Yasama ile yargı karşı karşıya

Yasama ile yargı karşı karşıya

Saadet Partisi Meram İlçe Başkanı Şuayip Koçak, 3. Yargı Paketinin beklentileri karşılamadığını belirterek, paketin yasama ile yargıyı karşı karşıya getirdiğini söyledi

Saadet Partisi (SP) Meram İlçe Başkanı Av. Şuayip Koçak, gündeme dair konular hakkında basın toplantısı düzenledi. 3. Yargı Paketi hakkında değerlendirmelerde bulunan Koçak, paketin sorunları gidermek için çıkarıldığını düşündüklerini fakat paketin yargı ile yasamayı karşı karşıya getirdiğini söyledi. Koçak, “Son yargı paketi yasama ile yargıyı karşı karşıya getirmiş gibi bir görüntü ortaya çıkmıştır. Daha doğrusu, yeni yasal düzenleme karşısında yargı sessizliğini koruyup, yeni düzenlemeye göre harekete geçmeden önce elindeki dosyaların içeriğini ve yeni yasal düzenlemeyi dikkate alan bir araştırmanın içine girmiş iken, yasama kesiminden farklı sesler gelmeye devam ediyor. Bir kısım hükümet içindeki siyasilere göre 3. Yargı Paketi’ndeki bazı hususlar tutuklu milletvekillerinin hemen tahliyesini öngörürken, bir kısmı paketi tutuklu milletvekilleri serbest kalsınlar diye çıkarmadıklarını söylüyor. Bu arada TBMM Başkanı Cemil Çiçek, son noktayı koyarak tutuklu milletvekillerinin serbest bırakılması için yargının mazereti kalmadığını söyleyerek sanki son yasal düzenlemenin öncelikli olarak tutuklu milletvekillerinin tahliyesini sağlamak için yapıldığı görüntüsü veriyor” dedi.

Geçmişte yargının siyasete müdahalesi ne kadar yanlışsa bugün de bazı siyasilerin yargıyı yönlendirmeye çalışmalarının yanlış olduğunu ifade eden Koçak, “Hatırlarsanız Başbakanımızın da 28 Şubat soruşturması ile ilgili olarak bu dalgalardan toplumun huzurunun kaçtığını, ülkenin bu dalgalarla boğulacağı yönündeki talihsiz açıklaması da bu yönde talihsiz yargıyı etkileme niteliğinde açıklamadır. Yıllar yılı kurumların yetki alanlarının net olarak belirlenmesi ve her kurumun kendi görev alanı içinde yasal yetkileri dâhilinde hareket etmesi gerektiğini savunduk. Bunun için gerekli anayasal ve yasal düzenlemenin yapılması gerektiğini çeşitli kereler ifade ettik” diye konuştu.  Milli istihbarat Teşkilatı iç siyaseti yönlendirme ve belirlemeye kalkışmasıyla ülkenin özgürlükler ve demokratikleşme alanında ciddi yaralar aldığını belirten Koçak, şunları kaydetti: “Kısacası ülkemiz sözde demokrat görünümünden kurtulamamıştır. Bu görüntüye son vermek için geçmişin darbecilerinden hesap sormak anlamına gelebilecek bir takım gelişmeler geldiğimiz noktada sanki durdurulmak isteniyor görüntüsü vermeye başladı. Eğer darbe dönemi tamamen kapatılmak için darbecilerden mahkemelerde hesap soruluyorsa, yasalar dâhilinde hesabının sorulmasını engelleyecek ya da gevşetecek düzenleme ve açıklamalardan kaçınmak gerekmez mi? Şimdi bu Ergenekon’dan toplananların bu paket sayesinde 27 Temmuzda tahliyeleri söz konusu olabilecektir.”

