Zaman Kararlı İnsana Berekettir
İnsan düşünen, merak eden, araştıran bir varlıktır. . İnsan zamanının bir bölümünde ‘araştırmacı’ olması gerektir. Çünkü boş zaman demek istemiyorum, zaman yaşantısı insana verilmiş bir ödüldür. Sessiz sedasız bir şekilde akıp geçmektedir, bu süreçte insanın ömrü tükenmekte, ömrün nasıl geçtiği anlaşılmamaktadır. Kimine az kimine çok zaman…İşte bu azlık çokluk mefhumu içersinde araştırmacı kimliği ile ‘insan bir gün altın ararken bakır bulur, bakır ararken altın bulur (Descartes)’ . Ancak aramadan bulunmaz!
‘Zaman sessiz bir testeredir’ der, İ.Kant. İnceden inceye keser, Kime dost kime düşman olacağı bilinmez. Tembellik ise zamanı katletmek, zaman öldürmektir. Cebimizdeki bozuk paraları harcamakta daha cüretkarızdır. Aynı şekilde zamanı bozuk para gibi harcarız da bunun farkına bile varmayız.
Ciddi sorunlarımız var zaman yetirmeyle ilgili. Zaman çalışan erkeğe de bayana da yetmiyor, aynı kişi emekli olunca da yetmiyor! Zaman, insanoğluna mağara devrinde de yetmiyordu, sanayileşmeyle, endüstrileşme ile beraber işlerimizi kolaylaştıran yenilik ve icatlara rağmen halen yetmiyorsa ortada zamanı kullanma ile ilgili sorun var demektir. Önceleri bulaşık yıkamak, çamaşır yıkamak, yemek pişirmek ve geçim sağlamak için daha fazla zaman harcanırken, şimdi bütün bunlar için daha az zaman harcamamız gerektiği halde halen zamanımızın bize yetmediğini görmek ne garip bir çelişki… Demek ki zaman sorunu evrenseldir.
Zaman kararlı insana berekettir, zaman bize emanettir. Sen zamana savruk davranırsan zaman sana hoyratça davranır. Zamanı yönetememe hayatı yönetememedir. Zamanımızı boşu boşuna harcadığımız yerler, zamanımızı çalan hırsızlarımız vardır; bunlar bizim zamanımızın boş yere akıp gitmesine neden olan en büyük düşmanlarımızdır. Bu hırsızlarımızın başında C.Flory’nin dediği gibi ‘En büyük zaman hırsızı, kararsızlıktır’. En kötü karar bile karasızlıktan iyidir. Kararsızlık içerisinde iken, ne zaman neyin öncelikle yapılacağının planını yapamadığımızdan şaşkın şaşkın dolaşır, yapamadıklarımızla ortada kalakalırız. Etrafımız bir şeyler yapabilecekken, karar veremediği için günlerini hiçbir şey yapmadan geçiren insanlarla doludur. Karasızlık hırsızına karşı alınabileceğimiz en büyük tedbir, zamanımızı planlamaktır. Değilse işlerimizi ertelememiz zaman hırsızımız olur. Ertelediğimiz her işi aslında önemli değil kutusuna atıyoruz. O kutu ‘önemsiz’ kutusu mudur? O kutudan çıkarır mıyız? Hangi zaman diliminde çıkarırız? Ertelediğimiz şeyleri yapabilme imkânının bize tekrar verileceğinin garantisini kim verebilir? Yapılacak işlerimizi ertelemekle işimizi çoğaltmış oluruz. Yapılması gereken işleri yapmakla azaltabiliriz. . Çoğu zaman anlık hoş vakit geçirmelerle; ilerdeki sıkıntılarımızı büyütüyor, iç çekerek geçmişe hasret bırakıyor, verimli bir hayata tercih ediyoruz. Hasan El Benna ‘işimiz vaktimizden çok’ derken adeta yaşantıyı tamamen iş- uğraş olarak görmüştür. Onun yolundan, izinden giden muhterem hocamız Nurettin Yıldız’ın deyimiyle ‘Yolumuz uzun. Vaktimiz az. İşimiz çok..’ özetlemesi zaman kavramına yaklaşımımızı belirler. Bu dünyadan gidenlere baktığımızda ‘daha yapacağım çok iş vardı’ diyenlerle doludur. Akıp giden Vakit nakittir. ‘Bugünün işini yarına bırakma’ atasözü aslında her günün kendine yetecek işinin/meşguliyetinin olduğunu, gelmekte olan gelecek için zamanın en kıymetli hazine olduğunu belirtmek ister. Zamanı çürütmeyelim harcamayalım. Hayat da ciddi sağlam vefalı çalışan vaadine Sadık olan mı olacağız, yoksa savruk yamuk çürük Derbeder gevşek mi? Zamanı yönetmek bize- orta ve uzun vadede- istekler gereklilikler dengesinde günü planlı vakitlere ayırmayı öğütler. Tıpkı namazın orucun ve sair menasiklerin tayin edilmiş vakitleri olduğu gibi. Hayatı organize et, verimli olarak yaşa.
Vaktin önemini bir de şu müthiş parçada yaşayın:
* BİR SENE’ nin kıymetini anlayabilmek için sınıfta kalan bir öğrenciye sorun.
* BİR AY’ ın kıymetini anlayabilmek için prematüre bir bebeği dünyaya getiren anneye sorun.
* BİR HAFTA’ nın kıymetini anlayabilmek için, haftalık bir derginin editörüne sorun.
* BİR DAKİKA’ nın kıymetini anlayabilmek için, uçağını henüz kaçırmış bir yolcuya sorun.
* BİR SANİYE’ nin kıymetini anlayabilmek için, kazayı kıl payı atlatmış bir kişiye sorun.
* BİR MİLİSANİYE’ nin kıymetini anlayabilmek için, Olimpiyatlarda gümüş madalya kazanan sporcuya sorun.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.