Yargılama kararına tepki yağıyor

Yargılama kararına tepki yağıyor

Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesinin kayıp trilyon davasında Cumhurbaşkanı Abdullah Gülün yargılanabileceği hükmüne vararak Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının vermiş olduğu takipsizlik kararını kaldırması konusunda yazılı bir açıklama yapan Denge Hukukçular De

“Cumhurbaşkanı Türkiye’nin birliğini, beraberliğini ve bütün Türk milletini temsil eder. Cumhurbaşkanlarının mutlak dokunulmazlığı söz konusudur” denilen açıklamada, Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin, hukuk normunu görmezden gelerek bir karar verdiğini, bu kararın da açıkça Anayasa’ya aykırı olduğu belirtildi. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile ilgili verdiği takipsizlik kararına ancak ‘suçtan zarar gördüğü’ varsayılan Hazine’nin yani Maliye Bakanlığı’nın itiraz edebileceğinin bildirildiği açıklamada, bu konu ile alakalı olarak hem ceza hem de alacak davasında Hazine’nin müdahil olduğu belirtildi. Açıklamada şöyle denildi: “Yargıtay’dan emekli hakim Cahit Nalbantoğlu’nun ‘maaşımdan kesilen ve Hazine’ye giden vergilerim, Hazine’ce zarara uğratıldı. Dolayısıyla ben zarara uğratıldım’ gerekçesiyle yaptığı başvuru üzerine Sincan’daki mahkemenin takipsizlik kararını kaldırmış olması, ceza usulü açısından katılan sıfatı olmayan, davaya müdahil olamayan birisine dava ile ilgili tasarrufta bulunabilme imkânı bahşetmek demektir. Şimdi gerçekten vahim bir hukuk ihlali ile karşı karşıyayız. O zaman savcılığın bu kararlarına, örneğin bir zimmet davasına her vatandaşın itiraz edebilmesi mümkün hale gelir. Çünkü zimmete geçirilen devlete ait para dolaylı olarak vatandaşa da aittir. Caza Usul Kanunu’nda böyle bir mantık yoktur. Mahkeme, itiraz eden suçtan zarar gören sıfatını taşımadığı için itirazın reddine karar vererek dosyayı Ankara Başsavcılığı’na iade etmesinin uygun olacağı düşüncesindeyiz.” Yapılan usul hatası sebebiyle kararın hukuken bir geçerliliğinin bulunmadığının ifade edildiği yazılı açıklamada, kararın ‘Yok Hükmünde’ bir karar olduğun belirtilerek, “Adalet Bakanlığı olağanüstü kanun yolu olan yazılı emir müessesesinde işletilebilir ve bu konuyu Yargıtay’a taşıyabilir. Hatta Yargıtay Başsavcılığı da hiç beklemeden kendiliğinden harekete geçebilir. Bununla birlikte Cumhurbaşkanlığı makamına ilişkin olarak böyle bir kararın ortaya konulmuş olması devletin tepe noktasındaki Cumhurbaşkanlığı makamını yıpratmaktan öteye bir anlam taşımaz. Hukuki bir karar olmaktan çok, politik ve siyasi bir karar izlenimi baskın çıkmaktadır. Yansımaları ise sadece yurt içi ile sınırlı kalmaz. Türkiye dışında çok daha farklı şekilde yansıyan, Türkiye’nin itibarıyla ilgili konulardır. Devletin en üst makamını rencide edecek bir karar alınmamalıdır” denildi.

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.