Sadık Küçükhemek

Sadık Küçükhemek

Zalimlerin itikadı

Zalimlerin itikadı

Ayda bir çıkan Arapça olarak yayın yapan “Ümmetin Sesi Merhaba’da” Arapça olarak yayınlanan bu isimli yazımın önemine binaen Arapça bilmeyen okuyucularımın da okumaları için bir de Türkçe olarak köşemde yayınlanmasını uygun gördüm. İnşallah faydalı olur.

Firavun, kavminin bedenine sahip olduğu gibi aklına da sahip olduğuna inanır. Dilleri üzerinde egemen olduğu gibi kalpleri üzerinde de egemen olduğuna inanır. Zalimler de böyledir; her şeye kadir olduklarına inanırlar. Tıpkı firavun gibi icraatta bulunurlar.

Hakikat böyle değildir. Sihirbazlar, Hz. Musa’nın (a.s.) nebi olduğuna ve Allah’ın ona bu mucizeyi ihsan ettiğine kanaat edip, ikna oldular. Bu sebeple hep birlikte firavuna karşı yüksek sesle haykırdılar: “Âlemlerin Rabbi’ne, Musa ve Harun’un Rabbi’ne inandık.” Akabinde, “Secdeye kapandılar ve dediler ki: “Harun'un ve Musa'nın Rabbi’ne iman ettik.” (Tâhâ: 70)

Firavun, sihirbazlara öfkelenerek ve kızarak şöyle dedi: “Ben size izin vermeden ona inandınız ha? Demek ki size sihri öğreten büyüğünüzmüş o! Ama yakında size yapacağımı görecek ve bileceksiniz. Andolsun, ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlama keseceğim ve hepinizi asacağım.” (Şuârâ:49)

Sihirbazlar da şöyle dediler: “Biz istemediğimiz halde sen bizi sihri öğrenmeye ve uygulamaya icbar ettin. Zararı yok, mutlaka Rabbimize döneceğiz.” (Şuârâ:50)

Sözlerini iman, sabır ve cesaretle şöyle sürdürdüler: “Burada ilk inananlar biz olduğumuz için şüphesiz Rabbimizin, hatalarımızı bağışlayacağını umuyoruz.” (Şuârâ:51)

Firavun ailesinin ileri gelenlerinden biri de gizlice iman etti ve onlara şöyle dedi: “Ey kavmim! Şüphesiz bu dünya hayatı ancak (geçici) bir yararlanmadır. Ahiret ise ebedî olarak kalınacak yerdir.” (Mümin:39)

Bunun üzerine kavminden olan cahiller, onu küfre ve şirke davet etmeye başladılar ve atalarının dinine dönmeye çağırdılar.

 Söz konusu zat, onlara şöyle dedi: “Ey milletim! Nedir başıma gelen? Ben sizi kurtuluşa çağırıyorum, siz beni ateşe çağırıyorsunuz." (Mümin 41)

Sözünü şöyle sürdürdü: “Siz beni Allah’ı inkâr etmeye ve hakkında hiçbir bilgim olmayan şeyleri O’na ortak koşmaya çağırıyorsunuz. Ben ise sizi mutlak güç sahibine, çok bağışlayana (Allah’a) çağırıyorum.” (Mümin:42)

Sözünü şu şekilde bitirdi: “Şüphe yok ki sizin beni tapmaya çağırdığınız şeyin ne dünya ne de ahiret konusunda hiçbir çağrısı yoktur. Kuşkusuz dönüşümüz Allah’adır. Şüphesiz, aşırı gidenler cehennemliklerin ta kendileridir.” (Mümin.43)

Herhangi bir kimsenin, Mısır’da, Firavun’un izni olmadan bir şeye iman etmesi yahut bir şeye karar vermesi mümkün değildi. Halkı böyle inandırmışlardı. 

İman, Firavun’un köşküne girdi. O bunu anlamıyor ve hissetmiyor. Mısır meliki olmasına rağmen, zevcesi Asi’ye, kendisini reddederek, Allah’a ve Musa’ya iman etti.

Firavun, istihbaratın bütün gücünü kullanmasına ve ondan azami derecede faydalanmasına rağmen, sihirbazların iman etmesine, sarayda bir zatın gizlice iman etmesine ve eşinin inanmasına engel olamadı.

Firavunun istihbarat teşkilatı, günümüzde olduğu gibi ABD istihbaratı kadar güçlüydü. Buna rağmen Firavun, askeri ve polisi bunu anlayamadı ve hissedemedi de. 

 Firavun, karısının iman ettiğini öğrenince, karnına büyük bir kaya koyarak onu şehid etti.

O mübarek hatun da şöyle dedi: “…Rabbim! Bana katında, cennette bir ev yap. Beni Firavun’dan ve onun yaptığı işlerden koru ve beni zalimler topluluğundan kurtar!” (Tahrim: 11)

 Hülasa diyoruz ki; zalimlerden asla korkmayalım; çünkü onların tuzakları zayıftır. Allah Teâlâ şöyle buyurur: “…Şüphesiz şeytanın hilesi zayıftır.” Nisa: 76

Not:  Geçen pazar günü Ankara- Kızılay’da otobüs durağında teröristlerin saldırısı sonucu ölen 37 vatandaşımıza Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifa diler, yakınlarına sabrı cemil dilerim. Hoşça kalın.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sadık Küçükhemek Arşivi