Batılılaşma oranında değerlerimizden koptuğumuzdan dolayı anne ye babaya itaat, saygı ve hürmet de o derce zayıflamıştır. Bunun sonucu ailelerde çözülmeler meydana gelmektedir. Anne ve babalar hastalıklarından veya ihtiyarlıklarından dolayı ya huzur evine veriliyor veya kendi hallerine bırakılıyor! Bu durumda anne ve baba veya her ikisi sıkıntı ve çile çekerek dârı bekaya göçüyorlar.
Bu durum devam edecek olursa toplumun çürümesi ve hatta helak olması söz konusudur. Bu nedenle yeniden değerlerimize sahip çıkıp anne ve babamıza Kur’an ve sünnet çerçevesinde itaat, saygı ve hürmet etmemiz ve haklarını gözetmemiz gerekir.
Kur’an-ı Kerimde şöyle buyrulur: “Rabbin, sadece kendisine kulluk etmenizi, ana- babanıza da iyi davranmanızı kesin bir şekilde emretti. Onlardan biri veya her ikisi senin yanında yaşlanırsa, kendilerine “of” bile deme; onları azarlama; ikisine de güzel söz söyle.” (1)
Yani Rabbin, sadece kendisini birlemenizi ve ona şirk koşmamanızı, ana- babanıza da lütuf ve ikramda bulunmanızı emretti. Onlardan biri veya her ikisi senin yanında hastalanır veya yaşlanırsa, kendilerine “Of” bile deme; onları azarlama; ikisine de güzel söz söyle. Onları incitecek, kıracak kötü söz söyleme, kötü fiil ve davranışta bulunma, azarlama; ikisine de tatlı ve güzel söz söyle. Onların duasını alacak söz ve fiil ve davranış içerisinde bulun.
 “Onları esirgeyerek alçak gönüllülükle üzerlerine kanat ger ve : “Rabbim! Küçüklüğümde onlar beni nasıl yetiştirmişlerse, şimdi sen de onlara (öyle) rahmet et!” diyerek dua et” (2)
Ebû Hüreyre’den rivayet edildiğine göre Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurur: “Burnu yere sürünsün! Sonra burnu yere sürünsün! Sonra burnu yere sürünsün!” buyurmuşlar.
- Kimin ya Resûlallah? diye sorulmuş.
- “İhtiyarlığı anında annesi ile babasından birine yahut her ikisine yetişip de, onlar sebebiyle cennete giremeyenin!” buyurmuşlar. (3)
“Burnu yere sürünsün”  iki yakası bir araya gelmesin, zelil ve hakir olsun, demektir. Evlada düşen görev, bilhassa hastalıkları ve ihtiyarlıkları zamanında nafakalarını vermek ve hizmetlerinde bulunmak suretiyle cenneti kazanmaktır. Bu durum cenneti kazanma vesilesidir.  
“Rabbiniz sizin kalplerinizdekini çok iyi bilir. Eğer siz iyi olursanız, şunu bilin ki Allah, kötülükten yüz çevirerek tevbeye yönelenleri son derce bağışlayıcıdır.” (4)
 Ebû Hüreyre’den rivayet edilen diğer bir hadis-i şerifte şöyle demiş: “Bir adam Resulullah (s.a.v.)’e gelerek:
-Benim güzel sohbet etmeme insanların en lâyık olanı kimdir? diye sordu.
“Annendir” buyurdular.
-Sonra kimdir? dedi.
“Sonra annendir!”buyurdu.
-Sonra kimdir? dedi.
“Sonra annendir!” buyurdu.
 -Sonra babandır!”buyurdu.(5)
Başka bir rivayette sonra sana en yakın, en yakın olanlardır!” buyurdular.(6)
Anne veya baba, evladını Allah’a şirk koşmaya  ve haramları işlemeye davet ederse o zaman onlara itaat edilmez; ancak dünyevi işlerde yani onların nafakalarını temin etme ve onlarla iyi geçinme konusunda üzerimize düşen görevi yerine getirmemiz gerekir.
Kur’an-ı Kerimde şöyle buyrulur: “Biz, insana, ana- babasına iyi davranmasını tavsiye etmişizdir. Eğer onlar, seni, hakkında bilgin olmayan bir şeyi bana ortak koşman için zorlarlarsa, onlara itaat etme. Dönüşümüz ancak banadır. O zaman, size yapmış olduklarınızı haber vereceğim.”(7)
Hz. Peygamber Efendimiz de şöyle buyurur: “Allah’a itaat olunmayan yerde kula itaat yoktur.”
Kaynaklar
1- İsrâ: 23
2- İsrâ:24
3- Ahmed Davudoğlu, Sahih-i Müslim Tercüme ve şerhi, c.10, s.490, Kitabü’lbirri ve’ssıla
4- İsrâ: 25
5- Sahih-i Müslim Tercüme ve Şerhi, C.10, s.479, Kitabü’lbirri ve’ssıl

6- Age. C.10, s.480, Kitabü’lbirri ve’ssıla

7.    Ankebût:8