Referandumda Ne Diyelim (1)
Güncel olaylar yazı serisi
12 Eylül 2010 tarihi, ülkemizde çok nadir de olsa yapılan bir referandum yani halk oylamasının tarihidir. O gün ülkemizde ve yurt dışında yaşayan oy vermeye yetkili vatandaşlarımız sandık başına giderek tercihlerini bildirecekler ve sandıktan çıkan netice ülkemizde yapılan uygulamaların şeklini belirleyecektir.
Bilindiği gibi tercih, 12 Eylül 1980 askeri harekâtının (ihtilâlının – darbesinin) arkasından “Askeri konsey”in işbaşında bulunduğu bir dönemde yapılan Anayasanın bazı maddelerinin değiştirilmesi veya aynen kalması şeklinde zuhur edecektir.
Anayasada bazı maddeler değişmelidir diyenler oy verirken “EVET” diyecekken, Anayasa eskisi gibi aynı kalsın diyenler ise “HAYIR” oyu kullanacaklardır.
GENELDE 80 ANAYASASI
Yukarıda da belerttiğim gibi 80 Anayasası ülkemizde yapılan bir askeri ihtilâldan sonra yapılan bir anayasadır. Bünyesinde “asker mantığını” ve “asker disiplinini” barındırmaktadır. Batı ülke Anayasalarında olduğu gibi halkın organize olmuş güçlü devletten korunmasını değil devletin, halktan korunması esası üzerine hazırlanmış bütün kurum ve kuruluşların bu esasa göre dizayn edilmiştir.
Asker mantığı, bildiğiniz gibi konan kuralların veya verilen emirlerin tartışmasız kabul edilmesi ve uygulanması şeklinde karşımıza çıkmaktadır. Askeri çalışmalarda çok yerinde olan bu uygulama, sivil kesime gelindiğinde onların serbest hareketlerini engellemekte ve onları bir asker durumuna sokmaktadır. Kararlar üst makamlarca alınmakta uygulamalarda kimsenin gözyaşına aldırış edilmemektedir.
Asker disiplini ise “Yatılacak… Yat, Kalkılacak… Kalk” şeklinde karşımıza çıkar. Demokratik ve sivil hayatta uygulanması mümkün olmayan bu disiplin, bilerek veya bilmeyerek 80 anayasasına da girmiş, bu uygulama Anayasanın ruhunu oluşturmuştur.
Kaynağı, Anayasanın 35. maddesinden alındığı söylenen ve askerin kendince (siyasi yönetimce değil) ürettiği bir “iç tehdit” kavramı ile çalışmalar bu yöne kaydırılmış, sonra da askerin iç tehditle uğraşmayı “dış tehditle” uğraşmaya yeğlenmesi, dikkatlerden kaçmamıştır.
Onun içindir ki 1960, 1971, 1980, 1997 yılları ülkemizde ya askeri hareketler yılları olmuş veya askerin gölgesi rejimin üstüne düşmüş, iç tehdidin bertaraf edilmesi sağlanmıştır(!) Sincan’da tankların yürütülmesi ve bu harekete “Demokrasiye balans ayarı” beyanları, bunlardan sadece birkaç örnektir.
Onun içindir ki “DGM - Devlet Güvenlik Mahkemeleri (halkın güvenliği mahkemeleri değil)” kurulabilmiş ve ülkemizde bazı kesimlerin tepesinde “Demoklesin kılıcı” gibi uzun yıllar sallanmış durmuştur.
Bu anayasada hukukun her noktada siyasete müdahale edebilmesi mümkün hale getirilmiş, millet tarafından seçilen ve “Hâkimiyet (egemenlik) kayıtsız şartsız milletindir” yazısının yazılı bulunduğu TBMM de ittifakla alınan bir karar “Anayasa mahkemesinde” hâkimlerce bozulabilmiştir.
YENİ ANAYASA NASIL
Halkın oyuna sunulan yeni Anayasada da maalesef onun ruhuna yine dokunulamamış, üst seviyede Demokratik ülkelerde görülen Anayasa normuna kavuşturulamamıştır. Yapılan değişiklikler sadece 26 maddeyi kapsamaktadır.
Şurası da bir gerçektir ki bu 26 maddede yapılan değişikliklerle 80 Anayasasının bazı maddelerinde önemli değişlikler de yapılmış bulunulmaktadır.
Halk olarak belki aradığımız değişiklikleri bulamasak da yapılan değişikliklerle yeni Anayasanın eskisine nispetle hayli ileri ve demokratik olduğu söylenebilir.
O halde referandumda tercihin yeni Anayasa değişikliklerinin kabulü yani “EVET” şeklinde kullanılmasının en uygun olacağıdır.
