Afetlerde Psikolojik Travma ve Çocuklar
Afet esnasında ve sonrasında genellikle kayıplar ve yaralanmalar konuşulur. Afet sonrasında yaralı ve sağlam olarak kurtarılanlar, psikolojik olarak ciddi bir sarsıntı, travma yaşayabilirler. İnsanların yaşamış olduğu korkutucu ve zarar gördüğü olaylar karşısında gösterdikleri normal olmayan tepkilere psikolojik travma etkisiyledir. Psikolojik travma yaşanılan olay esnasında veya ilerleyen zamanlarda gecikmeli olarak ortaya çıkabilir. Yaşanılan olaydan kişiler, farklı şekillerde etkilenebilirler. Kimi insan hiç etkilenmez iken, kimi insan ise az veya çok etkilenebilir.
Travmanın kendisi kadar nasıl algılandığı da sonuçları acısından önem taşıyan bir konudur. Travmaya uğrayan bireyin daha önceki deneyimleri, travma öncesi kişiliği, ailesel yükümlülüğünün olup olmaması ve travma ile başa çıkma becerisi, kaybedilenlerin kişi için anlamı ve yaşamındaki yeri, değişen yaşam koşullarının niteliği, normal yaşama geçmek için gereken surenin uzunluğu, ortama ve duruma ilişkin belirsizlikler ve eksik bilgilendirmeler gibi özellikler travmanın algılanış ve travmayla ilgili bilginin isleniş biçimini etkilemektedir. Travma sonrasında yaşanan ortamın destekleyici olup olmaması, bireyin yardım ağı ve destek kaynakları ile bireyin bu destek kaynaklarından yararlanabilmesinin kolaylığı veya zorluğu travmanın etkisinin çabuk atlatılıp atlatılamayacağını belirleyen önemli etkenlerdir. Ayrıca, travmanın süresi, kişinin baş etme gücü, daha önceki baş etme öyküsü, rol kayıpları ve çatışmalar da travma sonrası stres bozukluğu belirtilerinin ortaya çıkmasını etkileyen faktörlerdir (Basoğlu, 1992: 8; Morrison, 1994: 20).
Yaşanılan afetlerden yetişkinler ne kadar psikolojik olarak sağlam çıkarlarsa veya çabuk atlatırlarsa çocukların etkilenmesi o düzeyde az olacaktır. Deprem gibi felaketler durumunda, bebeklerin ve küçük çocukların gereksinimlerinin karşılanması için yetişkinlere bağımlıdırlar. Temel gereksinimlerin yerine getirilmediği dönemlerde travmatik yaşam olayları karşısında daha çok etkilenir ve bazı tepkiler, davranışlar gösterirler.
Yaşanılan afet sonrasında aşırı korkulmuş, ne yaptığımızı bilmez, duygularını hissedemez, ifade edemez, mekânı, zamanı tam algılayama ve şok hali nedeniyle otomatik hareketlerde bulunabiliriz. Yakınlarımızı yitirdiğimizi öğrendiğimizde, ani ve şiddetli tepki gösterme, hiç tepki göstermeden donakalma, ağlayamama, üzüntünüzü hissedememe ya da ifade edememe, yakınlarının öldüğünü kabul etmeme ve inkâr etme hallerini yaşamış olabiliriz.
Afete maruz kalan yetişkinlerde fizyolojik olarak yorgunluk, bitkinlik, uykusuzluk ve uyku sorunları, aşırı uyarılmış, somatik yakınmalar, bağışıklık sisteminin bozulması ve iştah sorunları yaşanabilir. Duygusal olarak şok hali, korku ve kaygılar, olayın tekrarlanma korkusu, yaralanmaktan ve ölmekten korkma, aileden ayrı kalma ve kaybetme korkusu, üzüntü hali, kendini suçlama, öfke ve huzursuzluk, anlaşılamama hali, çaresizlik, gerginlik, ayrışma ve çökkünlükler yaşanabilir. Bilişsel tepkilerde ise algısal çarpıtmalar, zaman kavramının yitirilmesi, olayları unutma veya sıralamasının unutulması, görsel ve işitsel çarpıtmalar, gerçek dışılık hali ve beden algısında değişiklik yaşanabilecek problemler arasındadır.
