Yeni kule ortaya çıktı

Yeni kule ortaya çıktı

Prof. Dr. Haşim Karpuz, Alaaddin’deki kazılarda köşkün kuleleri çıktı. Yani beton şemsiye altındaki kuleden bir başka kule daha çıktı. Matrahçı Nasuh’un minyatüründe de Konya Köşkü iki kuleli olarak gösteriliyor” dedi

Hikmet İlim Sanat Derneği’nde bu hafta “Tarihi Konya Evleri” konuşuldu. Sanat Tarihçisi Prof. Dr. Haşim Karpuz, tarihi Konya evlerinin dünkü ve bugünkü halleri ile yarına aktarılması gereken Konya ev kültürü hakkında önemli bilgiler verdi. Ahmet Keleşoğlu Kültür Merkezi’nde, “Ev, insanı atmosferden sınırlayan, korunmasını sağlayan bir mekândır, bir yapıdır. Daha geniş kapsamlı bir tanım yapacak olursak ev insanın başta fizyolojik, kültürel, estetik, ekonomik, sosyolojik, psikolojik ihtiyaçlarını karşılayan çok fonksiyonlu bir yapıdır. İnsanın yaşanması için bütün ihtiyaçlarını karşıladığı bir mekândır” diyen Prof. Dr. Haşim Karpuz, Türk evi kavramından bahsetti. Osmanlı coğrafyasında 300-400 senelik mazisi olan Türk evi kavramına son dönemlerde itiraz edenlerin olduğuna işaret ederek “Türk evi, Türk kültürünün yaşandığı Osmanlı döneminde belirli kurallara sistemlenmiş bir mesken. Belirli unsurları da oda ve sofadır” diye konuştu.

TÜRK EVİNİ ODA VE SOFA OLUŞTURUR

Türk evinin belirgin özellikleri arasında hayatın avlu içerisinde olduğunu ifade eden Prof. Dr. Karpuz, “Bu avluda kuyu, çardak, Konya evlerinde olduğu gibi mutfak, tandır, ahır, kiler, samanlık gibi mekânlar var. Ama evin esas yaşama birimini oda ve sofa oluşturuyor. Onlar da evin birinci katında yüksek tasarlanmış. Hayatlı evde bahçeden sonra direk odalara giriliyor. Sofalı evlerde ise hayata açılan sofa var ve o da odalara açılır. Koyunoğlu evi iç sofalı bir evdir. Orta sofalı evler İstanbul’da büyük köşk ve yalılarda karşımıza çıkar. Konya’da orta sofalı ev yok. Sadece Karaman’da Tarkanlar evi bu planda yapılmıştır. Türk evinin en önemli yaşama birimi odadır. Bu odanın Orta Asya’daki Kırgız çadırlarından kaynaklandığı ispatlanmıştır” diye konuştu. Sunum olarak değişik evlerin planlarını göstererek tanıtımlarda bulunan Karpuz, Türk odasının en önemli özelliklerinden birisinin de çok süslemeli olduğunu ve başta dolapları ile kapı kanatları ve tavanlardaki süslemeleri (çarkıfelek, yıldız, şems motifleri)buna örnek olarak gösterdi.

KONYA KÖŞKÜ İKİ KULELİ

Matrahçı Nasuh’un 16. Yüzyıldaki Konya minyatürü üzerinden Konya evlerine giriş yapan Prof. Dr. Karpuz, “Şehri dört köşe olarak çizen bu minyatürün içindeki bütün yapılar ve bilgiler doğru. Meselâ Konya Köşkü’nün yapılan kazılarda kuleler çıktı. Yâni yeni beton şemsiye altındaki kuleden bir başka kule daha çıktı. O zaman Matrahçı Nasuh’un minyatürü doğru. Çünkü o minyatürde Konya Köşkü iki kuleli olarak gösteriliyor.” dedi.

Konya evlerinin ilk görsellerinden olan 1820’lerde Leon De Laborde adlı Fransız seyyahın ressamlarının çizdiği resimden hareketle Konya evlerinin tek ve iki katlı, toprak damlı olarak görüldüğünü ifade eden Karpuz, dış surların 1820’lerde yıkıldığını belirterek Laborde’nin 1827’deki gravüründe de Konya dış surları ile kulelerin nasıl olduğunun görüldüğünü kaydetti.

İLK FOTOĞRAFI BİR İSVCEÇLİ ÇEKTİ

Konya evlerinin ilk fotoğraflarının da 1895’lerde İsveçli bir fotografçı tarafından çekildiğini ve savaş yılları olduğundan şehrin oldukça harap gözüktüğünü ifade eden Karpuz, 1840-50’lerde geleneksel Konya Evleri’ni doçentlik tezi olarak inceleyen Yüksek Mimar Mühendis Fatma Celile Berk tarafından çekilen toprak damlı eski Konya evlerinin resimlerini de katılımcılarla paylaştı. Celile Berk’in incelediği kırk Konya evinden geriye sadece Nakipoğlu Konağı’nın kaldığını ve diğerlerinin yıkıldığı gerçeğini de dile getiren Karpuz, Konya evleriyle ilgili akademik makale, yazı ve araştırmada bulunan isimleri de Safa Odabaşı, Metin Sözen-Osman Dülgerler, Mine Ulusoy, Erkan Aygör ve Arif Nüsret Turgut şeklinde sıraladı.

ESKİ EVLERİ MUTLAKA KORUMALIYIZ

Eski Konya evlerini koruma problemlerine de değinen Karpuz, sözlerine şu ifadelerle son verdi: “Bizim milli kültürümüzün beşiği olan evlerimizi, kendi sosyal tarihimizin en önemli belgelerinden olan ve ailemizin, toplumumuzun yaşadığı mekânları maalesef koruyamıyoruz. Günümüze kadar gelen evler ise 20.yüzyılın başlarında (1930-40) yapılmış. Bunda koruma kurulunun, üniversitelerin, müzelerin, belediyelerin ve hepimizin ihmali var. Kaybettikten sonra aklımız başımıza geldi. 1982’den itibaren 150 civarında ev koruma altına alındı. Bu arada yıkılıp yerine otopark yapılan evler de 40-50 civarında. Celâl Sokak, Sokullu Mehmet Paşa Sokak, Gül Sokak ve Mengüç Caddesi gibi birkaç yer kaldı. Saime hanımın Konya ailelerini incelediği kitap göz önüne alındığında benim düşüncem Büyük Konya Evleri kitabının yapılmasıdır.”  HİSDER Basın Sözcüsü Muzaffer Tulukcu, Karpuz’a günün anısına Hisder’in bir teşekkür plaketini takdim etti.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.