Yazımın burasında tadil edilen (değiştirilen) yeni Anayasa maddelerine de bir göz atmak faydalı olacaktır katindeyim. Toplam 26 maddeden oluşan bu değişiklik kanununu hakkında, bir değerlendirme yapmadan, sadece teknik ve bilimsel bir bakışla yapılan bir değerlendirmeyi aşağıda ıttılalarınıza (bilgilerinize) arz ediyorum.
1 – 10.madde kanun önünde eşitlik başlığını taşmakta olup bu maddeye, çocuk, yaşlı, özürlü, şehit, dul ve yetimleri ile harp malulü gaziler hakkında alınacak tedbirlerin, genel anlamdaki eşitlik ilkelerine aykırı sayılamayacağı fıkrası eklenmiş, bu eklemeyle sosyal ortamda ve onların korunmalarında, öncelikli kişiler sayılmışlardır.
2 – 20.madde, özel hayatın gizliliğini düzenleyen, bu maddeye şahsın rızasına dayalı olmayan hiçbir kişisel bilgi ve verinin toplanamayacağı hususu eklenmiş olup bununla, aslı var-yok izinsiz ve habersiz hiçbir fişleme ve bilgi değerlendirilmesinin yapılamayacağı esası getirilmiştir.
3 – 23. madde, yerleşme ve seyahat hürriyetini düzenlenmiş, bu düzenleme ile yurt dışına çıkışların, 80 Anayasasında idari mercilerin takdirine göre yasaklanabileceği ifade edilirken, bu takdir yetkisi mahkemelerin kararına bırakılmıştır.
4 – 41.madde, ailenin korunması ve çocuk haklarını düzenlenmiş, bu maddeye çocuğun ana-baba ile ilişki kurması ve her türlü istismar ve şiddete karşı (ana-baba dâhil) çocukları koruyucu tedbirleri (ana-babanın rızası aranmaksızın) devletin alabileceği fıkrası eklenmiştir.
5 – 51.madde, sendikal hakları düzenlemiş, bu maddeyle 80 Anayasasında birden fazla sendikaya üye olmak yasakken, bu kaldırılmış ve herkes birden fazla sendikaya üye olabilmenin yolu açılmıştır.
Bu maddenin, Demokratik bir gelişmenin kapısını aralayabileceği düşünülmektedir. Ancak bunun disiplini ve verimlilik açısından ciddi bir değerlendirilmesi yapılmalı ve buna ilişkin çıkarılacak kanunlar ve yönetmeliklerde bu hususa dikkat etmelidir.
Kalan diğer maddelere, bundan sonra ki yazımda devam edelim, inşallah…
12 Eylül 2010 tarihi, ülkemizde çok nadir de olsa yapılan bir referandum yani halk oylamasının tarihidir. O gün ülkemizde ve yurt dışında yaşayan oy vermeye yetkili vatandaşlarımız sandık başına giderek tercihlerini bildirecekler ve sandıktan çıkan netice ülkemizde yapılan uygulamaların şeklini belirleyecektir.
Bilindiği gibi tercih, 12 Eylül 1980 askeri harekâtının (ihtilâlının – darbesinin) arkasından “Askeri konsey”in işbaşında bulunduğu bir dönemde yapılan Anayasanın bazı maddelerinin değiştirilmesi veya aynen kalması şeklinde zuhur edecektir.
Anayasada bazı maddeler değişmelidir diyenler oy verirken “EVET” diyecekken, Anayasa eskisi gibi aynı kalsın diyenler ise “HAYIR” oyu kullanacaklardır.
GENELDE 80 ANAYASASI
Yukarıda da belerttiğim gibi 80 Anayasası ülkemizde yapılan bir askeri ihtilâldan sonra yapılan bir anayasadır. Bünyesinde “asker mantığını” ve “asker disiplinini” barındırmaktadır. Batı ülke Anayasalarında olduğu gibi halkın organize olmuş güçlü devletten korunmasını değil devletin, halktan korunması esası üzerine hazırlanmış bütün kurum ve kuruluşların bu esasa göre dizayn edilmiştir.
Asker mantığı, bildiğiniz gibi konan kuralların veya verilen emirlerin tartışmasız kabul edilmesi ve uygulanması şeklinde karşımıza çıkmaktadır. Askeri çalışmalarda çok yerinde olan bu uygulama, sivil kesime gelindiğinde onların serbest hareketlerini engellemekte ve onları bir asker durumuna sokmaktadır. Kararlar üst makamlarca alınmakta uygulamalarda kimsenin gözyaşına aldırış edilmemektedir.
Asker disiplini ise “Yatılacak… Yat, Kalkılacak… Kalk” şeklinde karşımıza çıkar. Demokratik ve sivil hayatta uygulanması mümkün olmayan bu disiplin, bilerek veya bilmeyerek 80 anayasasına da girmiş, bu uygulama Anayasanın ruhunu oluşturmuştur.
