Recep Çınar

Recep Çınar

116. Madde ve G.Ö.

116. Madde ve G.Ö.

Adını da, soyadına da  duymak ya da kullanmak istemediğim için baş harfleriyle yazacağım...

Kısaca “G.Ö.” diyeceğim bundan sonra...

xxx

Genellikle salı günleri izin yaparım...

Ama, uyutmazlar, izin yaptırmazlar...

Bu salı günü de aynısı oldu...

Sabahın 9'u ya da 10'u gibi...

Telefonum çaldı...

Uykuda olduğum için yetişemedim...

Arayan G.Ö.

“Tırstı, telefonuma bakmadı” demesin diye, döndüm kendisine...

“Bir galibiyetten fazlası” başlıklı yazımdaki, “Konyaspor'dan ziyadesiyle faydalanan, yararlanan, manevi olarak nemalananlardan birisidir basın sözcüsü Güven Öten... Konyaspor kendisinden ne kadar faydalanır, ne kadar yararlanır kimse bilmez...Orası meçhul” eleştirilerime çok üzülmüş arkadaş...

Böyle bir eleştiriyi haketmediğini, dolayısıyla da görevinden istifa edeceğini söylemişti, o telefon konuşmamızda...

Hem de yeminler ederek...

İstifa ettiğine dair, ne bir ses var, ne de bir nefes...

Şu da var, “ben istifa ettim, ama başkan kabul etmedi” diyebilir...

Çünkü, G.Ö. bu...

İstifa edip etmemesi  umurum değil...

Ama ağzından bir söz çıktıysa, o sözünün arkasında durmalı!!!

Ya da arkasında duramayacağı bir sözü söylememeli...

Geçtik...

xxx

Efendim mesele şu...

“Basın tribününe de, bir monitör konulsun, görev yapan arkadaşlarımız pozisyon tekrarlarını izlesinler, tartışmalı pozisyonlar noktasında yanılgıya meydan vermemek adına net bir fikir sahibi olsunlar” diye, basın sözcüsü olduğu için kendisinden ricada bulunduk...

G.Ö. ne yaptı?

Neler yapmadı ki?

Mecburi  yapması gereken hizmeti yapmayarak, topu bir havaya kaldırdı, bir yere indirdi, sonunda da taca attı...

Araştırdım, basın tribününe monitör konulması görevi yayıncı kuruluşun ya da dijitürk'ün değil, kulübün göreviymiş...

Türkiye Futbol Federasyonu Stadyum ve Güvenlik Komitesi Talimatnamesinin 116  maddesi şöyle der...

“Basın   tribününde, muhabirlerin yazı yazabilecekleri masa düzeneği olan, koltuklu (masa düzeninde veya kolçaklı), bay-bayan WC (genel kaideye uygun) bulunmalıdır. Koltukların hepsinde Faks, telefon ve bilgisayar için ISDN, ADSL internet bağlantıları olan üçü bir arada hatların ve elektrik tesisat altyapısı sağlanmalıdır. İdeal olarak  Basın tribünü, futbolcu soyunma odaları ve muhtelif basın tesislerinin bulunduğu ana tribün içinde merkezi bir konumda olmalıdır. Basın tribünün yeri, protokol tribünün en iyi yerde olması gerektiği göz ardı edilmeden mümkün olan en iyi yerde olmalıdır. Basın çalışma odası ve basın  toplantı odası gibi diğer medya tesislerine kolay giriş ve çıkış olmalıdır. Tribün kapasiteleri üst kriter tablosunda yer almaktadır. 2007-2008 sezonundan itibaren basın tribünü koltuklarında istenen kapasitenin tamamına masa zorunluluğu getirilecektir. Masa sayısının yarısı kadar bir sayıda da masalarda TV monitörü  kurulmuş olması istenecek ve  yeterli ışık kaynağı ve güç kaynağı sağlanması talep edilecektir. Ayrıca 2007-2008 sezonundan itibaren, maç öncesi, devre arası ve maç sonrası müzik / eğlencenin genel ses seviyesi dikkate alınarak, basın tribününde yer alan  hoparlör bağlantılarının kapatılabilme  olanağı istenecektir.”

Durum böyle...

Bana düşen, bir yakınmayı, bir rahatsızlığı, bir sıkıntıyı dile getirmek, sorunu çözmesi gerekenleri uyarmaktı...

xxx

Aslında konuyu dallandırıp budaklandırmayacaktım...

Ancak, G.Ö'nin, haksızlığını örtbas etme çabası, elinden oyuncağı alınmış çocuk halleri, sızlanmaları itici geldiği için yazmak zorunda kaldım...

Belki ucu, kulüpte suçu günahı olmayan çalışanlara dokunacak, ama “haklı”yken, “haksız” duruma düşmek istemediğim için Türkiye Futbol Federasyonu Stadyum ve Güvenlik Komitesi Talimatnamesinin 116  maddesi”ni hatırlatmak durumunda hissettim kafası basmayan bu şahsa...

Neymiş...

Etten önce kazana atlamamak lazımmış...

Öyle değil mi G.Ö. Efendi?

xxx

Uğur Tütüneker konusu...

Adamdır, iyi insandır, şudur budur...

Ben adamlığına, insanlığına birşey demedim ki...

Demem de...

Haddim değil...

Kazandığımız Erciyes maçından sonra da eleştirdim, “Konyaspor iyi oynamıyor” diye...

Türkiye'de futbolu bilen, izleyen herkes, kendi evinde oynadığın ve kazandığın bir maçta kaleci İtandje'yi göklere çıkarıyorsa buradan ne anlamalıyız?

Hoş Uğur Hoca kendisi de söylemiş zaten...

"Gerçekten çok iyi bir kaleciye sahibiz. Bunu her maçta gösteriyoruz. Geriye dönüp bakıldığında biraz fazla gol yedik” demiş...

Eeee..

Bir takımın teknik direktörü, çok iyi kalecisi olmasına rağmen, fazla gol yediklerinden şikayet ediyorsa, kafası basmayan prostatlılar, Tütüneker'in üzerinden bana yeşilleniyorlar... Motorumun antifirizleri..

Önceki ve Sonraki Yazılar
Recep Çınar Arşivi