Muzaffer Dereli

Muzaffer Dereli

Zaman ve Mekânın Özüdür Dua

Zaman ve Mekânın Özüdür Dua

Zaman ve mekânın özüdür dua… Varlığını atmak, hiç olduğunu anlamak ve gerçek Varlığa teslim olmaktır o…
Kimi zaman ağlamak, kimi zaman sevinçten ne diyeceğini bilememektir dua…
Yöneliştir o…
Yakarıştır o…
Gönül veriştir o…
Yüceler Yücesi Allah’a…
Hissediştir o, âlemlerin yüce Rabbini. Nice ümitsizlik, gam, keder ve sıkıntıların, dopdolu bir ümîde dönüşmesidir o. Durgunluk ve yeis halinin, müthiş bir heyecanla yer değiştirmesidir o…
Kulluk onunla hatırlatır kendisini.
Yaratıcı onunla hatırlar kulunu.
Kul onunla yer bulur Rabbi katında.
Zîra O buyurmuştur ki;
“De ki! Yalvarıp yakarmanız olmasa,
Rabbim ne diye değer versin size?” (25 Furkan 77)
* * *
Acziyyetin simgesidir o,
Onunla belirir hiçliği kulun…
Ondan uzak kalanlar görürsünüz bazan. Bir de bakarsınız ki, nasıl da yalvarıp yakarırlar. Nasıl oldu acaba derken, anlarsınız ki dara düşmüş de ondan.
Bazan bir ağrıdır buna sebep olan, bazan bir acı, bir keder, bir çıkmaza düşmektir bazan da…
Evet, kuldur nihayetinde insan. Zayıftır, âcizdir, güçsüzdür o aslında. Ama bütün bunları unutur da nasıl nankör olur çoğu zaman;
“İnsan Rabbine karşı pek nankördür.” (100 Adiyât 6)
* * *
“İnsan” ‘nisyan’dan gelir denmiştir. Nasıl da isyana gider şu insan… Ama dara düşünce de, nasıl yakarır Rabbine. Nice sözler verir Allah’a o an.. “Eğer beni bundan kurtarırsan Allah’ım..” diye başlar ve neler neler yapacağını, O’na nasıl da ibadet edeceğini dile getirir.
Ya sonrası? Allah onu kurtarınca, durur mu sözünde dersiniz?
Ah nefsim ah, ne kadar da zalimsin sen!
Ama bil ki, sen kendi kendine ediyorsun. Kaybeden sensin. Ziyan olan da sen! Asr sûresinde buyrulduğu gibi…
Evet, yönelmelisin O’na, önce îman. En büyük zenginliktir o. Onsuz olanlar ne kadar da bedbaht.
* * *
Duadan imtinâ etmek, ondan kendisini müstağnî saymak… Ne büyük bir felâket!
Hor ve hâkir kılınacaktır onlar.
Rezil ve perîşan olacaklar…
Zîra onlar hakkında şöyle buyurur Hakk:
“Bana dua edin, kabul edeyim. Çünkü Bana ibadeti bırakıp büyüklük taslayanlar aşağılanarak cehenneme gireceklerdir.” (40 Mü’min 60)
* * *
Gün olur, o etlerle kemiklerin ayrıldığı an gelir insana…
Gözler dikilmiştir bir mekâna…
Korkuyla açılmıştır…
Akı karasını aşmıştır…
Çoktan yakınlarını unutmuştur…
Kendi başının derdine düşmüştür…
Sîma korkunç bir hal almıştır…
Civarındakiler korkuyla kaçmıştır…
Malı, mülkü bir hiç olmuştur…
Saltanatı çoktan tükenmiştir…
Feryad gökyüzüne ulaşmıştır…
Doktorlar hiçbir şey yapamamıştır…
Ve insan;
“Keşke, keşke..” diye hayıflanmaya başlamıştır.
İşte korkanların korkusu
Korkması gerekenler daha doğrusu.
* * *
Ya, duayı şiâr edinenler,
Gözyaşlarıyla çağlayıp duranlar,
Muhabbet deryasına dalanlar,
Onu “ibadetin özü” olarak bilenler,
Mevlâ’ya aşkla yananlar,
Ki onlar;
Gün olur, gülümserler ölüme…
Gidişleri sanki düğüne…
Ne güzeldir,
Ne güzel sondur o!
Haydi bu güzel gidişe!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Muzaffer Dereli Arşivi