Yusufun Rüyası Gerçekleşiyor
Çocuklarla…
Sevgili çocuklar,
Mısır’da hazine Nazırı (Bakanı) olan Yusuf, ağabeylerini biraz erzakla Kenan iline babasının yanına gönderirken, onlara;
“Bütün ev halkını bana getiriniz” diye tembih etmiş ve onlara binmeleri için iki yüz binek devesi de vermişti.
Yakup Aleyhisselam sayıları 70’i geçen ailesiyle birlikte yola çıktılar.
Kervan, her gün deve adımıyla yol alırlarken, Yakup Peygamber bir taraftan da kavuşacağı sevgili oğlunun heyecanını taşıyordu.
Bu arada Yusuf, Mısır’ın büyük kralı ile konuşmuş, Mısır’a gelmekte olan babası ve ailesini karşılamak üzere dört bin askerle şehrin dışına çıkmış onları bekliyorlardı.
Önde süvariler (atlı askerler) arkada piyadeler (yürüyen askerler) olmak üzere karşılama çok muhteşemdi.
Yakup peygamber şehre yaklaşırlarken bir oğlu ile birlikte yürümekteydi. Karşılarında bir büyük askeri kalabalık görünce yanında ki oğluna;
“Ey oğul (!) Bu acaba Mısır’ın büyük Firavunu mudur?” diye sordu. O da;
“Hayır babacığım. Bu oğlun Yusuf’tur” dedi.
Baba oğul (Yusuf) karşı karşıya geldiklerinde Baba Yakup (a.s) Yusuf’tan önce davranarak kendisi Yusuf’a selam verdi.
“Selam olsun sana… Ey, hüzün (üzüntü) ve tasaları gideren…” dedi.
Yusuf’ta babasının selamını alarak birbirleri ile kucaklaştılar ve hasret (ayrılık) gidermeye çalıştılar.
Kardeşler de; “Allah’a yemin ederiz ki Allah, seni bizden üstün kılmıştır” dediler.
“SELAMI YAYINIZ…”
Sevgili çocuklar,
Selam vermek, çok önemli bir davranıştır. İnsanları birbirlerine dost yapmanın aracıdır. Selam veren karşısındakine dua ediyor, Allah’ın rahmetinin, bereketinin ve selametinin (mutluluğu) onun üzerine olmasını diliyor demektir.
Bizim selamımız şu şekildedir. Bir şahısla karşılaşan kimse ona; “Esselamü aleyküm…” der. Karşısında ki ise “Ve aleyküm selam…” diye karşılık verir.
Bu selamı veren de alan da birbirlerine dua ettikleri için her ikisi de aynı zamanda sevap (Allah’ın hoşnutluğunu) alırlar.
Büyük şair ve mütefekkir (düşünce adamı) Necip Fazıl Kısakürek, yazdığı bir şiirinde, “Selam varken başka hiçbir şey yoktur” manasını taşıyan; “Ne bir harf, ne bir kelam…/ Es selam, es selam…” demektedir.
Bu konuda bir başka güzel söz de ise; “Önce selam, sonra kelam…” denmektedir. Yani önce selam verilir sonra konuşulur, demektir.
Sizler de arkadaşlarınız, aileniz ve diğer insanlarla karşılaşınca onlara selam verin ve onların sevgilerini kazanın. Birbirleri ile karşılaşınca, birbirlerine küfürler eden yaramaz çocuklar gibi olmayın. Tamam mı?
Yusuf’un rüyası gerçekleşti
Yusuf, babasının ve anasının (analığını – üvey annesini) ellerini öperek onları yanındaki tahta (koltuğa) oturttu ve onlara;
“İnşallah, hepiniz Mısır’da emin ve emniyette olacaksınız” dedi.
Yusuf, kendi evlatları olsa da Mısır’ın Hanine Nazırıydı. Onun için baba Yakup (a.s) anne ve diğer kardeşler Yusuf’a hafifçe eğilerek hürmet ve saygı gösterdiler.
Eskiden yapılan bu ve benzeri hareketlere “secde” denmekteydi.(*)
Yusuf onlara dedi ki;
“Ey babacığım ve ailem. İşte bu yaptığınız iş, benim yıllarca önce çocukken gördüğüm bir rüyanın gerçekleşmesidir” dedi.
Sevgili çocuklar,
Hatırlayacak olursanız, Yusuf küçükken bir rüyasında, güneş ile ay’ın ve on bir yıldızın kendisine secde(*) ettiklerini görmüştü.
Rüyasını da sadece babasına anlatmış, babası ona; “Evladım, sakın rüyanı başkalarına anlatma belki ağabeylerin seni kıskanır da sana bir kötülük yapmaya kalkışırlar” demişti.
Yusuf bu rüyasında, babası ve annesi ile on bir kardeşinin kendine secde ettiklerini görmüştü. İşte rüya şimdi aynen çıkıyordu.
Ancak Yusuf rüyasını babasına anlatırken orada iş yapan hanımlarından birisi bu rüyayı ağabeylerden birine anlatmış, o da diğer kardeşlere söyleyerek hepsi Yusuf’u kıskanmaya başlamışlardı.
Böylece bu sırrın (gizli şeyin) söylenmesi ile Yusuf çok büyük sıkıntılara ve üzüntülere katlanmaya mecbur kalmıştı.
