Utanıyorum...
Utanıyorum... Susuyorum, cümlelerim küsüyor yalan Dünya’ya ...
Siz göçük altındayken
yemek yedim utandim,
su ictim utandim,
üşüdüm sobanın yanına yanaştım utandım,
sabah kahve yapmak geldi aklıma yapmadım, ama aklıma geldiği için utandım.
***
5 gündür duam 10 ilde.
7.7 depremi sadece 10 ili değil tüm insanları yıktı. Öyle bir yıkım ki artık uzun bir süre hıç bir şey eskisi gibi olmayacak.
Yetimler, öksüzler, tüm ailesini yitirenler, bir kızı ölen babanın diğer kızı için bekleyişi umutlarının yok oluşu, minicik bebeklerin tek başına günlerce enkaz altında kalışı, bir babanın annenin çocuklarına siper oluşu hic aklımızdan çıkmayacak.
Artık dünyanın maldan mülkten ibaret olmadığını anladık. Kim bilir yıkılan kaç tane evi almak için yıllarca yemediler içmediler yatırım yaptılar. Sonuç bir enkaz. Kaç kişinin evinde kıyamayıp ta kullanmadığı cok eşyası yok olup gitti. Enkaz altında insanlarda malda mülkte yalan oldu.
Dünya yalan kardeşlerim. Mal mülk yalan.
***
Artık özümüze dönmemiz gerek. Dünyadaki varlığımızın görevimizin idrakine varmak gerek. Evim yok diye arabam yok diye üzülmeyin. Her şey bir anda yok olur. Artık yaşantılarımıza dikkat edelim. Allah’tan başka yok. Her sey onun emrinde. Bütün güç ve kuvvet onda. Kendimizde hiç bir kuvvet yok. Allah’ın emrinden başka yok.
Allah bize der ki "Siz tedbirinizi alin, sonra bana tevekkül edin." Peki bizim yaptığımız onun sözünün üstüne söz koymaktan başka bir şey değil. Sağlam bina yapmıyoruz ki Allah’a tevekkül edelim. Yatay bina yerine dim dik gökdelen dikiyoruz. Sayısız katlar. Fay hattı üzerine konduruyoruz.
Sonra "sadece bir evim olsun yeter" deyip, krediler çekip, yıllarca borç altına girip kendimizi boş bir temenniyle kandırıyoruz.
Allah’a güvenmek yerine bankalara, müteahhitlere, hatta paramıza güveniyoruz. Artık sadece Allah’a güvenip onun emirlerini yerine getirip sonra tevekkül edelim. Bir daha deprem yaşanmasın diyemem. Yaşanacak. Ama bir daha evler, binalar yıkılmasın, insanlar ölmesin diyebilirim. Çünkü bu bizim alacağımız tedbirlere bağlı.
***
Bu yaşadıklarımızla ilgili son sözü Necip Fazıl Kısakürek söylesin.
Bu nasıl bir dünya, hikayesi zor; Mekanı bir satıh, zamanı vehim. Bütün bir kainat muşamba dekor, Bütün bir insanlık yalana teslim.