Afeti yaşayan küçük çocuklarda anneye aşırı bağlanma, çocuğun ebeveynlerine bağımlı hale gelmesi yanlarından hiç ayrılamama, sürekli ağlamak ya da ağlamaklı olma, huzursuzluk hali, devamlı huysuz ve sinirli olma, sinir ve öfke nöbetleri geçirme, karın ağrısı ya da baş ağrısı gibi fiziksel semptomların görülmesi, regrese olarak (geriye sardırarak) parmak emme ya da altını ıslatma, akıcı konuşma zorluğu yaşama veya kekeleme, aşırı ürkeklik ya da korkuların başlaması sesler duyma, karanlıktan korkma, sesler duyma, rüyasında hayaletler, Kâbuslar görme, uyumak istememe ya da uyku problemleri yaşama, Oyunlarında veya konuşmalarında sürekli depremi canlandırma ve yaşama davranışlar gösterebilir.
İlkokul dönemi çocuklarda bunlara ilave görülen tepkiler ise herkesten uzaklaşma, içine kapanma, okulda çeşitli problemler yaşama, ders başarısının düşmesi, dikkatini toplamada güçlük çekme, sevdiği şeylerden artık zevk alamama, yaşıtlarından daha fazla ya da daha az yemek yeme sorunları yaşayabilir.
Ergenlik döneminde olan çocuklarda ve gençlerde, depremi hatırlatıcı yerlerden ya da kişilerden kaçma, deprem hakkında konuşmaktan kaçma, tütün, alkol ya da madde kullanmaya başlama, aile ve arkadaşlardan uzaklaşma, sürekli yalnız kalma, herkesle kavga etme, sorunlu davranışlar gösterme yaşanabilir.
Kişilerin afet sonrasında psikolojik olarak olumsuz etkilenmemesi için afet esnasında destek veren tüm ekiplerin, sonrasında psikolojik destek sağlayanların, ebeveynlerin, aile fertlerinin dikkatli olması gerekmektedir.
Afetten direkt etkilenen veya izlenen yoğun haberlerden, sosyal medyadaki olumsuz görüntülerden dolaylı etkilenen okul öncesi ve ilkokul dönemi çocukların bu süreci atlatabilmesi için ebeveynlerin dikkat etmesi gereken hususlar bulunmaktadır.
• Sakin kalarak, çocuğumuza ilgi, alaka, sevgimizi bu dönemlerde daha fazla göstermeliyiz,
• Mümkün derece çocukların yanında yetişkinlerin olmasına dikkat etmeli, temel ihtiyaçları karşılamalıyız.
• Fiziksel (sarılarak, elini tutarak, başını okşayarak) ve sözel olarak çocuğa güven vermeli ancak aşırı koruyucu bir yapı içerisinde hareket etmemeliyiz.
• Korku ve kaygılarımızı iyi yönetmeli, önce psikolojik olarak kendimizi teskin etmeli, çocuğun psikolojisini bozacak davranışlardan, konuşmalardan kaçınmalıyız.
• Çocukların soruları, konuşmaları dinlemeli, sordukları sorulara açık ve anlaşılır cevaplar vermeliyiz.
• Deprem vb. durumlardan korkmanın normal olduğu ifade edilmeli, kızgınlıklarını, endişelerini ve korkularını anlatmasına müsaade etmeliyiz.
• Onları motive edip, takdir edip, cesareti nedeniyle övmeliyiz.
• Haberlerden ve sosyal medyayı aşırı takip edip, yanında olumsuz konuşmalar yapıp, etkilenmemelerine sebep vermemeliyiz.
• Olayın oluş şeklinden veya terbiye etmek için kullanacağımız tehdit ifadelerine (çocuklara uslu durmazsan deprem olur vb…) suçluluk duymalarına sebebiyet verecek ifadeler kullanmamalıyız.
• Duyguların ifadesini kolaylaştıracak hamur, boya ve benzeri malzemelerle oyun oynamaları teşvik edilmelidir. Lego benzeri oyuncaklarla depremin, afetin nasıl olduğu anlatılarak somutlaşmasına destek verilmelidir.
Çok fazla etkilenen, davranış değişiklikleri azalmayıp süren ya da gittikçe artan çocuklarınızı bir uzmana götürmeyi ihmal etmeyelim.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.