Pazarlığın edebi
Uzun zamandır üstünde düşündüğüm arkadaşlarımla paylaştığım bir konu hakkında yazmak istedim.
Köylü satıcılarla market satıcıları veya dükkan satıcıları...
Uzun zamandır bende kendime küçük bir bahçe aldım. Bir kac tavuk ve çeşitli sebzeler yetiştirmeye başladım. Hem maddi hem manevi olarak bana çok iyi geldi. Bence herkes özüne dönmeli toprağa dokunmalı ve bereketini yaşamalı. Tohumu ekmeli ve nasıl topraktan çıktığını tefekkür etmeli. Sebzelerdeki emeği görmeli ve yaşamalı. Böyle yapınca bir pazarcı teyzeyle saatlerce pazarlık yaparken içinde utanç duymalı. Marketlerde pazarlık yapmadan fiyatı ne kadarsa alıp çıkan insanlar pazarcılarla alışverişte zora koşuyor.
Ben sebzenin yetiştirilmesindeki işleyişinden biraz bahsedeyim. Toprak önce ottan temizlenir. Sürülür. Birer birer tohum ekilir. Saatlerce ottan kurtulmak için ve sebzenin kolay büyümesi için çapalanır. Bu işlem sürekli güneş altında tekrarlanır. Sulanır. Suya hem maddî hem de manevi güç gerekir. Sonra olgunlaşınca güneşin sıcağında toplanır. Birde arada ürünlerini pazara çıkarmaya çalışırlar. Emekleri sattıklarını karşılamaz. Ama bereketini görürler. Böyleyken hiç bir şeyden eksik kalmayan marka alan insanımız pazarcıyla pazarlık yapmaktan geri kalmaz. Pazarlık sünnettir ama yorgun bünyelerine ısrarla kendi fiyatlarını kabul ettirmek egolarını yükseltir.
Girdigi markalı mağazalarda pazarlık yoktur. Fiyatlar son derece yüksektir. Ama onlara pahalı gelmez. Pazarda 10 liralık bir domates için saatlerce pazarlık yapılır. Oysa marketlerde o domates 10 liranın iki katına kadar çıkar.
Yani işin özü her nimetin mutfağını görmek bilmek lazım. Garibi fakiri gözetmek yardım etmek lazım.
Yaşlı teyzelerle pazarlık yapmak yerine onlara destek olmak lazım.
Size yaşanmış bir olayı anlatayım. Bir akşam vakti iş çıkışı teyzelerin oturduğu sebzelerini sattığı bir sokaktan geçiyordum. Hava kararmıştı ve soguktu. Bizim üstümüzde mont onun üstünde ince bir ceket vardı. Diger teyzeler gitmiş o kalmıştı. Ben markete girdim çıktım teyze bana “kızım elimde şunlar kaldı. Bitse eve gideceğim çocuklar evde bekliyor”dedi. Bende sevmedigim bir sebze olan biraz pirasa marul ne varsa aldım. Teyze dua etti. Fazla fazla verdi.Ben istemesemde. Sonra o pırasayı bir yaşlı komşuma vereyim dedim. O komşumda pahalı olduğu için uzun zamandır alamadığını canının çok istediğini anlattı. Bu benim için büyük ve insan olduğumu hatırlatan bir olay oldu.
Lütfen köylülerle pazarlık yapmayalım. Onlar neyi ne kadara satacaklarını bilir. Bir çantayı bir ayakkabıyı binlerce liraya fiyata satıyorlarsa bence orada bir sorun var. Köylülerde değil.
Son söz Atatürk ne demiş” köylü milletin efendisidir" olay bu.. .