* Peygamberler tarihi - M. Asım Köksal (Sh. 294)
Sevgili çocuklar,
Mısır’da hazine Nazırı (Bakanı) olan Yusuf, ağabeylerini biraz erzakla Kenan iline babasının yanına gönderirken, onlara;
“Bütün ev halkını bana getiriniz” diye tembih etmiş ve onlara binmeleri için iki yüz binek devesi de vermişti.
Yakup Aleyhisselam sayıları 70’i geçen ailesiyle birlikte yola çıktılar.
Kervan, her gün deve adımıyla yol alırlarken, Yakup Peygamber bir taraftan da kavuşacağı sevgili oğlunun heyecanını taşıyordu.
Bu arada Yusuf, Mısır’ın büyük kralı ile konuşmuş, Mısır’a gelmekte olan babası ve ailesini karşılamak üzere dört bin askerle şehrin dışına çıkmış onları bekliyorlardı.
Önde süvariler (atlı askerler) arkada piyadeler (yürüyen askerler) olmak üzere karşılama çok muhteşemdi.
Yakup peygamber şehre yaklaşırlarken bir oğlu ile birlikte yürümekteydi. Karşılarında bir büyük askeri kalabalık görünce yanında ki oğluna;
“Ey oğul (!) Bu acaba Mısır’ın büyük Firavunu mudur?” diye sordu. O da;
“Hayır babacığım. Bu oğlun Yusuf’tur” dedi.
Baba oğul (Yusuf) karşı karşıya geldiklerinde Baba Yakup (a.s) Yusuf’tan önce davranarak kendisi Yusuf’a selam verdi.
“Selam olsun sana… Ey, hüzün (üzüntü) ve tasaları gideren…” dedi.
Yusuf’ta babasının selamını alarak birbirleri ile kucaklaştılar ve hasret (ayrılık) gidermeye çalıştılar.
Kardeşler de; “Allah’a yemin ederiz ki Allah, seni bizden üstün kılmıştır” dediler.
“SELAMI YAYINIZ…”
Sevgili çocuklar,
Selam vermek, çok önemli bir davranıştır. İnsanları birbirlerine dost yapmanın aracıdır. Selam veren karşısındakine dua ediyor, Allah’ın rahmetinin, bereketinin ve selametinin (mutluluğu) onun üzerine olmasını diliyor demektir.
Bizim selamımız şu şekildedir. Bir şahısla karşılaşan kimse ona; “Esselamü aleyküm…” der. Karşısında ki ise “Ve aleyküm selam…” diye karşılık verir.
Bu selamı veren de alan da birbirlerine dua ettikleri için her ikisi de aynı zamanda sevap (Allah’ın hoşnutluğunu) alırlar.
Büyük şair ve mütefekkir (düşünce adamı) Necip Fazıl Kısakürek, yazdığı bir şiirinde, “Selam varken başka hiçbir şey yoktur” manasını taşıyan; “Ne bir harf, ne bir kelam…/ Es selam, es selam…” demektedir.
Bu konuda bir başka güzel söz de ise; “Önce selam, sonra kelam…” denmektedir. Yani önce selam verilir sonra konuşulur, demektir.
Sizler de arkadaşlarınız, aileniz ve diğer insanlarla karşılaşınca onlara selam verin ve onların sevgilerini kazanın. Birbirleri ile karşılaşınca, birbirlerine küfürler eden yaramaz çocuklar gibi olmayın. Tamam mı?
Yusuf’un rüyası gerçekleşti
Yusuf, babasının ve anasının (analığını – üvey annesini) ellerini öperek onları yanındaki tahta (koltuğa) oturttu ve onlara;
“İnşallah, hepiniz Mısır’da emin ve emniyette olacaksınız” dedi.
Yusuf, kendi evlatları olsa da Mısır’ın Hanine Nazırıydı. Onun için baba Yakup (a.s) anne ve diğer kardeşler Yusuf’a hafifçe eğilerek hürmet ve saygı gösterdiler.
Eskiden yapılan bu ve benzeri hareketlere “secde” denmekteydi.(*)
Yusuf onlara dedi ki;
“Ey babacığım ve ailem. İşte bu yaptığınız iş, benim yıllarca önce çocukken gördüğüm bir rüyanın gerçekleşmesidir” dedi.
Sevgili çocuklar,
Hatırlayacak olursanız, Yusuf küçükken bir rüyasında, güneş ile ay’ın ve on bir yıldızın kendisine secde(*) ettiklerini görmüştü.
Rüyasını da sadece babasına anlatmış, babası ona; “Evladım, sakın rüyanı başkalarına anlatma belki ağabeylerin seni kıskanır da sana bir kötülük yapmaya kalkışırlar” demişti.
Yusuf bu rüyasında, babası ve annesi ile on bir kardeşinin kendine secde ettiklerini görmüştü. İşte rüya şimdi aynen çıkıyordu.
Ancak Yusuf rüyasını babasına anlatırken orada iş yapan hanımlarından birisi bu rüyayı ağabeylerden birine anlatmış, o da diğer kardeşlere söyleyerek hepsi Yusuf’u kıskanmaya başlamışlardı.
Böylece bu sırrın (gizli şeyin) söylenmesi ile Yusuf çok büyük sıkıntılara ve üzüntülere katlanmaya mecbur kalmıştı.
* Peygamberler tarihi - M. Asım Köksal (Sh. 294)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.