Zaman Dik Durma zamanıdır
BDP Meclis’i boykot etti, CHP’de onun peşine düştü. Her ikisi de bu durumu bilerek, isteyerek ve kurdukları oyunu hayata geçirmek için yaptılar. Sucu kimseye yüklemeye, mahkemeleri ve YSK’yı töhmet altında bırakmaya hakları yoktur. Fiillerinin sonucuna katlanacaklardır
Toplumun, siyasilerin hatta Meclis’in, yapılan dayatmalara karşısı dik durmaktan başka yapabileceği bir şey yoktur. Bunlar iki kişiyi kurtarmak için sadece Meclis’i değil, milleti de millî iradeyi de boykot ettiler. Başbakan’ın “Keyifleri bilir, ister gelirler ister gelmezler” tavrını takdirle karşılamak gerekir.
MHP, Engin Alan sebebiyle CHP ile aynı durumda olduğu halde, CHP’nin yaptığını yapmadı ve büyük takdir topladı. Cumhurbaşkanı’nın kriz yaratan partilerle birlikte MHP’yi de köşk’e çağırması pek şık olmadı. Daveti reddetmelerinde haklı idiler.
Baykal, başkanlığı döneminde darbe suçlamasıyla yargılanan sanıkların avukatlığına soyunmuştu. Kılıçdaroğlu birkaç adım daha ileri giderek mahkemelerin elinden sanık kurtarmaya kalktı. “Bekleyelim bakalım adalet ne karar verecek” diyemediler. MHP de Engin Alan’ı aday göstermemeli idi.
CHP işine geldiğinde: “Mahkemelerin kararlarına saygı gösterilmeli” diyor, gelmediğinde de en ağır eleştirilerde bulunuyor. Ve CHP bunu hep yapıyor.
Türkiye darbelerden çok çekti. Elli yıldır ilk defa darbelerle yüzleşiyor. Bunu sulandırmamak ve sabırla mahkemelerin vereceği kararı beklemek gerekirdi.
Gelinen durumda hiçbir endişeye kapılmadan, bütün dayatmalar karşısında dik durarak, Meclis’i boykot eden parti milletvekillerinin gerekirse milletvekillikleri düşürülmeli ve ara seçimlere gidilerek bunlara boylarının ölçüsü alınmalarına imkân tanınmalıdır. Ancak o zaman akılları başlarına gelir.
CHP’yi bizim nesil kadar hiç kimse bilmez. Dünkü CHP neyse bugünkü CHP de aynı CHP’dir. Demokrasiyi bir türlü içine sindiremedi. Darbelere sahip çıktı. Altmış Darbesi’ndeki davullu zurnalı kutlamalarını unutmadık. 28 Şubat dayatmasında da durumları malum. Memleket meseleleri ile ilgili planları, programları yok. Kavgacı ve dayatmacı tavırlarından bir türlü vazgeçemiyorlar. Millet, onların seçimlerde bol keseden attıkları vaatlere bile kanmadı. Bu sebeple Meclis’e ha gelmişler, ha gelmemişler fark etmez. CHP’nin millete yapacağı en büyük iyilik budur. Gölge etmesinler ihsanlarından vazgeçtik. Bu sebeple millet onların çalışmadan maaş almalarını da onlara analarının ak sütü gibi helâl eder. Bu sebeple çalışmadan maaşlarını alıp çıtır çıtır yiyebilirler.
Günümüzde partiler, demokrasinin vazgeçilmez unsuru olduğu kabul edildiğine göre, gönül istiyor ki, CHP geçmişiyle, bunca tecrübesiyle daha demokrat, daha az kavgacı, darbelere karşı daha hassas, manevî değerlere daha saygılı, memleket meselelerine çözüm üreten, yeni partilere örnek olabilecek bir parti durumunda olsun istiyor. Kimsenin CHP ile bir alıp veremediği yoktur. Bugün Millet CHP’nin, BDP ile aynı safta olmasını hazmedemiyor.