Kaynağı, Anayasanın 35. maddesinden alındığı söylenen ve askerin kendince (siyasi yönetimce değil) ürettiği bir “iç tehdit” kavramı ile çalışmalar bu yöne kaydırılmış, sonra da askerin iç tehditle uğraşmayı “dış tehditle” uğraşmaya yeğlenmesi, dikkatlerden kaçmamıştır.
Onun içindir ki 1960, 1971, 1980, 1997 yılları ülkemizde ya askeri hareketler yılları olmuş veya askerin gölgesi rejimin üstüne düşmüş, iç tehdidin bertaraf edilmesi sağlanmıştır(!) Sincan’da tankların yürütülmesi ve bu harekete “Demokrasiye balans ayarı” beyanları, bunlardan sadece birkaç örnektir.
Onun içindir ki “DGM - Devlet Güvenlik Mahkemeleri (halkın güvenliği mahkemeleri değil)” kurulabilmiş ve ülkemizde bazı kesimlerin tepesinde “Demoklesin kılıcı” gibi uzun yıllar sallanmış durmuştur.
Bu anayasada hukukun her noktada siyasete müdahale edebilmesi mümkün hale getirilmiş, millet tarafından seçilen ve “Hâkimiyet (egemenlik) kayıtsız şartsız milletindir” yazısının yazılı bulunduğu TBMM de ittifakla alınan bir karar “Anayasa mahkemesinde” hâkimlerce bozulabilmiştir.
YENİ ANAYASA NASIL
Halkın oyuna sunulan yeni Anayasada da maalesef onun ruhuna yine dokunulamamış, üst seviyede Demokratik ülkelerde görülen Anayasa normuna kavuşturulamamıştır. Yapılan değişiklikler sadece 26 maddeyi kapsamaktadır.
Şurası da bir gerçektir ki bu 26 maddede yapılan değişikliklerle 80 Anayasasının bazı maddelerinde önemli değişlikler de yapılmış bulunulmaktadır.
Halk olarak belki aradığımız değişiklikleri bulamasak da yapılan değişikliklerle yeni Anayasanın eskisine nispetle hayli ileri ve demokratik olduğu söylenebilir.
O halde referandumda tercihin yeni Anayasa değişikliklerinin kabulü yani “EVET” şeklinde kullanılmasının en uygun olacağıdır.
Yazımın burasında tadil edilen (değiştirilen) yeni Anayasa maddelerine de bir göz atmak faydalı olacaktır katindeyim. Toplam 26 maddeden oluşan bu değişiklik kanununu hakkında, bir değerlendirme yapmadan, sadece teknik ve bilimsel bir bakışla yapılan bir değerlendirmeyi aşağıda ıttılalarınıza (bilgilerinize) arz ediyorum.
1 – 10.madde kanun önünde eşitlik başlığını taşmakta olup bu maddeye, çocuk, yaşlı, özürlü, şehit, dul ve yetimleri ile harp malulü gaziler hakkında alınacak tedbirlerin, genel anlamdaki eşitlik ilkelerine aykırı sayılamayacağı fıkrası eklenmiş, bu eklemeyle sosyal ortamda ve onların korunmalarında, öncelikli kişiler sayılmışlardır.
2 – 20.madde, özel hayatın gizliliğini düzenleyen, bu maddeye şahsın rızasına dayalı olmayan hiçbir kişisel bilgi ve verinin toplanamayacağı hususu eklenmiş olup bununla, aslı var-yok izinsiz ve habersiz hiçbir fişleme ve bilgi değerlendirilmesinin yapılamayacağı esası getirilmiştir.
3 – 23. madde, yerleşme ve seyahat hürriyetini düzenlenmiş, bu düzenleme ile yurt dışına çıkışların, 80 Anayasasında idari mercilerin takdirine göre yasaklanabileceği ifade edilirken, bu takdir yetkisi mahkemelerin kararına bırakılmıştır.
4 – 41.madde, ailenin korunması ve çocuk haklarını düzenlenmiş, bu maddeye çocuğun ana-baba ile ilişki kurması ve her türlü istismar ve şiddete karşı (ana-baba dâhil) çocukları koruyucu tedbirleri (ana-babanın rızası aranmaksızın) devletin alabileceği fıkrası eklenmiştir.
5 – 51.madde, sendikal hakları düzenlemiş, bu maddeyle 80 Anayasasında birden fazla sendikaya üye olmak yasakken, bu kaldırılmış ve herkes birden fazla sendikaya üye olabilmenin yolu açılmıştır.
Bu maddenin, Demokratik bir gelişmenin kapısını aralayabileceği düşünülmektedir. Ancak bunun disiplini ve verimlilik açısından ciddi bir değerlendirilmesi yapılmalı ve buna ilişkin çıkarılacak kanunlar ve yönetmeliklerde bu hususa dikkat etmelidir.
Kalan diğer maddelere, bundan sonra ki yazımda devam edelim, inşallah…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.