3. PAKETTE ZENGİNDEN RÜŞVETE MÜSAMAHA VAR

Yargı paketinde sürprizlerin bitmediğini, memurlara daha az ceza verileceğini dile getiren Koçak, “3. Yargı Paketi'nde yapılan düzenlemeyle zenginden yiyen memura daha az ceza verilecek. 3. Yargı Paketi’nde rüşvet, irtikâp gibi kamu görevlilerinin işledikleri yolsuzluk suçlarında önemli değişiklikler yapıldı. Bu değişiklikler arasında ‘irtikap’ suçuyla ilgili yapılan değişiklik ise oldukça tartışma yaratacak nitelikte” ifadelerini kullandı. Koçak, “Tasarının İcra ve İflas Kanunu’nda değişiklik yapan maddesini incelediğimizde Türkiye’nin her bir yerinde icra dosyaları patlamış, vatandaşlar boğazına kadar borca batmış. 2011 yılı istatistiklerine göre günde 2 bin 143 kişi icralık olmaktadır. Bu değişiklikler, meseleyi ancak günübirlik olarak çözebilir. Sorun, AKP’nin ekonomi politikalarında. Sorun, vatandaşın temel yaşamsal gereklerinin bile haczedilecek hâle gelinceye kadar vatandaşın yoksullaşmış olmasında. Kısacası, burada bir ihtilaf varsa bu ihtilaf, alacaklı ile borçlu arasında bir ihtilaf değil, bu ihtilaf AKP’nin ekonomi politikalarıyla vatandaş arasında kurulan bir ihtilaftır” dedi.

PATANİ YARDIM BEKLİYOR

Uzakdoğu’nun Müslüman ülkesi olan ve büyük zorluklar altında yaşamlarını sürdüren Patani halkı hakkında da bilgiler veren Koçak, şunları kaydetti: “Orası için Asya'nın Filistin'i de deniyor. Ramazan ayı onların da beldesine uğrayacak mı? Sahura kalkabilecekler mi? İftar edebilecekler mi? Bilemiyorum. Tek bildiğim uzun zamandır onlara bir ‘ülke orucu’ tutturuluyor. Ve ‘özgürlük’ ile iftar edebilecekleri bu oruç çoğu zaman tipik bir ölüm orucuna dönüşüyor. Asya’nın doğusunda, Malezya ve Tayland arasında yer alan, Tayland’a bağlı özerk bir bölge. Beş milyon Müslüman nüfusu var. Her gün Taylandlı askerlerin saldırılarına uğrayan bir halkı var. Tayland Patani’yi işgal etmiş. Halk ya öldürülüyor, ya toplama kamplarında, ya da kayıp. Bir kısmı göçe zorlandığı için ülkesini terk etmek zorunda kalmış. Direnenler katledilmiş, kadınlar tecavüze uğramış. Evlerine meralarına domuzlar salınarak eziyet edilmiş. Şu an Patani’de 30 bin civarında dul bırakılmış kadın ve 40 bin civarında yetim çocuk var. Kısacası Tayland hükümeti Patani halkını asimle ederek yok etmeye çalışıyor. Geçtiğimiz aylarda namaz kılan insanların üzerine ateş açılmış. Tayland hükümetine en büyük desteği yine zulmün firavunları ve nemrutları olan ABD ve İsrail veriyor. Dünya ve BOP’un destekçisi Türkiye Filistin’de, Afganistan’da, Irak’ta, Libya’da, Suriye’de olduğu gibi sadece ama sadece izliyor. Bu mazlum coğrafyayı da üzen mahveden bu zalimlerin yaptıkları değil, Ramazana hazırlanan Müslüman âlemin sessizliğidir. Yarın huzuru mahşerde bu mazlumlar bizden şikâyetçi olacak. Onun içindir ki biran evvel D-8 İslam Birliği’nin işlevlik kazanması ve yürürlüğe konması için bize destek verin, bizimle olun. Yoksa bunun hesabı mutlaka ama mutlaka çetin olacaktır.”

İBRAHİM ÇİÇEKÇİ

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.