahip çıkıyor...Konyalıyı o desenlerde yeniden  parlatıyor...

***

Markalaşacağımız, tutunacağımız misyon bu bence...Selçuklu yanımız...

***

Mevlana'yı Mevlana yapan, Konya'yı Konya yapan, Selçuklu'nun o eşsiz zarafeti altındaki sadeliği ve ağırbaşlılığı değil mi ?

***

Kendini ön plana çıkartmadan, değerlerini parlatmış kadim bir medeniyet... İşte Konya'nın hamurundaki maya bu...

***

Yanlış ateşte pişirildiğimizde, tandır kömbesinden farkımız olmayışının nedeni de bu...

***

Tandır duvarına yapışamayan hamur misali, tarih duvarına yapışabilmek için medeniyetimizi parlatmalıyız...

***

Biz Selçukluyuz...

***

Ama ne zaman  Osmanlı gibi düşünüp, davrandığımızda, diğer illere kısmen de olsa yakışan  debbede ve gösteriş üzerimize “yinlicek” duruyor...

***

Alameti farikamız “Ağırbaşlı, zarafetimiz”

***

Onu her kaybedişimizde şehri de kaybediyoruz... Şehri her kaybedişimizde, “gubuzluktan” kendimizi de kaybediyoruz… Belki de, sürekli eleştirilen “Araf Ehli” gibi duruşumuzda ondan

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Kerem İşkan Arşivi
SON YAZILAR