Sanıyoruz toplum gibi CHP seçmeni de bu boykot kararından rahatsızdır. CHP’nin bu kararından vazgeçmesi hem toplum, hem de kendileri açısından yararlı olacaktır. Mesele “inat da bir murat” zıtlaşmasına götürülmemelidir.
Toplumun, siyasilerin hatta Meclis’in, yapılan dayatmalara karşısı dik durmaktan başka yapabileceği bir şey yoktur. Bunlar iki kişiyi kurtarmak için sadece Meclis’i değil, milleti de millî iradeyi de boykot ettiler. Başbakan’ın “Keyifleri bilir, ister gelirler ister gelmezler” tavrını takdirle karşılamak gerekir.
MHP, Engin Alan sebebiyle CHP ile aynı durumda olduğu halde, CHP’nin yaptığını yapmadı ve büyük takdir topladı. Cumhurbaşkanı’nın kriz yaratan partilerle birlikte MHP’yi de köşk’e çağırması pek şık olmadı. Daveti reddetmelerinde haklı idiler.
Baykal, başkanlığı döneminde darbe suçlamasıyla yargılanan sanıkların avukatlığına soyunmuştu. Kılıçdaroğlu birkaç adım daha ileri giderek mahkemelerin elinden sanık kurtarmaya kalktı. “Bekleyelim bakalım adalet ne karar verecek” diyemediler. MHP de Engin Alan’ı aday göstermemeli idi.
CHP işine geldiğinde: “Mahkemelerin kararlarına saygı gösterilmeli” diyor, gelmediğinde de en ağır eleştirilerde bulunuyor. Ve CHP bunu hep yapıyor.
Türkiye darbelerden çok çekti. Elli yıldır ilk defa darbelerle yüzleşiyor. Bunu sulandırmamak ve sabırla mahkemelerin vereceği kararı beklemek gerekirdi.
Gelinen durumda hiçbir endişeye kapılmadan, bütün dayatmalar karşısında dik durarak, Meclis’i boykot eden parti milletvekillerinin gerekirse milletvekillikleri düşürülmeli ve ara seçimlere gidilerek bunlara boylarının ölçüsü alınmalarına imkân tanınmalıdır. Ancak o zaman akılları başlarına gelir.
CHP’yi bizim nesil kadar hiç kimse bilmez. Dünkü CHP neyse bugünkü CHP de aynı CHP’dir. Demokrasiyi bir türlü içine sindiremedi. Darbelere sahip çıktı. Altmış Darbesi’ndeki davullu zurnalı kutlamalarını unutmadık. 28 Şubat dayatmasında da durumları malum. Memleket meseleleri ile ilgili planları, programları yok. Kavgacı ve dayatmacı tavırlarından bir türlü vazgeçemiyorlar. Millet, onların seçimlerde bol keseden attıkları vaatlere bile kanmadı. Bu sebeple Meclis’e ha gelmişler, ha gelmemişler fark etmez. CHP’nin millete yapacağı en büyük iyilik budur. Gölge etmesinler ihsanlarından vazgeçtik. Bu sebeple millet onların çalışmadan maaş almalarını da onlara analarının ak sütü gibi helâl eder. Bu sebeple çalışmadan maaşlarını alıp çıtır çıtır yiyebilirler.
Günümüzde partiler, demokrasinin vazgeçilmez unsuru olduğu kabul edildiğine göre, gönül istiyor ki, CHP geçmişiyle, bunca tecrübesiyle daha demokrat, daha az kavgacı, darbelere karşı daha hassas, manevî değerlere daha saygılı, memleket meselelerine çözüm üreten, yeni partilere örnek olabilecek bir parti durumunda olsun istiyor. Kimsenin CHP ile bir alıp veremediği yoktur. Bugün Millet CHP’nin, BDP ile aynı safta olmasını hazmedemiyor.
Sanıyoruz toplum gibi CHP seçmeni de bu boykot kararından rahatsızdır. CHP’nin bu kararından vazgeçmesi hem toplum, hem de kendileri açısından yararlı olacaktır. Mesele “inat da bir murat” zıtlaşmasına götürülmemelidir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.