2017 yılı bütçesi
Ülkemizin ekonomik raporu
2017 yılı bütçesi yurt içinde Temmuz 2015’de başlayan ve dozunu gittikçe arttıran PKK terör olaylarının ve 2016 yılı temmuz ayının 15 inde Paralel Devlet Yapılanması (PDY)’na mensup bir grup çılgının giriştiği başarısız darbe teşebbüsü ile yurt dışında; Suriye’de ve Irak’ta yaşanan çatışmaların veya iç savaşın sürdüğü günlerde hazırlandı. Türk Ekonomisi sıkıntılı idi. Yaşanan bu olaylar sıkıntıyı daha da arttırdı. Türk ekonomisi sıkıntıda olduğu gibi, Dünya Ekonomisi de sıkıntılıydı. Bütçeyi sunarken Sayın Maliye Bakanı ne kadar sakin görünse de ekonomide yaşanan sıkıntıları gizleyemedi.
2017 yılı bütçesine ait temel ekonomik büyüklüklerin değerlerini incelerken öncelikle şu hususu belirtmek istiyoruz. Bütçe yapılırken esas alınan Temel Ekonomik Büyüklüklerin bir yıl önce hazırlanan OVP’daki rakamları revize edilmiştir. Aynı durum 2016 yılı bütçesi hazırlanırken de yapılmıştı. 2016 yılında yurt içinde ve yurt dışında yaşanan olayların etkisiyle nasıl 2016 yılı rakamları revize edildi ise 2017 yılında da ekonomik dengeler bozulunca hükümet yine aynı şeyi söyleyecek ve Temel Ekonomik Büyüklükler REVİZE edilmiştir deyip işin içinden çıkacaktır.
BU BÖYLE GİTMEZ
Sayın Maliye Bakanı tarafından açıklanan 2017 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Büyüklükleri konuşma metininde verilmiştir. Bu konuşma metninden alınan önemli bazı büyüklüklerin değerleri ile konuşma metninden alınan Gelir Vergisine ait değer şöyledir;
Bütçe Giderleri 645.1 Milyar TL
Faiz Harcamaları 57.5 Milyar TL
Sermaye Giderleri (Yatırım) 66.2 Milyar TL
Bütçe Gelirleri 598.3 Milyar TL
Vergi Gelirleri 511.1 Milyar TL
Bütçe Dengesi (Açığı) - 46.9 Milyar TL
Faiz Dışı Denge 10.6 Milyar TL
Gelir Vergisi 108.9 Milyar TL
Görüldüğü gibi bu bütçe “Denk Bütçe” esasına göre hazırlanmamıştır. 2017 yılında Merkezi Yönetim Bütçe Giderleri 645.1 milyar TL, Bütçe Gelirleri ise 598.3 milyar TL’dir. Yani Bütçe Gelirleri Bütçe Giderlerini karşılamıyor. Bütçe açığı 46.9 milyar TL’dir. Bu açığı kapatmak için devlet faizle borç alacaktır.
Faiz ödemeleri için 2017 yılı bütçesinde 57.5 milyar TL ayrılmıştır. Bu haliyle bütçe bir borç ve faiz ödeme bütçesidir. Borçlara, kamu borçlarına bütçede yer verilmiyor. Ama faize yer veriliyor. Bütçede 57.5 milyar TL faiz ödemesi olduğuna göre, demek ki kamunun borcu çok. Bu borcu iktidar partisi milletimize açıklamıyor. Muhalefet partileri de iktidarın suni gündemleri ile oyalandıkları için milletimize söylemiyorlar.
O zaman iş yine Milli Görüşe yani bize düşüyor. Açıklanan 2016 yılının 2. çeyrek verilerine göre kamu borç stoku 742.9 milyar TL’dir. Bu yüksek borç yükünden dolayı bütçeye 57.5 milyar TL faiz ödemesi konulmuştur. 2017 yılının ilk 11 ayında yapılan faiz ödemeleri 48.4 milyar TL’dir.
YATIRIMLAR ÜRETİME DEĞİL
2017 yılında yatırıma ayrılan para 66.2 milyar TL’dir. İşsizliğin yüksek olduğu ülkemizde bütçeden yatırıma ayrılan paranın çok daha yüksek olması gerekirdi. Yatırıma ayrılan paranın az olması demek önümüzdeki yıllarda istihdamın da az olması demektir. Bu yüzden 2017 yılı bütçesinde yatırıma ayrılacak paranın, mevcut miktarın hiç değilse 2 katı veya 120-130 milyar TL’nin üzerinde olması gerekirdi.
Yatırım için ayrılan 66.2 milyar TL ile yapılacak yatırımların neler olduğunu da çok merak ediyoruz. Zira daha önceki yıllarda da AK Parti iktidarı yatırım yaptığını açıklıyordu. Ama bu yatırımlar, maalesef üretime ve fabrika yatırımlarına yönelik olmadı. Yatırımlar üretime yönelik olmadığı için işsizlik çift haneli rakamlarda seyrediyor. İşsizliği düşürmenin yolu fabrika yapan fabrikaları yapmaktan geçer.
Sayın Maliye Bakanı’nın bütçe sunuş konuşması metninde 2017 yılı vergi gelirleri açıklanırken vergilerin çeşitleri yazılmış ve 511.1 milyarlık vergi gelirlerinin 108.9 milyar TL’sının, bir diğer ifadeyle vergi gelirlerinin % 21.3’nün gelir vergisinden oluştuğu görülmektedir. Bunun anlamı, ülkemizde zengin kesimden alınan Gelir Vergisinin az, bütün tüketicilerden yani en zengin insanımızdan da en fakir insanımızdan da aynı oranda alınan dolaylı vergilerin ise fazla olmasıdır.
Oysaki hükümetin örnek aldığı gelişmiş ülkelerde, dolaylı vergilerin toplam vergi geliri içindeki payı düşük, dolaysız vergilerin payı ise yüksektir. Toplam vergi gelirleri içindeki dolaylı vergilerin payının düşürülmesi, gelir vergisi payının ise arttırılması ve insanımız zamlardan, hayat pahalılığından ve vergi yükü altında da ezilmemelidir.
AK Parti’nin iktidara geldiği 2002’den 2016 yılına kadar olan 14 yılı aşkın sürede memura, emekliye ve dar gelirliye yapılan toplam artışlar verilmiştir. Bu artışların aile yardımı ödeneği dâhil en düşük memur maaşında % 531, en düşük SSK emekli aylığında % 421, en düşük memur emekli aylığında % 335.1 v.b. düzeylerde olduğu kaydedilmektedir. 14 yılda yapılan bu artışlar % 833 tür denmektedir. Yaptıklarını söyledikleri 65 yaş aylığı son artışla 228 TL olmuştur.
Oysaki 54. Erbakan Hükümetinde 1 yılda en düşük memur maaşlarında % 120, işçi aylıklarında % 101, emekli maaşlarında % 100, Bağ-Kur emekli maaşlarında % 350 artış yapılmıştı. Bu durum dikkate alınırsa 14 yıllık AK Parti iktidarında yapılan artışların fazla olmadığı kendiliğinden ortaya çıkar.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.